Çözülme süreci olarak tanımladığımız bölücülerin, bebek katillerinin şirin görünüp,

Türkiye Cumhuriyetinin altına dinamitler, sokaklarına caddelerine bombaların döşendiği yıllarda,

Yani 2013 yılında PKK'ın yan kuruluşlarının talebi, TÜRK Düşmanı STK'ların ısrarı, FETÖCÜ Bürokratların takibi ve gayri milli siyasilerin jestiyle,

1933ten bu yana Türk Çocuklarının okullarda neşe içinde coşkuyla okuduğu ANDIMIZ

Milli kuruluşların tüm sitem ve itirazlara rağmen, "ırkçılık, faşizm uygulaması, statükoculuk ve dayatma" gerekçeleri ile kaldırıldı.

Aslında andımızın kaldırılması için ortak hareket eden grupların asıl meselelerinin Türklük, Atatürk ve Cumhuriyet değerleri olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek.

Oysa ANDIMIZ minicik çocuklara her sabah; vatanına, bayrağına bağlı, medeniyet yolunda daha ileri gitmek, ufku geniş olmak kendine öz güveni yüksek gençler yetiştirmek adına okutuluyordu.

Ama bu malum kesimler ANDIMIZ Mevzusuna kendi sığ dünyasında ki ırkçılık penceresinden bakmaya devam ediyor.

Bu bakış açılarının ne kadar kindar, ne kadar cevval olduğunu 5 yıl sonra Danıştay 8. dairesinin vermiş olduğu yürütmenin durdurulması kararına vermiş oldukları tepkiden daha iyi anladık.

Yıllarca memuru temsil edip onun adına sokağa çıkamayanlar mevzu andımız olunca 81 ilde açıklamalar yapabiliyor.

Bunları böyle cevval kılan şey ağababalarının isteği ile değilse Türk Düşmanlıkları yüzündendir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin her bireyini kardeş olarak kabul eden, samimi vatansever, maneviyatına ve cumhuriyet değerlerine bağlı, tek kaygıları vatan, bayrak olan milyonlarca insanın düşüncelerine dahi saygı duymadan onların damarına basmaya, yolunda giden bazı şeylere sekte vurmaya çalışıyorlar.

Mesele ANDIMIZ meselesi değil...

Mesele Türk, Türk Milleti ve Atatürk’tür, Cumhuriyet en sonunda da Bayraktır, İstiklal Marşıdır.

Biliyoruz ki biz okunsun istedikçe onların kripto damarları kabarıyor.

Akil, sakil oldukları çözülme sürecine dönmek için yanıp tutuşuyorlar.

Kucak açtıkları Pkk sevicilikleri hortluyor, koca devleti esir etmeye çalıştıkları Fetöcü duyguları depreşiyor.

Yani onlar açısından Mesele "Ne mutlu Türk'üm Diyene" meselesi, Atatürk meselesi.

Türk gençliğinin idealist, başı dik bir duruş ortaya koyamaması, kendi kötü niyetleri önünde savrulup gitmelerini istiyor olmaları meselesi.

Biliyorlar ki "Ne mutlu Türk'üm diyene" diye haykıranlar ve çocukları kendileri kadar ırkçı değil olamazlar.

Olsalardı şuan kendileri olmazdı.

Derdi Türklük,davası Türkçülük, rüyası TURAN olanlar ırkçı olsalardı şuan devletin O mevkileri makamlarında oturamazlardı.

Biliyorlar ki Ne mutlu Türk'üm diyenlerden bu ülkeye bu m illete zarar gelmez,

İyi biliyorlar ki ülke adına bir olumsuzluk olduğunda bayrağını alıp sokağa ilk çıkacak kişiler Ne Mutlu Türküm Diyene diye bağıranlar.

Ve biliyorlar ki yaşadıkları tükenmişlik sendromu yüzünden artık devletle istedikleri gibi oynayamayacak, at koşturamayacaklar,

Çok iyi biliyorlar ki devlet tarafından üstleri çizildi ve yakında bu ülke bu bayrak sevdalılarının tükürüklerinde boğulacaklar...