Irakta esir alınan tır şoförlerimiz, Türkiyenin Musul Başkonsolosluğu personelinin IŞID tarafından rehin alınması ve devamında da Türk bölgesi olan Kerkük, Musul, Telafer ve Tuzhurmatunun işgal edilmesi bizlere şok üstüne şok yaşatmakta.

Bu kargaşa ve kaos ortamında Irakta bulunan savaş muhabirlerinin ulusal gazetelere geçtikleri bilgiler yandaş medya tarafından sansürlenmekte. İzin verilen kadarı halkımıza duyurulmakta.

Irakta neler oluyor?

Suriyede yıllardır yaşanan iç savaşın dozunun birkaç kat arttırılmış şekli Irak topraklarında yaşanmaya başlandı. Şekil ve sebep aynı.

Suriyedeki iç savaş bir mezhep savaşıdır. Şii Esed yönetimine karşı Sünni kesimlerin isyanı şeklinde başladı. Devamında ise sapla saman birbirine karıştı. Suriyede Özgür Suriye Ordusu, PYD güçleri, IŞID ve Esedin güçleri ayrı ayrı telden çalmaya başlayınca Suriyeye demokrasi getirmeye çalışanlar bokokrasi getirmiş oldular.

IŞID El Kaidenin bir koluydu. El Kaideden ayrılarak başına buyruk davranmaya başladı. Son olarak da Suriyedeki çarpışmalarını askıya alarak Irak topraklarını işgal etmeyi sürdürmekte.

Irak ve Suriyeye komşu ülkelerle bir takım uzak İslam ülkeleri de mezhep çatışmalarını doğrudan veya dolaylı yollardan desteklemeye ve taraf olmaya başladılar.

Yangına benzin üstüne benzin döküldü. Suriyedeki teröristlerin bitleri kanlandı. Bir takım Arap ilkelerinin sağladığı parasal destekler AB ve ABD tarafından silah ve mühimmata dönüştürülerek teröristlere ulaştırıldı.

Teröristlere el altından yapılan yardım ve desteklerin hemen hemen hepsi Türkiye üzerinden yapıldı. Türkiyede tedavi edildiler. Türkiyeye kaçak yollardan sattıkları petrol karşılığı büyük paralar kazandılar. Esed gidecek diyen Sayın Başbakan destekte kusur bırakmadı.

Yapılan yardım ve verilen desteğin faturası bugün için bize ve Türkiyeye yansımakta. Şoförlerimiz, başkonsolosluk personelimiz ve Irak vatandaşı üç milyon kadar Türkmen soydaşımız IŞIDın elinde esir.

Ülke gündemini izleyenler, ülkesine karşı sorumluluk duygusu taşıyarak gündemle geçmişi birleştirenler bilirler ki, AKP 2002 yılında iktidara geldiği zaman Irakta kırmızı çizgilerimiz vardı. AKP iktidarı bu çizgileri kaldırdı. Devamında Barzani devletinin özerkliği başladı.

Oynanan oyunlardan en azından BOP Eşbaşkanı olarak Sayın Başbakanın önceden haberdar olması gerekir.

Oyun nedir?

Kerkük, Musul, Telafer ve Tuzhurmatudan Türk adının silinmesi. Bu silme işleminde IŞID başrolü oynar görünse de peşmerge ile rol paylaşımında oldukları kesin.

Irakta Türkmen katliamı yapılmakta. Türkmenler asimilasyona uğratılmakta.

Daha kötüsü var. Sapık inançlı IŞID militanları insanları da savaş ganimeti olarak görmekteler. Esir aldıklarında erkekleri öldürmekte, kadın ve kızları ganimet olarak götürüp tecavüz etmekteler. Malları, mülkleri, neleri varsa yağmalanmakta.

Türkiye ve AKP iktidarından tık yok. Hatta yaşanan canavarlıkları basit gösterme gayretleri var. Mısıra ağlayan, Filistine ağlayan, Suriyeyi dizayn etmeye çalışan hükümet konu Irak Türkmenleri olunca gıkını çıkarmıyor.

Neden acaba? İki neden var.

Birincisi İran sınırından Akdenize kadar uzanan hat üzerinde sınırımız yok. Sınırlar kaldırılmış durumda. İsteyen istediği zaman bu sınırlardan ülkeye geçiş yapmakta. AKP iktidarı IŞIDa kafa tutarsa sınırsız sınır hattından geçecek IŞID militanları canlı bombalarla, bombalı araçlarla Türkiye içinde eylemlere başlayacaktır. PKK açılımı tamamlanmadan IŞID açılımına başlamak mümkün değil(!).

İkincisi, 'Her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış… bir Başbakanın Irak Türkmenleri ni korumaya kalkması milliyetçilik sayılmaz mı? Böyle bir davranış Sayın Başbakanımıza yakışır mı?

Iraktaki olaylardan en karlı çıkacak olan Barzanidir. En zararlı çıkacak olan da Türkiye.

Irakın Kürt, Alevi ve Sünni olarak üçe bölünmesine kesin gözüyle bakılmakta. Fırsatı ganimet bilen Barzani Irakta bağımsız Kürt Devletini ilan edecektir. Türkmenlerin yok edildiği bölgelere Kürtler yerleşip dünyanın en önemli petrol kaynaklarından birinin tapusunu alacaklar. Petrolden kazandıkları paralarla Doğu ve Güneydoğuyu da ülkelerine katacaklar. Yani Telaferin kaybı Türkiyenin bölünmesinin, küçülmesinin ve yok oluşunun başlangıç noktasıdır.

Böylece BOP projesinin ana hedefi olan Büyük Kürdistan kurulmuş olacak.

Ne demişler?

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Bugünlerde Ortadoğu çarşambasındayız.