Değerli okurlarım, önce hepimizi üzüntüye ve acıya boğan SOMA Maden kazasında vefat eden işçilerimize Allahtan rahmet diliyorum, tüm yaralı işçilerimize de acil şifalar diliyorum. İnşallah yeni vefat haberleri almayız ve böyle felaketler bir daha ülkemizin başına gelmez. İş ve işçi sağlığı ve güvenliği konusunda eğitimler ve AB uyum yasalarına uygunluk konusundaki görüşlerimi sizlere sunmak istiyorum değerli okurlarım.

Çalışma hayatımızdaki eğitim eksikliği, tüm sektörlerde az veya çok vardır. Bu eksiklik olmasaydı, trafik kazaları başta olmak üzere tüm sektörlerde çok sayıda iş kazası bu kadar çok olmaz ve iş kazaları sayısında Avrupa’da birinci sırada olmazdık. Bu sorunun giderilmesi eğitimlerin en önemli gereklilik ve olmazsa olmaz şart olduğu bilincinin herkesin kafasında yer etmesi ve neticede alınması gereken her türlü tedbirin mutlaka yerine getirilmesi, takibi ve en ciddi ve en titiz şekilde sürekli denetlenmesine bağlıdır.

Kayıt dışı çalışmanın önlenmesi, çalışma hayatımızdaki tüm kanun hükümlerine uyumluluk ve iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin tam olarak uygulandığı düzenli bir iş hayatının tesisi için, dolayısıyla Avrupa Birliği müktesebatına örnek teşkil edecek bir uygunluk için, eğitimin, ilk önceliklerden biri olduğu kesindir. Her konuda uzmanlardan kurulu geniş bir eğitimci kadroları ile, iyi bir eğitim planı ile, işçi, işveren, muhasebeci, idari personel, hatta eğitimcilerin eğitimi dahil, iş hayatımızdaki hemen herkesin, eğitilmesi gerekir. Herkesin eğitimlerden alacağı pay ve manevi haz vardır. Huzurlu, mutlu ve başarılı çalışma hayatı, eğitilmiş olmaya bağlıdır. Eğitim konusunun beklemeye tahammülü yoktur. Yaz aylarında boş okul sınıfları, gündüz saatlerinde boş olan yazlık sinema salonları, düğün salonları, açık ve kapalı tiyatro ve sinema salonları, spor salonları, uygun konferans salonları, hatta müsait olan ören yerleri, v.s., eğitim yerleri olarak kullanılabilir. Hatta yaz aylarında turistik amaçlı gemi ve yatlarla günlük gezilerde, eğitim artı eğlence şeklinde çok amaçlı etkinlikler düzenlenebilir.

Eğitim konusunda en önemli 3 husus şudur görüşündeyim:

a) Eğitimleri verecek kadrolar.

Eğitimler sadece öğretim üyesi akademisyenlerin işi değildir. Zaten akademisyen sayısı, bütün eğitimlere yetecek sayıda değildir. Elbette akademisyenler, eğitimin temel taşlarından biridir, onlardan vazgeçilemez. Fakat akademisyenlerin dışında, meslek ve görev tecrübeleri dolayısıyla iş hayatında eğitim vermeleri gereken diğer uzmanlar vardır. Konuya vakıf tüm öğretmenler, SGK Müfettişleri ve İş Müfettişleri, Doktorlar, Mühendisler, İSG Uzmanları, İktisatçılar, İstatistikçiler, Hukukçular, Maliyeciler, Psikologlar da, eğitimci kadroların içinde olmalıdırlar. Hepsinin tecrübelerinden ve birikimlerinden yararlanmak gerekir. İş sağlığı ve güvenliği konusu, konu ile ilgili tüm uzmanların kendi tecrübeleri ile ellerini taşın altına sokarak katkıda bulunması gereken global, çok yönlü ve geniş bir eğitim alanıdır. Disiplinler arası bir konudur. Sen ben kavgası yapılarak vakit kaybedilecek bir alan değildir. Müfettişler çalışma hayatını ilgilendiren tüm konuların eğitiminden, Müfettiş olmadan önce geçmişlerdir, bunun kanıtı olarak da sınav kazanıp müfettiş olmuşlardır. Bilgisiz insanı müfettiş yapmazlar. Müfettişler, çalışma hayatını ilgilendiren, İş kanunu, SSK, İSG konusu ile ilgili hukuki, mali, cezai tüm mevzuat konularında geniş bilgi ve tecrübeye sahiptirler. Eğitim vermeye gönüllü emekli müfettişler, eğitim kadrolarının ilk sırasında yer almalıdırlar. Çünkü onlar, yıllarca yaptıkları teftiş, tahkikat ve araştırmalar sonunda, eksiklerin, yanlışların tespiti ile olması gerekenler hakkında binlerce rapor vermişlerdir. Bu teftiş ve rapor tecrübesi onları, bir numaralı uzman ve bilirkişi seviyesine getirmiştir. Zaten Devlet işlerinin, Resmi Dairelerin işleyişinde, herhangi bir aksaklığın ve sorunun tespiti gerektiğinde, Müfettiş gönderilmesi adeti yok mudur? Müfettiş, vazgeçilemez bir uzmandır. Üstelik iş kazaları ve meslek hastalıkları tahkikatları ve teftişleri, SGK Sigorta Müfettişleri ile İş Müfettişlerinin önüne gelmekte, onların verdikleri raporlara göre gerekli işlemler yapılmaktadır. Dolayısı ile onlar, konunun vazgeçilmez uzmanıdırlar.

b) Eğitim planları: Tıpkı okuma yazma seferberliği gibi, çalışma hayatı ile ilgili eğitimlerin, bir seferberlik ruhu haliyle, geniş ve etkin bir planla tüm yurtta başlatılması ve iyi bir kadro ile yürütülmesi ve her yıl sonunda inandırıcı istatistiklerle, neticenin gözler önüne serilmesi gerekir. Çalışma Bakanlığının önderliğinde, basının, televizyonların, radyoların, tüm meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının, Ticaret ve Sanayi Odalarının, Valiliklerin, Kaymakamlıkların, Belediyelerin, Muhtarlıkların ve bütün eğitim kurumlarının, çalışma hayatındaki bu eğitim seferberliğinde öngörülecek yeni hedeflerde kendilerine düşen görevleri yapmaları ile zamanla, çözülmemiş hiçbir sorun kalmayacaktır. Herkesin görev üstlendiğini gören halk da kendisine düşeni görevi yapacak, eğitimlere destek olacak ve neticede eğitilmiş olacaktır.

c) Eğitim konuları.

Eğitim verilecek konular az çok bellidir. Fakat bu konuların ayrıntılı olarak tespiti ile acil görünen eğitim konularının ve zamanla ortaya çıkacak yeni bazı gerekli eğitim konularının tespiti, çok yönlü uzman eğitimci kadroların işidir. Bu itibarla önce, eğitim verecek kadroların vakit geçirilmeden daha detaylı olarak yeniden tespiti ile, bilahare bu kadrolarla eğitim konularının saptanması, ve eğitim planlarının yapılması ve bir an önce eğitimlerin daha ileri bir seviyede iş kazalarını sıfıra doğru azaltmak anlayışı ile hızlandırılmış eğitim olarak adeta yeniden başlaması, verilen ve verilmekte olan eğitimlerin de tekrar gözden geçirilerek eksiklerin tamamlanması gerekir. Bu hızlı ve daha bilinçli eğitim, ne kadar erken başlarsa, hem kayıt dışı çalışma o kadar erken önlenecek, hem de iş kazaları ve meslek hastalıkları sayısı da o miktarda çabuk azalacaktır. 2002 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü önderliğinde yürütülen 'HESME' İşyerinde Sağlık, Güvenlik ve Çevre Eğitim Treni projesi 9 Mayıs 2002 tarihinde Ankara'dan hareketle-Eskişehir-Adapazarı-İstanbul-Edirne ve 9 Ekim 2002 tarihinde Ankara'dan Kars ilimize nostaljik, çok çarpıcı ve yararlı, konuyla ilgili bir eğitim seferberliği başlatılmıştı.

Adapazarı-İstanbul arasında MESKA Vakfını temsilen yönetim kurulu üyesi olarak bendeniz Erol Güngör de görev almıştım. Bu görevim dolayısıyla İSG Genel Müdürlüğü adına tarafıma teşekkür belgesi verilmişti. Bu tür projelerin daha da kapsamlı şekilde yeniden hayata geçirilmesinde sayısız faydalar vardır. Tıpkı Cumhuriyet treni gibi bu eğitim trenleri, şehir şehir dolaşarak, eğitimciler trenlerle (tren olmayan illere otobüslerle) taşınarak ve halkın ayağına götürülerek bu eğitimler verilmeli, ayrıca bu eğitimler sırasında, halkın bizzat katıldığı festivaller ve çeşitli etkinliklerle bu eğitimlere ilgi duyulması sağlanmalıdır.

Eğitimcide ilk aranılan vasıf, bilgisi, tecrübesi, görgüsü yanında, eğitim konusunda gönüllü olmasıdır. Bu eğitimlerde pilot bölge olmamalıdır. Tıpkı okuma yazma seferberliği gibi, iş hayatındaki bu eğitimler, tüm yurtta aynı anda hızlanarak yapılmalıdır. Bu konuda daha bilinçli olarak verilecek yeni eğitimler, ülkemize hayırlı olsun. Kalın sağlıcakla...