Bugün bir değişiklik yaparak mensubu olmaktan gurur duyduğum Türkiye KAMU-SEN'e bağlı Türk Ulaşım Sendikasının Genel Başkanı Sn. Nazmi GÜZEL'in kaleme aldığı günümüzde kamuda yaşananlara dair izlenimlerini paylaşmak istedim. "Hükümetin başından beri Kamu Görevlilerine karşı olan tutumunu 9 Toplu Görüşme ve 1 Toplu Sözleşmede gördük. Toplumsal barış ve uzlaşma kültürü olmayan ve kendi dünyalarında kurguladıkları hayal aleminden bir türlü kurtulamamış, kendince yapmaya çalıştığı demokrasi tanımı ise literatürde olmayan ve şahsına münhasır bir tanım olarak kalacaktır. %40'larla yönetime gelen AKP iktidarı, meclis çoğunluğundan söz ederek düşüncelerini gerekçelendirmişti, bugünlerde ise %50'lik oy potansiyelini bir tehdit gibi kullanmaktadır. Oysa oy potansiyeline bakarak yola çıkıldığında kaçınılmaz olan toplumsal tepkinin kazanacağı yoğunluktur. Balık baştan kokar misali siyası iradenin bu tavrı, Kamu Bürokrasisinde karşılık bulmuştur "kanuna, yönetmeliğe aykırı genelgelere ise hiç uymayan, keyfi olarak gerçekleştirilen uygulamalar, her geçen gün artarak devam etmektedir. Ayrımcılık, kendilerinden olmayanlara yaşama hakkı dahi tanımayan tehlikeli bir noktaya gelmiştir. Gerek siyasetin, gerekse bürokrasinin cesaretini artıran bir başka şey ise yargıya yapılan müdahalelerdir, yargı kararlarının giderek tartışıldığı günümüzde, çaresizlik içerisine sürüklenen ve sürekli baskı altında tutulmaya çalışılan sosyal kesimler, kendilerine tanınmayan hayat hakkını elde etmek için farklı yöntemlere başvurmaları kaçınılmaz hale gelir. Bunu sosyologlar ile toplum bilimciler iyi bilirler. Çalışanların örgütlenme hakkını hür iradesiyle ortaya koymaları gerekirken, akıl almaz baskılarla çalışanların özgür iradelerini yönlendiren anlayışlar, sendikal mücadele alanına yaptıkları müdahalelerle "Sendikal Şike" yaratmaktadırlar. Aldıkları sorumlulukları adam gibi yerine getiremeyen bir kısım zevat, görevleri dışında bir takım işlere merak sarmıştır, bu kesim zevahirini ayakta tutacak yöntemlere başvurmakta ve yetki hırsızlığına ortak olmaktadır. Futbolda gayri meşru usullerle skorun değiştirilmesi nasıl ki ŞİKE ise, sendikal alana yapılan müdahaleler de sonucun etkilenmesi itibari ile sendikal şike anlamına gelir. Kendilerini keyfi davranma kudretinde gören, görevini kötüye kullanarak suç işleme pahasına gözünü karartan sözde yöneticiler (ki biz bunlara gerçek yönetici safında göremiyoruz.) işin ciddiyetini, vahamiyetini ve varacağı noktaları göremeyecek kadar kör olmuşlar. Yaptıkları belgeli usulsüzlüklerini savcılığa intikal ettirdik. Kendilerini bakanlık makamı bugün için koruma altına alabilir ve haklarında yapılacak işlemleri engelleyebilirler. Yapılan ayrımcılık, sindirme politikaları, baskı ve dışlama sonunda yaşananlara ortam sağlanmışsa, korkarım bazı kurumlarımızdaki akıl almaz baskıların sonu da bu yola çıkacaktır. Bunlarda kamuda görev yapanlar arasında gerilimi giderek tırmandırmaktadır. Bunun sonu da çatışmalara dönüşecektir. Şimdiden başta siyasi iradeyi ve kurumların üst düzey yetkililerini samimi bir şekilde uyarıyorum. Bırakın bireylere karşı tutumlarını, çalışanlar ve sendikalar arasındaki akıl almaz ayrımcılığın hukukta elbette ki karşılığı vardır. En başta TCK'nın 118.maddesi olmak üzere; Siyasi irade sahipleri, kurumlar ve ayrımcılıktan beslenen sözde kuruluş temsilcileri, başınız sıkıştığında itidal telkinleri ve sağduyu çağrılarına başvurmadan önce kendinizi gözden geçirin ve bu samimi çağrıya kulak verin. Kulak verin yarın çok geç olabilir. Aksi halde insanların ayranını kabartıp sonrasında çözümünü düşünmeyin. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve Bakanlarımızı samimi olarak uyarmak istiyorum. İşyerlerindeki baskı (mobbing) ve ayrımcılığa derhal müdahale edin, sırf sarıldıkları koltukları korumak için kraldan çok kralcılık yapanlara fırsat vermeyin. Çünkü tehlike giderek yaklaşıyor. Devletimizin istihbarat güçlerinin de dikkatlerini çekmek istiyorum. Sağduyunun uyarıları ve feryatlarına kulak verin aksi halde ne sağduyu kalır ne de ne de hoşgörü." Nazmi GÜZEL Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı