Günlerdir kafama takılan şu “lap-top” meselesi var ya, kullanamayanı neredeyse “cahili cühela” ilan edecekler… Yasalaşırsa hiç böyle şeyde olur mu demeyin… Bir yasa çıkar, lap-top kullanamayan ve en az bir lisan bilmeyen “Başkan olamaz” derler ve çağın gereğini yaptık savunmasıyla da olur biter…
Gençliğimizde ağzımızdan düşmeyen “three little word” (üç küçük kelime) o üç kelime ise “I love you” Türkçesi seni seviyorum demekti, son günlerde Türkçemize bir yabancı kelimede girdi, bir dakika yerine “one minut…”
Yerel seçimlerin önemli bir olayı da “lap-topla, seyyar sinemacılık” oldu… Çocukluğumuzda sinemaya gitmek, yasaklardan birisi olsa da, izin almadan kaçamak yaptığımız da olurdu… Eskiden Gaziantep'te sinema salonu oldukça fazlaydı; ilk sinema, Asri sinema daha sonra adı değişerek Nakıp sineması, Şehir sineması, Baydar sineması, Yıldız sineması, Saray sineması, Site sineması, Ses sineması, birde fotoğraflardan bildiğim kadarıyla, (yanan belediye) Şahinbey Belediyesi karşısındaki Dumlupınar sineması (foto)… Bütün bu sinemaların yazlıkları da vardı, bunlara ilave olarak sadece yaz aylarında çalışan yazlık sinemalarda mevcuttu, Çamlıca, mehtap sinemaları gibi… Ne olduysa oldu, zamanın ekonomisi, kışlık sinemalarımızın birer “iş merkezi” olmasını sağladı… Günümüzde ise Gaziantepli sinemaseverler, birkaç cep sineması ve yerel seçimler sayesinde “lap-top gösterileriyle” yetinir hale geldi… Her nereye giderse, önceden çalışanları tarafından hazırlanan perde ve bilgisayarla Büyükşehir belediye başkan adayı U. Asım Güzelbey, beş yılda yaptıklarını anlatıyor, yapacaklarından hiç söz etmeden, projeniz olmadıktan sonra elbette anlatacağınız bir şeyler olmaz… Yabancılar gelip, bir Fuar alanı veya Recep Koç parkı gibi yerlere talip olursa hemen orayı “balici tinerci” alanı ilan edip imarını da yapımcının istediği şekilde değiştirip satar ve bu kente hizmet etmiş olur…
Hadi hakkını yemeyelim, galiba büyük bir stadyum yapacakmış, eskisine yeni bir teklif vardır sanırım… Sizlerinde aklına gelen uygun yerler varsa hemen hatırlatın, üçüne beşine bakmaz satarız… Bugün anketlere bir baktım yüreğime su serpildi, bu anketleri çok tutmasam da “bizim Mustafa” açık ara önde…
Mustafa yılmaz seçimleri kazanırsa Büyükşehir Belediye Başkanı olur… Diğerini ise ne yapacak diye hiç düşünmeyin, “seyyar sinemacılığa devam…” Unutmadan birde hatırlatma yapalım, ilgilenen olabilir…
Kilis merkezde 28 yıldır sinema bulunmamaktadır… Dolayısıyla Kilis'te yaşayan yeni nesil sinema olgusunu bilmemektedir… İlçe ve Köyler ise sinema  kültüründen tamamen uzak kalmışlardır… Vatandaşlarımıza sinema olgusunu tekrar hatırlatmak, tanıtmak ve halkımızın bu tür sosyal aktivitelere daha çok katılımını sağlamak için hazırlanan bir projedir… Yaz aylarında akşamları açık hava da program gerçekleştirilecektir... (Kilis Valiliği SODES projesi kapsamındaki ilanıdır) Eskiden yaşanmış bir sinema olayı ile bitirelim… Gösteri saati geldiğinde evimizin bahçesinin seyircilerle hınca hınç dolması beni çok sevindirmişti… Film güneydoğuda geçmekteydi… Toprağın verimsiz ve nerdeyse geçimin tek kaçakçılıkla sağlandığı bir sınır kasabasında yaşayan Hıdır'ın (Yılmaz Güney) kaçakçı olmamak için verdiği direnişi anlatıyordu film… Hıdır'ın kaçakçı Erol Taş yani Ali Cello ile silahlı bir çatışma sahnesi vardır… İşte tam bu sahne gösterilirken izleyicilerden Sülük Ahmet; “ulan, bu Erol Taş geçen gün ölmedi mi? Şimdi ben vurmazsam anam avradım olsun…” diye bağırarak ayağa kalkmış, tabancasını perdeye tutarak iki el de ateş etmişti… Çığlık çığlığa kaçanlara aldırmayan Eyüp Dayı onu kolundan tutmuş “otursana yerine Sülük, bu bir film, gerçek değil…” demişti de, film kısa bir aradan sonra devam edebilmişti… Dünün sözü: “sinemacı gölge satan adama denir…” Bu gazete ve her gazeteyi “okuduktan sonra” lütfen okunacak bir yere bırakın… Hiç bir yazının “son kullanma tarihi yoktur…”
[email protected]