Bilinen dünyanın insan ayağı değmiş her karesini yer yüzünden ve uzay boşluğundan kaynaklı olarak gözetim altında tutan Batılı yayılmacılar, kendileri dışında kalan diğer dünya halklarının fikir coğrafyasının oluşmasında da muktedir olma çabasındadır.
Yazılı ve görsel haber ağının şekillenmesi, haberlerin siyasal coğrafyaya göre pompalanması, her halükarda bu şeytani planın bir parçası olarak hayata geçirilir.
Yakın zamana kadar Pentagon'un Ortadoğu'da ve Balkanlarda kendi propagandasını yaptırma karşılığı olarak külliyetli miktarda gazeteci ve yazarı Amerikan Dolarıyla ihya ettiği bir realite.
Dönem dönem ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinde bulunmuş kimi CIA sorumlularının ve Ortadoğu Masası şeflerinin malum gazeteci ve yazar kitlesiyle basına kapalı toplantılarda buluşması deşifre edilmiştir.
Kaldı ki, Recep Tayyip Kabinelerinin Türkiye'yi AKP'lileştirme politikasıyla birlikte bir pıtrak gibi çoğalan gazeteci-yazar kitlesinin kendi ülkesine küfür yarışına katılması devleti ve rejimi dönüştürme politikasının da bir gereği olarak karşımızda durmaktadır.
Bu manada dünyayı sarstığı iddia edilen ve siyasal deprem etkisi yaratacak denilen Wikileaks Belgeleri de bu büyük oyunun kendi içindeki parçalarından biri.
Çok menem bilgilermiş gibi el altından bütün dünyaya servis edilen Wikileaks Belgeleri, aslında bilinen ve çıplak gözle dahi tesbit edilmesi hiç de zor olmayan bilgileri içeriyor.
Çok da orijinalitesi olmayan, buzdağının görünen kısmına objektif bir şekilde bakıldığında olayın gerisinde yatan gerçekliğin boyutunu tahmin etmek için kahin olmayı gerektirmeyecek sıradan argümanlar.
Mevcut konjoktürde ABD-AB bloğunun iradesi dışında hiçbir maceranın start alamayacağı düşünüldüğünde, Wikileaks belgelerinin kimi çevrelere göndermelerde bulunma amacıyla, dünya halklarının hafızasını yoklamaya yönelik hizmetin bir parçası olduğu görülecektir.
ABD'nin Batılı koalisyon güçleriyle birlikte Saddam rejiminin devrilmesi için Türkiye'yi savaşa sokma manevrası ve bu savaş stratejisinin bir gereği olarak savaştan arta kalan yıkımı tazmin edecek maddesel önerilerde bulunduğu da biliniyorken, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolwofiz ile eski ABD Ankara Büyükelçisi Marc Grosmann ile dönemin Başbakanı Abdullah Gül'le Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal'ın görüşmeleri neden servis edildi?
Bugün toplamı 5.5 milyar dolar olarak açıklanan ayni ve akdi yardım, o dönemde Türkiye'yi bir milyar dolar için savaşın ve işgalin günahına ortak edecek kadar ucuzlatılmıştı.
Halkın şekillenmesi ve alınacak savaş kararının hazmı için zaman isteyen Gül Hükümeti, parlamento engeline takılmıştı.
O tarihten bu yana her kademeden yükselen tehdidin odağında tutulan Türkiye stratejik müttefiklik gibi altı doldurulmamış bir tanımla karşı karşıya bırakılmıştı.
Yakın tarihin tecrübelerini bu açıdan analiz ettiğimizde, giderek bir sikileaks düttürüsüne dönüşen bu propagandist malzemenin hiç bir ehemmiyetinin olmadığı görülecektir.