GENELKURMAY eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Ordusu'nun Peygamber ocağı olduğunu, gemilerin ana direğinin üstünde Kur'an-ı Kerim olduğunu belirterek, "Maaselef, ahlaksızlar silahlı kuvvetleri komutanlarını senelerce dinsiz diye anlatmaya çalıştılar. Oysa askerlerimiz Allah Allah diye taarruz eder. Bizde bunları doğru anlatamadık, kendimizi sorgulamamız lazım" dedi.1 Düşünce Grubu tarafından düzenlenen Atatürk ve Cumhuriyet konulu konferans için Gaziantep'e gelen Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile Gaziantep izlenimlerini, gündemi ve cezaevi günlerini konuştuk. Başbuğ, büyük ilgi gören konferansın bitiminde, sorularımıza içtenlikle yanıt verdi. BU MİLLET ESİR OLUR MU?Başbuğ, Kurtuluş Savaşında Antep'in farklı bir yeri olduğunu anlatarak, "12 Ekim 1919'da Mustafa Kemal Paşa, Gaziantep'ten bir telgraf alır. Telgrafı çeken Mahmut Mahir Bey'dir. Mahir Bey telgrafta, 'Paşam emriniz üzerine şehrimizde müdafai hukuk cemiyeti kurulmuştur. Fransızlarla Ermenilerin Maraştan Antep'e yürümeye hazırlandıkları öğrenilmiştir. Aman paşam başımıza teşkilat yapacak güç ve yetenekte subaylar gönderin. Paşam dışarıda ayak sesleri var zannediyorum geliyorlar' der. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa Kılıç Ali'yi yanına çağırır ve seni Maraş ve Antep'e milli kuvvetler teşkilatını yapmak için gönderiyorum. Gaziantep'ten gelen şu telgrafı oku. Bu millet esir olur mu? O bölgenin halkını bilirim. Yiğit, sadık ve fedakar insanlardır der." dedi.ŞEHİTLERİN SAYESİNDE BURADAYIZ'Gazianteple ilgili kahramanların şehri' diyen Başbuğ, "Antep Savunmasında büyük bir kahramanlıklar var. Bu kahramanlıkta öne çıkan çok isimler var. Bunlardan birisi sizin hemşehriniz Şahinbey. Şahinbey Yemen Savaşına katılmış, 1. Dünya Savaşı'na katılmış, Çanakkale Savaşına katılmış oradan Sina cephelerine gitmiş. Er olarak girmiş orduya tegmen olmuş. Kahramanlık destanında kendisine Kilis-Antep yolunun korunması, Fransızların faaliyetlerinin engellenmesi görevi verilmiş. Süngü muhaberesine giriyor, süngü muhaberesi sonucu orada şehit oluyor. Karayılan var. Kendi kendine okuma yazma öğreniyor. Ve o da şehit oluyor. Bu şehitlerle bugün biz buradayız, bu şehitlerin sayesinde buradayız. İstiklal, kurtuluş savaşını kahramanların sayesinde kazandık" dedi.ANTEP DAİMA AYAKTAKılıç Ali'nin, Antep'lileri tanıdıktan sonra kentten ayrıldığına üzüldüğünü belirten Başbuğ şunları söyledi:"Kılıç Ali, Antep'ten ayrıldığında üzülür.Yiğitlerin harman olduğu Antep'ten ayrıldığım için üzgünüm der. Ak sakallı dedelerden, bıyığı henüz terlememiş ergenlik çağındakilere kadar, tam üç nesil Antep savunmasında savaşmıştır. Kendi kararlarıyla Antep'in savunulmasında görev almışlardır. Zorlama yoktu. Babalar düşüyor, çocuklar kalkıyor, erkekler düşüyor kadınlar ayaklanıyor. Antep yenilmemeye yemin etmiş bir kahraman gibi daima ayaktaydı. Ne düzenli ordusu, ne devleti, hiçbir şeyi yoktu. Ama bunlardan önemli şeyler vardı, Anteplilerin, sadece dinini, imanını, namusunu, yurdunu kurtarma veya bu uğurda yok olma arzuları vardı. Gerçek bir kahramanlık destanı yazdılar der." AHLAKLI İNSAN YARATILMALI Devletlerin güçlü olmasında ahlakın çok önemli bir yerinin olduğunu söyleyen Başbuğ, "Atatürk'e Cumhuriyet nedir? diye sorduklarında, ahlaklı adam, insan yetiştirmektir demiştir. Ahlak konusunun bana göre felsefe dersi içinde okutulması lazım. Osmanlı imparatorluğunun çöküşünde ahlaki çöküşün payı büyüktür. Ekonomide, ticaretteki ahlak çöküş devletleri yıkan önemli bir undurdur. O nedenle iş, çalışma, toplumsal ilişkilerde ahlaklı insan yaratılmalı" dedi. KADINI EVE HAPSETMEYİ DÜŞÜNEN ZİHNİYET ÇAĞDIŞIDIR Kadınlar üzerine sorumuz üzerine Başbuğ, Türkiye'de kadınların hala layık oldukları yerde olmadıklarını, ifade ederek, "Ülkemizde kadınların arkada olduğunu düşünüyorum. Kadını eve hapsetmeyi düşünen bir zihniyet bence çağ dışıdır. Kadınları sadece evdeki dört duvara hapset çocuk büyütsün, bu çağdışılıktır. Ne yaparsanız yapıh, böyle toplum ilerleyemez" dedi.KOMUTANLARI DİNSİZ DİYE ANLATMAYA ÇALIŞTILARDin konusunun toplumlar ve milletler için önemine değinen Başbuğ, "Maalesef Türk Silahlı Kuvvetleri ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesi, köylerde, kasabalarda senelerce hep şöyle anlatıldı. Bunlar dinsiz. Böyle bir şey sözkonusu olabilir mi? Bu ahlaksızlar silahlı kuvvetleri komutanlarını dinsiz diye anlatmaya çalıştılar. Oysa Türk Ordusu Peygamber ocağıdır. Askerlerimiz Allah Allah diye taarruz eder. Gemilerin ana direğinin üstünde hep Kur'an-ı Kerim vardır. Biz bununla iftihar ederiz. Bizde bunları doğru anlatamadık, kendimizi sorgulamamız lazım. Dini inançlar önemli. Böyle bir meslekte orduya komuta eden insanlar nasıl din düşmanı olur, nasıl dine karşı olur? Senelerce maalesef ve maalesef böyle anlatıldı. İnsanlarımıza biz de kendimizi doğru anlatamadık. Bunun için kendimizi de sorgulamamız lazım" dedi.BU COĞRAFYADA GÜÇLÜ ORDU ŞART Orduya haksız, asılsız, gerçekten akıl almaz iftiralara dayanarak çok büyük haksızlıklar yapıldığını dile getiren Başbuğ, "Bu coğrafyada güçlü orduya ihtiyacımız var. Hiç beklemediğiniz bir anda bu orduyu kullanma durumuyla karşı karşıya gelebilirsiniz. Bu coğrafyamız bunu gerektiriyor. Bu orduda mezhep farklılığı vs yoktur, olmaması lazım. Orduya siyasi ve mezhepsel etkenleri sokarsanız bu ordu zarar görür, bu da ülkenin zarar görmesi demektir" dedi. ALLAH'IN ADALETİNE İNANDIK 'Cezaevinde hiçbir zaman umutsuzluğa düşmedim, suçsuzduk, suçumuz yoktu diyen Başbuğ, "Elbette ufak bir suç işlemiş olsanız, bunun duyguları içinizde olsa rahatsız olursunuz. Suçsuz insanlar rahattır, huzurludur. Vicdanınız zaten size suçsuzsun diye haykırıyor. Suçsuz olmamız bize güç vermiştir. Birgün mutlaka adaletin tecelli edeceğine inandık. Elbette Türk milletinin kısa zamanda oyunu farketmesi ve yüzde 70-80 gibi büyük çoğunluğun yapılanlara karşı tavır alması bize güç verdi. Hiç bir şey olmasa bile biz Allah'ın adaletine inandık. Dedikki, 'bunlar yapmasa bile Allah bir gün bu adaleti mutlaka sağlayacaktır'. En büyük sıkıntıyı aileler yaşadı. İçimizde nefret ve kin duygusu yok. Biz PKK'lı teröristleri bile hastanelerde tedavi ettik, bize öyle öğretildi. Din de aynı şeyi söyler. Dinimiz aklı selimle hareket edin der." diye konuştu. YEMEKLERİNİZ BİR HARİKAGaziantep'le ilgili izlenimlerini sorduğumuz Başbuğ, "Gaziantep'e daha da önce bir kaç defa geldim. En son 2008'de gelmiştim. Şunu net olarak söylüyorum Gaziantep bu bölgenin ekonomik, kültürel, sanayi, ticaret ve her açıdan en güzel şehirlerinden bir tanesi. Gaziantep Üniversitesi'nde 40 bine yakın öğrenci olduğunu öğrendim. Bu çok önemli. Tarihi yerlerini dolaştım. İnsanlarla tokalaştık. Yemekleriniz bir harika. Özellikle yuvalama. Gaziantep'ten büyük bir misafirperlik, sevgi duygularıyla ayrılıyorum. Yine davet edilirsem seve seve gelirim" dedi. GENCLERE GÜVENİYORUM Başbuğ, Türkiye'nin geleceğini nasıl gördüğüyle ilgili de şunları söyledi:"Sizi bu coğrafyada sorunsuz bırakmazlar. Türkiye'nin ciddi sorunları var. PKK, Irak, Suriye konusunda çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. Buradan ancak akıl yoluyla çıkabiliriz. Ancak şunu da görmek lazım, Türkiye yapısı itibariyle yine de komşu ülkelerin oğunun örnek aldığı bir ülke. Demokraside sorunlar yok mu, var. Ekonomide sıkıntılar yok mu, var. Ama yine de bölgede komşularınıza baktığınızda umutlarınızı koruyan bir tablo çiziyor. Ben hiçbir zaman ümidimi yitirmedim. Gençlere güveniyorum. Gençler mutlaka Türkiye'yi layık olduğu noktaya taşıyacaktır. Ülkemizin, Türkiye'nin insanlarının çoğunluğu iyi aslında, genel olarak iyi insanlar. Ayrıştırıcı değil bütünleştirici olmak, birbirimizi iyi anlamaya çalışmak lazım. Bunlar yapılabilirse ben ülkenin büyeyeceğini, geleceğinin parlak olduğuna inanıyorum." Başbuğ, parti kuracak mısınız veya milletvekilliği düşünüyor musunuz şeklindeki sorularımızı ise "Lütfen siyasi konulara girmeyelim" diye yanıtladı. Meral KINACILAR