Batı emperyalizmi, Kuzey Afrika'dan, Ortadoğu'ya, Anadolu'dan Kafkaslara, Balkanlardan, Doğu Akdeniz'e kadar, medeniyetin beşiğini oluşturan bu coğrafyanın yer altı ve yerüstü bütün kaynaklarına göz dikmiştir. Kimi zaman askeri, kimi zaman ise iktisadi cebirle kündeye getirilen ülkelere ilaveten, işbirlikçi siyasal erk vasıtasıylada operasyon kıskacına alınan bölge halklarına, son ve ölümcül darbeyi vuracağı zamanı kollamaktadır. Nihai amaç son imparatorluk bakiyesi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tamamen ortadan kaldırılması ve Türk'ün küçük Asya'daki varlığına ait bütün izlerin silinmesi ve siyasal hakimiyetin sonsuza kadar tatil edilmesidir. Irak, İran ve Suriye tali hedeflerdir. Asıl büyük lokma Türkiye ve Türklerdir. ABD-AB Emperyalizmi, Türkiye'nin çözülmesiyle birlikte bütün bir bölgenin çözüleceğini, asıl domino etkisinin ondan sonra oluşacağını iyi bilmektedir. Füze kalkanı oyunuyla İran'la karşı karşıya getirilen Türkiye, Kuzey Irak'taki kukla devletle işbirliği sonucunda ise Bağdat hükümetiyle kavgalı hale getirilmiştir. Yakın bir zamana kadar tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar yakınlaştığımız Suriye'ye karşı ani bir "U" dönüşüyle düşmanlık politikaları devreye konulmuştur. "Sıfır sorun" politikasından, bölge devletleriyle ihtilaf halinde bir Türkiye pozisyonuna gelinmiş ve bu yolla emperyalizme eli mahkum bir ülke yaratılmıştır. Wietnam ve Irak'ı bir açık hava mezbahasına çeviren işgalci güçler ve çağımızın yeni kazıklı voyvodaları artık kapımızda değil, resmen ve fiilen milli sınırlarımızın içindedir. Türk topraklarında konuşlanan Suriye menzilli patriotların koordinatlarındaki hedef Suriye gibi görünmesine rağmen asıl hedef siyasal anlamda Türkiye'dir. Füze kalkanı ve Patriotlar büyük bir kumpasın göstere göstere gelen ilk ayağı ve habercisidir. Amaç, Türkiye'yi bölge ülkeleriyle kavgalı hale getirerek, yeni düşmanlık tohumları ekmek ve bölgesinde yalnızlaşan Türkiye'yi kendi politik çıkarlarına uygun hale getirmektedir. Türkleri, Farslar ve Araplarla kanlı bir boğazlaşmanın içine sürükleyerek, aradan sıyrılacak tali unsurlara ara roller vermeye yönelik bu proje, emperyalizmin bölgeyi yeniden dizayn etme politikasının da bir gereğidir. Bizler, "yurta barış, dünyada barış" şiarıyla, ezeli ve ebedi önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün kılavuzluğunda, Suriye ile emperyalizmin öngördüğü bu haksız ve kirli savaşa hayır diyoruz. Bizler akacak kanın, akan petrole karıştığı, yeni savaş oyunlarının ve simülatörlerinin kurguladığı yeni tuzakların av malzemesi olmak istemiyoruz. Bu manada, toplumu oluşturan bütün katmanların güçlerini birleştirerek bu namüsait sürece "dur" demeleri gerektiğini bir kere daha ifade ediyoruz. "Örgütsüz güç, güç değildir" gerçeğinden yola çıkarak, sizleri gücünüzü birleştirmeye, gücünüzü örgütlemeye ve gücünüzü disipline etmeye çağırıyoruz. Çağrımız ve yükselen muhafeletimiz haksız savaşlara karşıdır. Çağrımız biricik varlığımız olan Türkiyemizin ve halkımızın istiklali ve istikbali adınadır. Belki de en önemlisi çağrımız bütün insanlık adınadır.