Ülkenin “erken seçim” benzeri “yerel” seçim sathı mahalline girdiği şu sıralar, vatandaş kime oy vereceğinin şaşkınlığı içerisinde!
Siyasi parti liderleri mi? Onlar, aç miğdeleri ile peşlerine düşen seçmenlerin “global krize” inat dayanma gücünden istifade etmeye çalışıyorlar. Hem de ne çalışma! “Can derdine” düşmüş gibi bir oy için miting meydanlarında “boy gösteren” siyasi parti liderleri, sokaktaki adamın bile ağzına yakıştırılamayacak üsluplarla birbirlerine demediklerini bırakmıyorlar…
Ne uğruna demeyin. Herkes biliyor.
Daha beteri yok mu? O da mevcut.' Adına “siyaset” dedikleri iktidar hırsına kapılan siyasetçiler, kendi yan ve yandaşlarına “rahat hayat” yaşatabilmek, ülkem insanının “ekseriyetini” cezbebilmek için “ülke sırlarını” meydanlara dökmekten imtina etmiyorlar!
Bugüne kadar “ileride lazım olur” düşüncesiyle saklandığı sanılan dosyalar havalarda uçuşuyor. Kim, kim hakkında işine gelmeyen “itham” sezerse derhal isbat çığırtkanlığına soyunup “mert-namert” düdüğünü çalıyor. Yetmiyor ülke savcılarını “harekete” davet ederek adaletin terazisine sığınıyor…
Gözlerden kaçmadığına inandığım bir başka tehlike daha var! Yerel seçimleri “fırsata” dönüştürmek ve hukuk devletinin “goşgörüsünü” kaşıyanlar yaratılan sun'i kaostan yararlanarak dağdaki “eşkiyaya” gerilla benzetmesi yapabilmektedir. Demokrasi ve eşitlik adına yapılanları savunanlar, askere dil uzatarak havayı bulandırmaya çalışanlar.. neler yapılıyor neler.. Türkiye Türkiye olalı, bırakın yerel seçimleri, genel seçimlerde bile bu kadar ağır gündemi aynı anda yaşamış yaşatılmış değildir. Ortalık toz duman, göz gözü görmüyor! Kimse bozulan sosyal dengelerin, nasıl tamir edileceğini düşünmüyor. SEÇİM BİTTİKTEN SONRA… Sahi, seçim bittikten sonra, ortalık düzelecek her şey süt liman olacak mı? Olacaksa nasıl olacak; global kriz diye yutturulmak istenen “geçim sıkıntısının” önüne nasıl geçilecek; dolar yükselecek, borsa bir çıkıp bir düşecek mi? Ödeme dengesi, cari açık, kayıt dışılık, artan hayat pahalılığı, olmayan paranın harcanması, ödenemeyen borçlar yüzünden artan intiharlar, dağılan aileler, ortada kalan suçsuz günahsız “sabılar” kime sığınacak, aşevlerine mi? Ülke gerçeklerini kim kimden nasıl gizleyecek? Bu ülkede yaşayan ve bir başka Türkiye olmadığına inanlar. Yukarıdaki ve benzer sorulara şu ya da bu şekilde bir cevap aramak zorundadır. Seçimler, birilerinin kendisini veya partisinin adayını seçtirerek son bulacaktır. Seçimden sonra karşımıza gelecek maddi ve manevi tüm sosyal sorunların “efendisi” olarak kalacak olan yine bizler olacağız? Seçimler bittikten sonra olacaklar yetmişbeş milyonun geçim kamburuna yeni bir estetik kazandırmayacak, istense de istenmese de hayat kaldığı yerden devam edecektir MEYDANLARA BAKIN… Desteklediği partinin iktidara geleceğini umarak siyasilerin peşine düşenler, oy verecekleri kimselerden “gelecek” ummaktalar. Haftalardır boş midelerine aldırmadan, önlerine getirilen araçlarla bir lokma kumanya karşılığı il il gezdirilen insanların maksadı, kaybettikleri işlerini kazanabilmek, azdan çoktan bir lokma ekmeğini temin amaçladır. Dilim varmıyor ama, gidiş iyi bir gidiş değildir… Değişen ülkenin çehresine başka şeyler monte ediliyor gibi geliyor bana. Ya bendensin, ya değilsin deniyor açık açık. Birilerinin “himmetine” sığınmayı alışkanlık haline getiren yeni tip tembeller yaratılmak isteniyor. Yanılıyorsam düzeltin lütfen.Geleni gideni alkışlayanların kendileri değil de oyları “adam” yerine konuluyor gibi geliyor bana. Ve o yığınların oyları ile “orantısız güç elde etmek isteyenler” ülke gerçeklerinden çok kendi gerçeklerini hayata geçirmeye çalışırlarsa bu işin sonu nereye varır, merak etmemek mümkün değil… “Meydanlara bakarak kendilerine yön verenlerin akibetini yine meydanlar belirler”, diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışanların “deneme tahtası” haline getirmeye çalışılan ülkenin ortak paydalarından herkesin eşit şekilde istifade etmek hakkı vardır. Bu hakkın herkes tarafından adil şekilde paylaşımı özlenmekte ve hatta arzulanmaktadır. Ama ne zaman? İşte ülkenin büyük bir kesimini kolayca “başkalaştıracak”, üzeri örtülüp gizlenen “gün bir, öğün üçün sırı” bu ayrıntıda gizlidir. İşte “sorgulanacaksa herkesin bu ayrıntıyı sorgulaması gerekmektedir.. “akibet” buradadır. Gerisi fasa fisodur