Halk iradesinin doğrudan parlamentoyu oluşturduğu Genel seçimler birer demokrasi şölenidir.
Bu manada Türkler köklü bir demokrasi geleneğinden kalıcı deneyimler elde ettiler.
Kırmadan, dökmeden hazmedilen sonuçlar, malum coğrafyanın sancısı dışında kabul gördü.,
Zaten Doğu ve Güneydoğu'nun adı şiddet ve kaosla özdeşleşmiş şehirlerinde, kazansalarda, kaybetselerde vandalizmin bütün vahşetini sokaklara yayma alışkanlığı artık beklenen ve kanıksanan bir gerçek oldu.
Bu realiteyi bir taraf ederek seçim sonuçlarını analiz edelim.
Toplam oyu artan ancak milletvelliği sayısı azalan bir AKP'ye karşın, oyunu ve milletvekilliği sayısını artıran bir CHP ile parlamentodaki sandalye sayısının neredeyse ikiye katlayan bölücü kürtlerin BDP destekli bağımsız adayları şimdi daha güçlü.
Siyasi iktidarın iradesinden bağımsız gelişmeyen kaset komplosuna ve belden aşağı siyasete rağmen yüzde 13 oy toplayan MHP bir önceki seçime göre başarısız, ancak MHP'yi baraj altına iterek sorunsuz bir parlamento arzulayan AKP menşeyli organize komplonun yıkıcı etkilerine rağmen barajı aşması bir başarı.
12 Eylül seçimleri sonuç itibarıyla tezatlar ve ilginçliklerle dolu sonuçların ortaya çıkmasını engelleyemedi.
Peki, bundan sonra ne olacak ?
Öncelikle Başbakan bir süre gözden kaybolacak. Tatil faslından sonra koltuğunun altına tutuşturulan bir yığın ev ödeviyle geri dönecek.
Papağan misali bilen bilmeyen her kesimin diline doladığı, yeni ve sivil bir Anayasa, Açılım, Asker vesayetine dayalı eski rejimin kalıntılarının devletten ve zihinlerden silinmesi, langir lingir..
Bu tozun ve dumanın içinde Türkiye yeni bir yol haritasına mecbur bırakılacak. Bir tarafta AKP'nin gaşeti, diğer tarafta BDP'nin ihaneti, üniter yapıyı ve tek milletli kaideyi daha da sıkıştıracak.
Türkiye Türkleri üzerindeki tehdit algısının dozu yükselecek, kutuplaşma kaçınılmaz bir hal alacak ve milli cografya her an herşeyin olabileceği bir kaygan zemini bütün çıpaklığıyla hissedecek.
Kısacası bundan sonra Türkiye'yi karanlık ve zor günler bekliyor,
Sesini giderek yükselten ve Türkiye siyasetinde etkin bir rol oynayan İmralı'nın muhalefeti, Kandil'in tehdini, hükümetin idare-i maslahatçılığı, askeri dağdan, polisi şehirden çekerek, sokakları terörün insafına terk eden zihniyetin oluşturduğu manzara, bundan sonra sahnelenecek çok uluslu oyunların, karanlık ve zor günlerin habercisi.
Evet, seçim sonuçlarına bahane aramıyoruz. Ancak bu adaletsiz seçim sisteminin bir hilkat garibesine dönüştürdüğü sonuçların oluşturacağı meclis aritmetiğiyle istikbalde oluşacak fiili duruma itirazımız ise her zaman ve her koşulda sürecek.