Sonunda bu da oldu ve karşı devrim kendi içinde hesaplaşmaya başladı. Hakan Fidan hadisesi aslında adı konulmamış bir güç savaşının aleniyet kazanmış bir halinden öte bir şey değil.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne giderek ifade vermeleri istenen MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner, Eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ve diğer MİT görevlileri için savcılığa itiraz yazısı gönderen MİT 'Bir görev suçudur. Başbakandan izin alınmalıdır' diyerek ince bir manevrayla topu Başbakan'a attı ve Adliye'ye gitmediler.

'Özellikle Adliye'de ve Mülkiye'de yoğunlaşacaksınız ve devletin damarlarına yayılacaksınız' emriyle kadrolaşan cemaatçiler, yargı erki içinde ve mülki idarede kırpık bıyıklıların hegemonyasını tam tekmil gerçekleştirme yolunda ve menzilli görme vaziyetinde.

Cemaatin görüntüdeki hükümetin üzerinde hükmetme kabiliyetine erişmesi 'Benim omuzlarıma çıkıp ateş ediyorlar" diyen Başbakan Erdoğan içinde giderek sırtında ağırlaşan kamburun ta kendisi oldu.

Cumhuriyet'in ordusuna karşı polis içindeki yapılanmayla cemaatin ordusunu teşkil eden zihniyet, Adliye'de ve Mülkiye'de yoğunlaşarak Cumhuriyet Devleti'ni önce kuşatma sonrasında ise teslim alma evresini başarıyla uygulamış görünüyor.

Fakat cemaatin iç dinamikleriyle keskin hiyerarşik yapısı bu kez Başbakan Erdoğan'ı kuşatma stratejisine dönüşme eğilimi gösterdiğinde karşılıklı restleşmelerden sonra kılıçların çekilmesi kaçınılmaz oldu.

Cemaatle ilişkisi alậniyet kazanmış, eğitimli ve donanımlı MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Başbakan Erdoğan'la olan yakınlığı cemaati tatmin etmekten uzak kalınca, yapılan yeni bir yargı operasyonuyla bu kez MİT Müsteşarı hedef tahtasına oturtuldu.

MİT, Yargı ve Emniyet müsellesi içinde yaşanan gelgitler Başbakan'ı kurumlar vasıtasıyla kuşatmak isteyen cemaatçi yapılanmanın yeni tezahürleridir.

Cemaatin 2009'dan bu yana mutlak karar ve hakimiyet parolasıyla yaptığı çıkış, Başbakan'la cemaat arasındaki fay hattının ilk kırılma noktaları oldu.

Özellikle 2011 seçimlerinden sonra yasadışı dinlenmelerin Başbakan Erdoğan'a ve yakın çevresine kadar uzanmış olma ihtimaline karşı, bütün dinleme ve izlemelerin kontrol altına alınması ve bu operasyonel eylemlerin meşveret adresi olarak MİT'in işaret edilmesi boşuna değildi.

KCK içindeki MİT yapılanmasının deşifre edileceği gerekçesiyle yargıya çalım atan MİT'in bu kıskacı Başbakan vasıtasıyla kırmış olması ilk raundun kazanılmış olduğunu gösteriyor.

Ancak Pensilvanya merkezli benzeri manevraların bu süreçten sonra zamana ve mekậna bağlı olarak alışkanlık kazanacağı izlenimi giderek ağırlık kazanıyor.

Hakan Fidan'ın tasfiyesinin Başbakan'ın tasfiyesi anlamı taşıyıp taşımadığı tartışılabilir.

Ancak karşı devrimin birbirinden bağımsız olmayan iç ve dış dengelerin emri gereği kendi evlatlarını yemeye kalkması şaşırtıcı olmamalı. Zira yakın tarih ve günümüz koşulları bu tür örneklerle dolu.