Bu haftaki yazımın başlığı sizlere garip gelebilir.İlk defa kullanılan bir terim olması sebebiyle ilk okunduğunda farklı anlamlar çağrıştırabilir...Ramazan ayının 3.haftasını geride bıraktığımız şu günlerde biraz oturup düşündüm.Nerde o eski ramazanlar diyen büyüklerimizin bu sözü neden kullandığını,geçmiş il günümüzdeki farklar üzerine bazı küçük araştırmalar yaparak anlamaya çalıştım.Sonuç olarak teknolojinin esir aldığı ramazan ayları icraa etmekte olduğumuzu çıkardım.Eskilerde belki teknoloji bu denli hayatın içinde değilmiş ama insanlarda gerçek bir samimiyet,konu-komşu,eş dost arasında sürekli ilişkiler,az da olsa var olanın paylaşımı gibi müslüman bir toplum olmanın gerektirdiği değerler daha ağır basmaktaymış...İslamiyeti yüzyıllar önce kabul eden Türk milleti,yaşamının her noktasında dini değerleri entegre edebilmiş,kültürünü dinine göre şekillendirebilmiş ender milletlerden birisidir.Ramazan ayı,kültürümüzün özel bir parçası oluvermiş,zamanla ramazan heyecanı ve bu aya özel toplumsal uygulamalar,gelenekler görenekler oluşuvermiş.Bunlardan birkaçını örnek verecek olursak ramazan davulcuları,ramazan şenlikleri,iftar sofralarındaki o muhteşem paylaşma duygusu gibi birçok bize özel gelenek haline gelmiş kültürel olguları sayabiliriz.Uzun yıllar boyunca oluşan bu güzel değerler,zamanla yozlaşmaya,kaybolmaya başlamış.İnsan hayatına teknolojinin girmesiyle birlikte insanlar toplum halinde yaşamak,birlikte olmak yerine bireyselliği,ben odaklı düşünmeyi tercih eder hale gelmişler...Artık sahura kalkabilmek için ramazan davulcularına gerek kalmamış olabilir,çoğu insan bu uygulamayı gereksiz bulabilir.Ama şunu unutmamalıyız ki,geleneklerimizden silinen her bir uygulama bizi bir toplum,bir millet olma bilincinden bir adım daha uzaklaştırmaktadır.Eski ramazanlarda insanlar hergün iftar sofralarında hergün birilerinin misafir olarak bulunmasını arzu eder,ramazan ayının hemen hemen hergünü ya misafir ağırlamakla,ya da misafir olmakla geçermiş.Günümüze baktığımızda ise hayatın temposu içinde kaybolmuş insanların iftar vaktinde kendi evlerine bile zor yetiştiklerine şahit oluyoruz.Bırakın biryerlere misafir olmayı,birilerini misafir kabul etmeyi,insanlar aynı evin içinde birbirilerine hasret bir yaşam sürdürür hale geldiler.Sosyal medya ortamlarında özellikler de ramazan ayının girmesiyle insanların yer bildirimlerini takip ettim.Birçok kişi iş yoğunluğu sebebiyle misafir kabul etmeyi,misafir olmayı kabul etmemelerine rağmen çoğu akşam lokantalarda,eğlence mekanlarında bence ramazan ayının mukadderatına ve samimiyetine uymayan yerlerde olduklarını bildiriyorlar.Büyüklerimizden çok duyduğumuz bir cümler vardır.Hani "Nerde o eski ramazanlar"derler ya...Ben yaş itibariyle bu cümleyi kurabilecek birisi olmamama rağmen gözlemlediğim ve birazcık da yaşamış olduğum eski ramazanlarla günümüzü kıyasladığımda bu cümleyi kurabilen birisi haline dönüşüyorum.Özellikler 90'lı yılların sonları itibariyle teknolojinin insan hayatına girmesiyle,lüksün ve konforun ön plana çıkmasıyla birlikte insanlar artık toplum bilinciyle hareket edip kollektif bir yaşam sürdürmek yerine bireyselliğin ön planda olduğu,çekirdek ailenin de çekirdeği olarak tanımlayabileceğim minicik ailelerle tek başlarına yaşama isteklerini devam ettirmeleri sonucunda gelenek ve göreneklerimizin günden güne kaybolmasına şahit olmayız inşallah.Herkese hayırlı ramazanlar dilerim...Mutlu haftalar...