Daha önce insanın kendi dokularını kullanarak yaptığı nakilsiz yüz ameliyatları ile gündeme gelen ünlü Plastik Cerrah Prof. Dr. Mehmet Mutaf, bu kez doğuştan bir kulağı olmayan 6 yaşındaki Sude Aslanoğlu için göğüs kafesinden kulak yaptı.

Gaziantep’te bir kulağı olmadan dünyaya gelen 6 yaşındaki Sude Aslanoğlu için dünyaca ünlü Plastik Cerrah Prof. Dr. Mehmet Mutaf tarafından yapılan ameliyatla göğüs kafesinden alınan kıkırdak dokusu ile bir kulak kepçesi oluşturuldu. Operasyonu gerçekleştiren için Prof. Dr. Mehmet Mutaf, düzenlenen basın toplantısında ameliyat hakkında bilgi verdi. Dünya genelinde her 6 bin bebekten birinin mikrokulak hastalığı ile dünyaya geldiğini belirten Prof. Dr. Mutaf, “Dünya genelinde her 6 bin bebekten biri ‘microtia’ yani mikrokulak denilen bir hastalık nedeniyle bir ya da iki kulağı gelişmemiş olarak dünyaya geliyor. Protez kulakların yarattığı sorunlar nedeniyle insanın kendi dokularından yeniden kulak yapımı için bir arayış söz konusu ve halihazırda birçok yöntem denenmiş durumda. Ancak varılan son noktada dünyada bu alanda iyi sonuçlar alabilen cerrah sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor ve kulaklarımız taklit edilmesi neredeyse imkansız, karmaşık üç boyutlu yapıları itibarıyla vücudumuzdaki yapımı en zor organlar grubunda yer almaya devam ediyorlar” dedi.

“CİDDİ BİR ESTETİK PROBLEM”

Prof. Dr. Mehmet Mutaf, mikrokulak denilen hastalığın ciddi bir estetik problem olduğunu ifade ederek, “Mikrotia yada ‘mikrokulak’ dediğimiz durum dış kulak kepçesinin doğuştan olmaması ya da az gelişmesi durumudur. Tek veya çift taraflı görülebilmekte olan bu hastalık çocuklarda hem görünüm olarak ciddi bir estetik problem yaratmakta hem de duyma problemlerine yol açmaktadır. Bu eksikliğe bağlı olarak 3-4 yaşlarında fiziksel ve psikolojik sorunlar başgöstermektedir. Diğer çocukların alaycı tavırları ve sosyal baskı sonucu bu sorunlar okul döneminde de giderek artmaktadır. Bu sebeple bu durumun okul öncesi dönemde tedavi edilmesi gerekmektedir. Kulak kepçesi topografi, yani yüzey hareketliliği itibarıyla taklit edilmesi en zor vücut bölgesidir diyebiliriz. 3-5 cm’lik küçücük bir alanda 10’dan fazla adı konulmuş anatomik oluşum ve bir o kadar da açı ve plan var. Kulağın anatomik yapısı oldukça zor. Kulak şekli o kadar karmaşık ve kişiye özel ki, adli tıpta parmak izi kadar ayırıcı önemi var. Kısacası taklit etmek neredeyse mümkün değil. Dolayısıyla kulak yapımı üst düzey bir hassasiyetle çalışmayı gerektiriyor. Plastik sanatlarla uğraşanlar bilirler, bırakın canlı dokulardan bir kulak yapmayı, taştan bir kulak yontmak bile her sanatçının harcı değildir. Zira, vücudun hiçbir yerinde bu incelikte elastik fakat dirençli ve iki tarafı yine çok incecik bir deri ile kaplı başka bir yapı yok” şeklinde konuştu.

“KULAĞIN YAPIMI OLDUKÇA ZOR”

Kulağın anatomik yapısından dolayı yapımının oldukça zor olduğunu, bir ressamın bile kulak yaparken zorlanabildiğini kaydeden Prof. Dr. Mutaf, cerrahi operasyonun iki aşamalı olduğunu belirterek, şu şekilde konuştu:“Ameliyat için tercih ettiğim yaş 6, yani okula başlamadan hemen önce. Bunun için iki aşamalı bir cerrahi gerekiyor. Genellikle ilk seansta göğüs kafesinden alınan kaburga kıkırdakları şekillendirilerek bir kulak çatısı oluşturulur. Daha sonraki seanslarda kulağın ayrılması, kulak deliği açılması ve yedek olarak ayırdığımız kıkırdak parçaları kullanılarak bazı kısımlara ek yapılması gibi işlemler gerçekleştirilir. Eğer hastalık iki taraflı değil ise sağlam kulağı model olarak alıyoruz. İki kulağı olmayan çocuklarda ise kulağı güzel olan bir ebeveynin veya kardeşin kulakları modelleniyor. Uyguladığım bu yöntemle model olarak aldığımız kulağa çok benzer kulaklar yapabilmekteyiz.”

AMELİYAT NASIL YAPILIYOR?

Ameliyatın yapım aşamalarını anlatan Prof. Dr. Mutaf, “Önce model alınan sağlam kulağın birebir aynı boyutlarda çekilen fotoğrafları kullanılarak bir şablon çıkarılmakta ve bu şablon kafa üzerinde hassas ölçümlerle pozisyone edilerek yapılacak olan kulağın yeri ve açısı belirlenmekte, sonrasında karşı taraf göğüs kafesinden alınan 6-7 ve 8. kaburga kıkırdakları yontularak bir kulak kepçesi iskeleti hazırlanmaktadır. Daha sonra hazırlanmış olan bu kulak iskeleti deri altına yerleştirilmektedir. Uygulanan vakum cihazı ile deri ve kıkırdak çatı birbirine yapışması sağlanarak o şekilde iyileşmeleri beklenmektedir. Bu ameliyatta önemli olan cerrahın 3 boyutlu çatıyı oluşturma aşamasındaki ustalığı ve sabrıdır. Teorik bilgiden çok yeteneğin ön plana çıktığı bir girişimdir diyebilirim. Bu ameliyat başarılı olur ve doku kabul edilirse, altı ay sonra ikinci bir ameliyatla kulak kepçesinin üst bölümünü baştan ayırarak kulak arkası kıvrımı yapıyor, kulağın herkeste olduğu gibi dışarıya doğru çıkıntılı durmasını sağlıyoruz” diye konuştu.

İnsan vücudundaki her eksikliğin önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mehmet Mutaf, özellikle kulak eksikliğinin çocuk psikolojisini çok etkilediğini aktardı.

KÖK HÜCRE TEKNOLOJİSİ KAPIDA

Konuşmasının sonunda organ kaybı olan hastalar için müjde niteliğinde bilgiler de veren Prof. Dr. Mehmet Mutaf, Türkiye’nin plastik cerrahide dünya için önemli bir cazibe noktası haline geldiğini söyleyerek, yakın gelecekte kök hücre ve kıkırdak hücre kültürleri ile üretilmiş kulak kepçesi alt yapılarının kullanımına geçiş yapabileceklerini belirtti. Prof. Dr. Mutaf, “Plastik cerrahi kapsamında yer alan rejeneratif tıp ve doku mühendisliği alanındaki ilerlemeler bu on yıl içinde teknolojinin bayağı değişebileceğine işaret ediyor. Kısacası kök hücre teknolojisi kapıda ve sadece kulak değil; sinir, kas, kemik vb. önemli dokusal kayıplar için de kullanılabileceğimiz bir teknoloji bu. Halihazırda hastaların yağ dokularından kök hücre üretiyor, bunlardan üç boyutlu kıkırdak veya kemik dokusu elde edebiliyoruz. Bu her açıdan çok daha az eziyetli bir girişim olacak, çocuk hastalar ve biz cerrahlar için en zahmetli şey olan kaburgaların alınmasına gerek kalmayacak kısacası. Fakat üstünde çalıştığımız bu ilerlemeler henüz klinik uygulamaya konacak aşamaya gelmedi ve küçük hastamız için uyguladığım yöntem şimdilik yeni kulaklar üretmekte kullanabileceğimiz tek seçenek olarak duruyor” açıklamasını yaptı.

KALP CERRAHI BABANIN BÜYÜK MUTLULUĞU

Küçük Sude’nin kalp damar cerrahı olan babası Yavuz Arslanoğlu, bir kulağı eksik olarak doğan küçük kızı için dünya genelinde bu işi en iyi yapan cerrahları tek tek araştırdığını ve Mehmet Mutaf’a bu araştırma sonrasında ulaştığını söyledi.

Anne Ayşen Arslanoğlu ise, kızlarının kulağı eksik dünyaya gelişini üzüntüyle karşıladıklarını ve büyük üzüntüler yaşadıklarını ifade etti.

Yeni kulağına kavuşan Sude’nin mutluluğu gözlerinden okunurken, altı ay sonra yeni kulağının biraz daha kalkık durması için bir ameliyat daha geçirmesi gerekecek. İHA