Türkler 700 yıl boyunca yaşadıkları ve hükmettikleri topraklardan çok ağır kayıplar vererek ve soykırımdan orta kalanlarla Anadolu'ya sığınmışlardır.

Hakeza durum Arap coğrafyasında da Balkanlardan daha farklı değildir. Kuzey Afrika paraleli boyunca İtalyan ve İngiliz emperyalizmine karşı direnen Osmanlı-Türk Ordusu'nun hali perişandır.

İngilizlerin binlerce esir Türk Askerini asitli havuzlarda kör etmesi tarihi bir vakadır. Ortadoğuda İngiliz ve Fransız işbirlikçiliğiyle Arapların akıldışı hezeyanları Yemen'den, Filistin'e, Bağdat'tan, Şam'a kadar olan bu geniş coğrafyada sırtından vurulan Türk'ün düşen son kaleleri olmuştur.

Çarpışarak, kırım ve kıyımlara uğrayarak, topraklarını ardı ardına kaybederek Anadolu'ya çekilen Türkler, bu kez 1. Dünya Savaşı'nın soğuk yüzüyle tanışmış, daha sonra elde kalan son vatan parçası İtalyan, İngiliz, Fransız, Rus ve Yunan Orduları tarafından işgal edilmiştir.

Aslında bu üç aşamalı tarihsel süreç etnik temizlikçi emperyal güçlerin kesintisiz olarak uygulama sahasına sürdüğü adı konulmamış bir Türk soykırımıdır.

Elde kalan, zar zor sığınılmış son topraklarıda işgal edilmiş olan bu necip millet, Mustafa Kemal'in savaş kabiliyetiyle, Kuvay-ı Milliye'nin örgütçüğünde Anti-emperyalist bir başkaldırıyı zaferle taçlandırarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurdu.

Bir taraftan işgalci güçlerin askeri ve siyasal cebrine, diğer taraftan iç isyanlara ve işbirlikçiliğe direnerek oluşan İstiklal Savaşı, ayyılıdızlı bayrağı salt Türklere ait bir bayrak olmaktan çıkartarak, dünyanın diğer coğrafyalarında da sömürgeciliğe karşı verilen mücadelenin esin ve ilhamını oluşturan anti-emperyalist bir simgeye dönüştürmüştür.

Emperyalizmin ayyıldız düşmanlığının nedeni budur. Gururla dalgalanan bu bayrak, Birleşik emperyal Ordulara karşı ezilenlerin kazandığı ilk zaferi hatırlatması açısından önemlidir.

"Bu Cumhuriyet kolay kurulmadı" sözleriyle ifade bulan sosyo-siyasal ve sosyo-tarihsel realite, Türk Milletinin sokakta bulmadığı, sokağın merhametine de terk etme niyetinde olmadığı bir süreci işaret etmektedir.

Çok uluslu planlar yırtılacak, projeler tarihin çöplüğüne atılacak ve son sözü emperyaller ve işbirlikçileri değil, Türkler söyleyecektir.

DÖNEKLER, DÜMBELEKLER VE AKLINA TÜKÜRÜLECEK AKİLLER

"Çözüm Süreci" yada "Barış süreci" adıyla topluma pompalanan oldu bitti, aslında Washington-Brüksel Merkezli bölücülüğün planlarına uygun olarak ilerleyen bir yürüme yolunun izdüşümleridir.