Hepimiz Sn. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk ÇELİKin Türkiyenin içinde bulunduğu durumu özetleyen ' MADENLERİ BİZ KAPATIYORUZ 50 HATIRLI KİŞİ ARAYA GİRİYOR AÇTIRIYOR' mealindeki acı itirafında bahsi geçen 50 kişiyi merak ede dursun, Hataydan NURİ KIPÇAK kardeşimiz bir kısmını bulmuş.

Sn. Faruk ÇELİKi SOMAda ki maden kazası sonrası 'BU ÜLKEYİ TAŞERONDAN' kurtarmalıyız çıkışı ile hatırlıyoruz, keşke kurtulmamız için sözünün arkasında dursa, duramadığı yerde kişileri bahane etmek yerine 'OLMUYOR' deyip 'İSTİFA' mekanizmasını kullanabilseydi.

Nuri KIPÇAKın şiir tadındaki paylaşımını düşünerek, birazda üzülerek okuyalım.

'Çağımızda mı uydurulmuş, o gün mü söylenmiş bilmem bu söz: 'Devleti Osmanî Alide terfii temayüz ilim irfan ile olmaz. Ya olacak kuvvetli iltimas, ya olacak madeni haz, ya da olacak tende temas.'
Anlamına ve içeriğine bakıldığında günümüze daha yakıştığı açık …
Öyle ki; Devleti Osmanî Alide kah alışverişte ayıplı malın ayıbı söylenir, kah görevine bir gün gelmeyen kadı kendine ceza verir, kah kadı Padişahın elinin kesilmesine hükmederdi…

Hasta Adam dedikleri en zayıf günlerinde dahi rüşvet ve iltimas önlenecek, Padişah da yargılanabilecek diye kanunlar çıkardı. Her kanunda iltimasın önüne geçilmeye çalışılırdı.

Şimdi bunların birer İngiliz oyunu olduğunu anlamış olsak gerek ki çok şükür(!) görmüyoruz böyle şeyleri.
Bir dönem sorular sızdırılır veya çalınır, bir şey çıkmaz. Takipsizlik, delilsizlik görevsizlik… Üstüne fırsattan istifade sınavı kurumlara devretme çabası, bir mülakat sevdası...

Nerden baksan halimiz içler acısı. Bir yanda ellerini ovuşturup bekleyenler, bir yanda elini başının arasına alıp düşünenler...
Deveye boynun neden eğri diye bile soramıyoruz maalesef.

Nerden tutsan elinde kalıyor, nereye baksan bir bozulmuşluk, çürümüşlük almış başını gidiyor. Bir tarafta durumdan bir hayli memnun olanlar, diğer tarafa bize de gelir sırası diye umanlar…
'Yaprak döker bir yanım,
Bir yanım bahar bahçe ' misali
Bir yanda Hanlar, Hamamlar, Köşkler, Saraylar
Bir yanda Bayrak asılı gecekondular.
Bir yanda adrese teslim ilanlar
Bir yanda gece gündüz çalışanlar
Bir yanda milyonlarca çalışanın enflasyon farkı istiyoruz adı altında hukuksuzluk talep edişi
Biryanda 'O ELLİ KİŞİ'
Bir yanda telefona sarılanlar
Bir yanda Yaradana yakaranlar…
İnsan olduğumuzu unutup şucu bucu oluşumuzdan beri, Adaleti saklayıp Hukuk arıyor, alengirli işlerimize Fetvalar uydurup Takvaya bakmaz oluyoruz.
Sonra da yok mu 'O elli kişi' kim diye soruşumuz.
Hani, çok önemli 'O elli kişi'. Bulunsa her şey tamam olacak. Bir daha böyle felaketler yaşanmayacak(!).
Ah be bizler, sorun yokken neden sorun çıkartıp birilerinin aramasını isteriz.
Ah be bizler, sorun varken neden birileri arayınca sorunu yok ederiz.
Ah be bizler, birilerine nasıl böyle cesaret veririz.
Ah be bizler, özrü kabahatinden büyük serzenişi nasıl mazeret kabul ederiz.
Ah be bizler,'O ELLİ KİŞİ'yi ararken başka elli kişilerin başka işlerini halletmediğinden ne zaman emin oluruz.
Ah be bizler, bilmem ne zaman düzeliriz.
Velhasıl suçu başkasında aramakla suçlu bulunmuyor. Çünkü başkası da başkasında arıyor. Üzerine almak, gereğini yapmak diye bir olgumuz oluşmuyor maalesef. Öyle biri çıksa dahi ya ertesi gün geri adım atıyor ya bilmem neci ilan ediliyor.
Peki, 'Kim O elli kişi?'
Aynaya bakan herkes 'O elli kişi'den birini görebilir. Araç muayenesine giderken ilk yardım setini, yangın tüpünü emanet alan milletiz biz. Uzakta aramaya ne gerek var kardeşim 'O elli kişiyi'.Sensin benim işte 'O elli kişi'. A şehriyle, B Bakanıyla, C şahsıyla, D firmasıyla halledemeyiz bu işleri. Dün Somada, bugün Ermenekte, yarın bilmem nerde başımıza hangi haller gelir sonra.
Çözüm de dışarıda değil. Yine sende, bende çözüm.
Birey düzelmeden toplum, toplum düzelmeden yönetici, yönetici düzelmeden sistem düzelmez.
'Ya kaldıracağız başımızı dikeceğiz ufka,
Ya tumacağız başımızı yok olacağız bataklıkta.
'Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.
Davransana… Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.'
Mehmet Akif Ersoy'

Yüreğine sağlık kardeşim bu yazının devamını bekliyoruz.

Çünkü örnekler o kadar fazla, o kadar bizden ki…