2011 yılında gündeme getirilen Paflagonya Projesi Kapsamında Bartın'da izleyicilere dağıtılan haritada, Türkiye "Trakya, Bitinya, Misiya, Lidya, Karya, Likya, Pamfilya, Firikya, Kilikya, Kapadokya, Galatya, Paflagonya, Pont, Ermeniya, Antakya ve Mezopotamya" eyaletleri olarak gösteriliyordu. Karadeniz kıyısı Pantus, İstanbul'da bir Fener Ortadoku devleti, Kıbrıs'ta Megalo - İdea, Doğu'da kukla Kürdistan cabası..

Bu haritalar ya sorumluların boğazına tıkılır, ya da en hafif tabirle kıçınızı silmeye yarar.

Ancak bu meşum planlara direnç gösterecek kararlılıkta tereddüt etmeyecek bir siyasi iktidar ve milli duruşunu kaybetmeyecek bir millet iradesi şart.

TÜRKLER BU TOPRAKLARIN MİSAFİRİ DEĞİL,

GERÇEK SAHİBİ VE ASLİSİDİR

En büyük tarihi yanılgı, Anadolu'daki Türk hakimiyetini 1071 yılındaki Malazgirt Savaşıyla sınırlandırmaktır.

Halbuki Türkler binlerce yıldan beri Anadolu'dadır. Bir çok Türk Medeniyetine beşiklik eden Küçük Asya, onlarca Türk Devleti'nin kurulduğu ya da Avrupa'yı fetheden Türk budununun geçiş güzergahı ya da toplanma bölgesi olmuştur.

Yani Türkler ezelden ebede bu topraklardadır. Büyük Atatürk'ün dediği gibi "Bu memleket tarih boyunca Türk'tü, bugünde Türk'tür ve ebediyen de Türk olarak yaşayacaktır. Türkiye Türklerindir"

Türkleri kendi milli coğrafyasında parya durumuna düşürmek, ne Avrupalı Ecnebilerin, ne de Amerikalı gringoların haddi değildir.

Anti - emperyalist bir savaşımın sonucunda kurulmuş olan, devrimci Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de, Türkiye topraklarının da gerçek sahibi ve aslisi Türklerdir.

Türkler bu toprakları masa başında mürekkepli kalemle, diplomatik kıvraklıkla ya da emperyalizme ve sömürgeciliğe biat politikalarıyla kazanmadılar.

Türkler bu toprakları işgalci - işbirlikçi ittifakına karşı kanı ve canıyla vatan yaptı.

Kan'la çizilen Misak-ı Milli sınırları, ancak kanla değiştirilebilir.

Taliplisi varsa beri gelsin.

BİZ BU DEVLETİ SOKAKTA BULMADIK,

ONU SOKAĞIN MERHAMETİNE TERK ETMEYECEĞİZ

Avrupa'da Milliyetçilik akımının güçlenmesiyle birlikte Osmanlı cografyasında başlayan kıpırdanmalar, başını Bulgar, Yunan ve Sırp milliyetçilerinin çektiği bir Türk soykırımına dönüştürmüştür.