Ülkemizi büyük bir şirket olarak düşünüp bir performans değerlendirme analiz çalışması yapsak sanırım elde edeceğimiz sonuç pek de iyi olmaz. Hatta çoğu kişinin birimler arası yer değiştirmesi, eğitimini aldığı uzmanlığı bırakıp yeteneği olan alanlara yönelmesi gerekliliği kuvvetle muhtemel bir sonuç olarak çıkacaktır karşımıza.

Çünkü ülkemizde ki insanların mutsuzluğunun en temel ve en büyük nedenlerinden birisi yanlış alanlarda eğitim alıp, bireysel özelliklerine uygun olmayan mesleklerde istihdam edilip gönülsüz ve zoraki çalışıyor olmalarıdır bana göre.

Hayatlarını kazandıkları ve tüm yaşamları boyunca kişinin yaşadığı çevre, sosyal ilişkiler, ekonomik durum, çocuğunun eğitimi gibi kritik konuları bizzat ilgilendiren mesleklerini gönülden ya da yeteneğinin en üst seviyesinde değil de mecburiyetten bir kölelik algısında icra ediyor olmaları hakikaten çok trajik bir durum maalesef.

Bu kadar kritik konulara bağlı bir durumun kişinin üstünde sevmediği ya da kapasitesine uygun olmayan mesleğini yaparken ne derece bir baskı oluşturduğunu tahmin edebilirsiniz.

Zaten eğilimli olmadığı bir alanda hayatını kazanıyor olmak kişinin performansını ciddi oranda düşürürken üzerine bir de bu baskıların eklenmesi mesleği icra etme noktasında zaten düşük olan motivasyon seviyesini yerle bir ediyor. Dolayısıyla özellikle günümüzde mesleki algıyı olumsuz etkileyen performansı düşük, tatminsiz, mutsuz, pasif, üretmeyen ve asla risk almayan, girişimci değil sabit fikirle tutunmaya çalışan çok fazla iş insanı görmekteyiz. Hangi alanda çalışıyor olursa olsun hiç önemi yok.

Eski doktorlar eski eğitimciler kalmadı serzenişleri her yerde duyduğumuz ancak kulaklarımızı tıkadığımız bir şikayet aslında.

Çözüm nedir diye sorarsanız. Bana göre çözüm bir çocuğun eğitim hayatının en başında belli bir takım analizlere ve testlere tabi tutularak potansiyel kapasitesinin ve yeteneklerinin tespitinin ilgili uzmanlar tarafından yapılması ve aile ile koordineli bir çalışma içerisinde eğitim hayatı boyunca takip edilmesidir.

Çocuk en başından öz farkındalık seviyesi yüksek bir şekilde kendini doğru tanıyarak başlayacağı için hayatına, yapacağı tüm seçimlerde ve alacağı tüm kararlarda sorunla karşılaşma ya da yanlış sonuçlanacak girişimlerde bulunma potansiyeli zaten düşük olacaktır. Hayatını kazandığı, geçimini sağladığı meslek aslında severek yaptığı ve keyifle çalışarak potansiyelinin en üst seviyesinde topluma ve kariyer alanına katkıda bulunduğu başarılı bir durum haline gelecektir.

Yaşam ve Kariyer koçluğu programlarında sürekli vurguladığım gibi kişi asla kariyerini özel hayatından özel hayatını kariyerinden ayrı iki kavrammış ve durummuş gibi algılayıp bölemez. Bu bir bütündür. Ve bütünün içindeki parçaların uyumu bütünü tam yapandır. Uyumsuz bir yapı yarım kalmaya mahkumdur hep. İşinde, arkadaşında, eşinde, evladında ve en önemlisi kendinde.