Melis Tümer Süyür, sınav kaygısının, kişinin sınav sonucunda elde edeceği akademik başarısızlığı genelleyerek, bunu kendi başarısızlığı olarak algılamasından kaynaklandığını söyledi.

Sınavda bilgilerini unutma, boşluk yaşama, fizyolojik belirtiler ve sınav durumunda sınavla ilgili olmayan düşünceleri içeren bir durum olarak da açıklanabilecek sınav kaygısının, öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili biçimde kullanılmasına engel olacağını ve başarının düşmesine yol açacağına dikkat çeken Melis Tümer Süyür, “TEOG dönemi, ergenlik döneminin başlangıcına denk geliyor. Ergenlik, erinlik (ergenliğin başladığını işaret eden 10 -15 yaş dönemi) ile başlayıp yetişkinliğe kadar süren, hızlı bedensel, ruhsal, sosyal değişiklikleri kapsayan, çocuklukla yetişkinlik arasında bir geçiş dönemidir. Bu dönem, doğduğu andan itibaren sürekli gelişim içinde olan bireyin en önemli ve en uzun gelişim sürecidir. Kendini yönetme ve kararlarını verme yeteneğinin kazanıldığı bir geçiş dönemi olarak tanımlanabilir. Yaşamın zor, karmaşık ve çalkantılı bir dönemidir. Böyle karmaşık bir dönemde sınav stresi yaşama, başarılı olma duygusu geliştirirler” dedi.

Ergenlerin yaşadığı kaygılar
Ergenlik döneminin bireyin kendisi ile ilgilendiği dönem olduğunu ve ergenlerin kaygılarının, sıkıntılarının çeşitliliğinden kolaylıkla anlaşılabildiğini anımsatan Melis Tümer Süyür, “Ergenler farklı türde kaygılar yaşayabilirler. Bunlar; sağlık, kişilik, aile ve ev ortamı, sosyal ilişkiler, din, ahlak, siyaset, sınav, meslek ve okulla ilgili kaygılardır” şeklinde konuştu.

Kaygı ve sınav kaygısı nedir
Kaygıyı, kaynağı ya da sonuçları belli olmayan, şiddeti ve süresi kişiden kişiye farklılaşan, bir huzursuzluk hali olarak tanımlayan Melis Tümer Süyür, sınav kaygısının bir sınav öncesinde, sınav sırasında veya sonrasında duyulan endişe ve rahatsızlık hissi olduğuna vurgu yaptı.
Belli ölçüde kaygının dikkatin odaklanması noktasında iyi bir başarı sağladığının altını çizen Melis Tümer Süyür, aşırı kaygı durumunun ise bilgi kullanımını engelleyerek, azı fiziksel belirtilerin ortaya çıkmasına ve paniğe neden olabileceğini belirterek “Yaşanan kaygı düzeyi, sınava hazırlığı ve sınavda gösterilen performansı etkiler. Ancak bu etkinin performansa olumsuz yönde yansıdığında sınav kaygısı bir sorun olarak ortaya çıkar" dedi.

Sınav kaygısının başlıca nedenleri
Melis Tümer Süyür, sınava gerçeğinden farklı anlamlar yüklenmesi, sınava yeterince hazırlanamama veya kötü çalışma alışkanlıklarının olması, başarısız olma korkusunun yaşanması veya gerçekçi olmayan mükemmeliyetçi yaklaşımlar, en önemli noktalardan biri olan olumsuz düşünce biçimleri ve aile ile çevrenin beklentilerinin yüksek olması, sınavda zamanı iyi kullanma tekniklerinin sınav kaygısının başlıca nedenleri arasında olduğunu vurguladı.

Çocukta sınav kaygısı nasıl anlaşılır?
Çocuğun sınav kaygısı yaşadığını gösteren birtakım belirtiler olduğuna dikkat çeken Süyür, ders başarısında ani ve belirgin bir düşüş, sınavda sürekli başarısız olacağına dair düşüncelerle uğraşma, konsantrasyon güçlüğü, dikkatini toplayamama, aşırı gerginlik ve huzursuzluk hissi, başarısızlıklar karşısında sürekli kendini suçlama, sınav sırasında terleme, kalp sıkışması, ateş basması, ellerde titreme yaşama, uykusuzluk, yorgunluk, karın ağrısı, mide bulantısı gibi sorunların çocukta sınav kaygısı göstergesi olduğunu söyledi.

Çocuklarımız diyor ki, Sınava hazırlanan öğrencilerin, yaşadıkları sürece yönelik duygu ve düşüncelerini özetleyen bir takım ifadeler olduğunu anlatan Melis Tümer Süyür, bunları şöyle özetledi:
“Eve geldiğimde güler yüz istiyorum. Ailemin bana güven duyması ve destek olması beni güçlü kılar. Kötü puan ya da not alabilirim. Hoşgörülü olur musunuz? Zaten işim çok zor. Çok fazla şey istiyorsunuz, ben de zorlanıyorum. Evde huzurlu bir ortam istiyorum. Bazen sizlere karşı olumsuz davranıyorum, anlayışlı olur musunuz? Bana sürekli ‘Sana güveniyorum’ demeniz beni daha da zorluyor. Bana ilk sorduğunuz soru ‘Kaç puan aldın, kaç soru çözdün?’ olmasın. ‘Kazanamazsan çok kötü olur’ diyorsunuz, üzülüyorum. Güveninize ve morale ihtiyacım var. Bazen çok üstüme geliyorsunuz, benden yapamayacağım şeyleri istemeyin.”

Kaygının bulaşıcı bir duygu olduğunun altını çizen Süyür, ailelere şu önerilerde bulundu:
“Sizin sakin ve olumlu tavır geliştirmeniz, çocuğunuzun da sakin olmasını sağlayacaktır. Hiçbir şey çocuğunuzla sizin aranızda olan iletişim ve sevgiden daha önemli değildir. Önemli olan çocuğun, başarısız olsa da bu sevgi ve iletişimin süreceğinin devam edeceğini hissetmesi, kendi gücünü sınayarak hatalarından ders çıkarmasına izin verilmesidir.”
Nefes ve gevşeme egzersizlerinin kaygıyı azaltmada yardımcı olacağını anımsatan Melis Tümer Süyür, sorun halinde rehber psikolojik danışmanlar, rehber öğretmenler ve psikologlar gibi başvurulacak uzman kişiler olduğunu sözlerine ekledi.