Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin bir soru üzerine Şimşek, Türkiye'nin bu müdahalesinin meşru ve uluslararası hukuka da uygun olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin geçmişte aldığı kararların her ülkeye meşru müdafaa hakkı tanıdığını anımsatan Şimşek, "Çok açık ve net olarak Türkiye terörle mücadele ediyor. Bu, Türkiye'yi daha mı kırılgan yapıyor? Hayır. Esas terörle mücadele etmezseniz, terör tehdidi devam ederse orta-uzun vadede Türkiye'nin geleceğini riske atmış olursunuz. Terörün Türkiye maliyeti çok büyüktür. Dolayısıyla eğer terörü bir şekilde bertaraf edebilirseniz o zaman Türkiye'nin önünü açmış oluyorsunuz." diye konuştu.

Şimşek, bu konudaki analizlerin belli bir siyasi perspektifle yapıldığını ve çoğunun objektif olmadığını belirterek, toprak bütünlüğünü kaybeden Suriye'nin terör açısından ciddi tehdide dönüştüğünü anlattı.

"BAŞBAKAN YARDIMCISI VE KÜRT OLDUĞUMU SÖYLEDİM"

Şimşek, bu çerçevedeki olaylara Türkiye penceresinden bakılmadığını, değerlendirmelerin yanlı ve birtakım ön yargılara dayalı yapıldığını ifade ederek, Türkiye'nin Ortadoğu'daki kaosların sorumlusu olmadığının altını çizdi.

Şimşek, "Ben bu toplantılarda, Başbakan Yardımcısı ve Kürt olduğumu söyledim. Orada, 'Annem ve babam zengin veya siyasi anlamda güçlü bir aile değil, tarımla geçinen, okuma yazma dahi bilmeyen bir aile' dedim. Türkiye'nin bu anlamda Kürtlerle bir sorunu olmadığını anlattım. Avrupa da birlerce etnik grubu içeriyor ama bir vize ile bütün sınırlar kalkıyor. Avrupa için böyle bir perspektif varken kalkıp Ortadoğu için neden bir futbol takımı tutar gibi etnik veya mezhep eksenli çatışmalara daha fazla zemin hazırlanıyor, daha fazla körükleniyor?" değerlendirmesinde bulundu.