Bir seçimi daha geride bıraktık.. Hepimizin tahminlerde doğruları da çıktı, yanlışları da.. Bu son derece olağandır.. Herşeyi yüzde yüz kimse bilemez zaten... Hele böyle bir ülkede, böyle bir iktidarda, ne yapılacağını ne olacağını kestirmek son derece güç..

Zaten buna sadece bizler değil yabancı ülkelerde şaşırıyor.. İhtimal veremedikleri şeyler tam tersine gerçekleşince, adamların kafası karışıyor.. Bizlerin de öyle değilmi.. Bu kadar hırsızlık iddiaları, evlerden çıkan ve kaçırılan paralar, ayakkabı kutularındaki milyon dolarlar, yatak odası kasaları, tapelerdeki konuşmalar dahil neler neler.. Buna birde Müslümanlığa dine bu kadar önem veren iktidarın bakanlığını yapmış birisinin Bakara süresiyle dalga geçip alay edici sözlerini de ekleyin.. Bunlardan birisi bile başka ülkelerde olsa kıyametler kopar, halk tepki vermeden, o yetkililer hemen istifalarını basarlardı.. Avrupa'da da, Dünyanın her ülkesinde de bunun örnekleri var..

Ama Türkiye farklı bir ülke.. Halkın büyük kesimi bunları biliyor, görüyor, hatta inanıyor, ama yine de kendi bildiğini okuyor.. İşte bunun tarifi yapılamıyor.. Muhalefet partileri bu realiteyi okuyamıyor.. Sebeplerini araştıramıyor. Araştırmaya kalkışsa bile doğru yerinden yakalayamıyor.. Onun içindir ki, yıllardır Recep Tayyip Erdoğan iktidarı yıllardır ezici üstünlükle iktidarda kalabiliyor..

BİLEN TEK KİŞİ VAR, O DA BAŞBAKAN

Aslında Başbakan Erdoğan Türkiye'nin gerçeklerini zamanında çok iyi gördü ve ona göre hamleler yaparak bu noktaya geldi.. Halkı tanımayanlar, halkın gerçek dünyasına giremeyenler, yıllardır bu ülkede sınıflar arasında uçurumlara sebep oldular.. Anadolu ihmal edildi, doğu boşverildi.. Halkın yaşam biçiminden tutun, sosyal ve ekonomik gerçeği öğrenilemedi. Ankara ve İstanbul pencerelerinden bakılan Türkiye'nin gerçeği bir türlü farkedilemedi...

Sonuçta öyle bir noktaya gelindi ki, o ihmal edilen, hatırı sorulup hissettikleri dinlenmeyen, sağlığıyla ilgilenilmeyen, yollarıyla kendi kaderlerine bırakılan halk kendisine uzanan bir el gördü.. Bu el Recep Tayyip Erdoğan eliydi.. İnançlı kesim de özgürce hareket alanı bulunca, o yıllarca küçümsenen, yok sayılan, hor görülen kesimler sağlıkta eşitlik noktasını buldu. Evine kömürü, yağı, şekeri, unu, zeytini dahil gıda maddeleri gelmeye başladı. Belediyeler yiyecek giyecek eksiklerini tamamladı. Birde yeşil karta kavuşunca, yıllardır göremedikleri, kendilerine uzanan bu ele minnet ve şükran duymaya başladılar..

Sadece fakir ve ihmal edilmiş halk kesimi değildi elbette bu uzatılan el'den nasibini alanlar.. İş dünyası da, sanayiciler de ekonomik yönden açılan geniş kapılardan girerek, derin nefes aldılar.. İhracaatta zirveye ulaşıldı. Üretimler ara vermeden 3 vardiyayla gerçekleşmeye başladı. Ülkede ekonomik istikrar başlayınca, herkes halinden memnun hale dönüştü..

HALİNDEN MEMNUN OLANLAR NİYE DEĞİŞSİN Kİ ?

Bu kadar gerçeğin içerisinde, öbür iddialar, yani ayakkabı kutuları, kasalar, telefon konuşmaları filan, alt kesimi de üst kesimi de fazla etkilemedi.. Çünkü herkes halinden memnundu.. Alt kesimler yaşamları boyunca göremedikleri imkanları kendilerine sunan bu el'i tersiyle itmek istemediler. Üst kesimler dediğimiz zenginler sınıfı da adına istikrar diyerek bu düzenin bozulmasını istemedi.. Daha birde yeni yeni zenginler yaratılınca, ülkede farklı güç dengeleri oluştu.. Medyada bazı gazete ve kanallar ekonomik yönden büyük destek bulunca iletişim araçları olarak etkileme gücünü çok mükemmel şekilde kullanmaya başladılar.. Onun içindir ki, AK parti, yerel seçimlerden istediğini almasını becerdi.. Bu halk eğer oylarını veriyorsa, mevcut durumlarından daha iyi seviyede olabileceklerine inanmadığı içindir.. Hallerinden memnun iseler, niye bunu bozmaya kalkışsınlar ki.. Kendilerine bu imkanları tanıyanlar ne yaparsa yapsın, umursamazlar.. Eğer imkanlar azalır, kömürler, yağlar, şekerler ve un'lar kesilir, ekonomik yönden sıkıntya girmeye başlarlarsa, o zaman şimdi beklediğiniz ayakkabı kutuları tepkisini merak etmeyin o zaman şiddetiyle verirler..

CHP'YE RADİKAL KARARLAR GEREK

Gelelim Gaziantep'e.. Önce CHP'den başlayalım isterseniz.. CHP zaten işin başında yani aday tespitlerinde kaybetmişti.. Bunu herkes görüyor biliyor ama söylemiyordu.. Maalesef bu partide teşkilat yapısı yıllardır aynı hastalıktan kurtulamıyor. Yeni insanlar, gençler partiye adımını atamıyor. Çünkü atmasına müsaade edilmiyor. Belirli sayıdaki partili ve yöneticiler tüm köşebaşlarını tutmuş, kendilerinden başkasını partiye sokmamak için adeta yarışıyorlar. Bu sadece yeni yönetim için değil, 15-20 yıllara kadar uzanan hastalık.. En irret olduğum şey ise, 'gelsinler efendim, kapıdan kovan mı var'demeleri. Ama bunun için tek adım atmamaları.. Bu nedenledir ki, yıllardır bu alışkanlık devam ediyor, değişmesi de mümkün değil. Çünkü değiştirmesi gerekenler, değişmesini istemeyenler.. Küçük olsun benim olsun zihniyeti hakim CHP'de.. Aslında, Gaziantep teşkilatından önce, bu şehri dizayn etmeye çalışan CHP genel merkezindeki yetkililer değiştirilmeli.. Ahbap çavuş ilişkisiyle bir kentin kaderiyle oynayanlar asıl genel merkezdekilerdir.. Ufukları dar, gerçeklerden uzaklar.. Bu zat-ı muhteremler kenti değil, kendilerine arkadaş 3-5 kişiyi tanıyorlar ve Gaziantebi onlardan aldıkları bilgiler doğrultusunda görerek yanlış üstüne yanlış yapıyorlar..

CEMAAT OYLARI MHP'YE GİTTİ

MHP çok net bir şekilde oylarını arttırdı. Ama bunda kesinlikle Cemaat'in desteğini unutmamak lazım.. Şahsen ben öyle görüyorum.. Yalnız Cemaat'in desteği iki türlü oldu galiba.. Tercihleri mecliste MHP'ye, Büyükşehir'de Fatma Şahin'e oldu gibime geliyor.. Çıkan tabloya baktığımda onu görebiliyorum gayet açık şekilde.. Çünkü Şehitkamil ve Şahinbey'de Büyükşehir Başkanlığı için verilen oylarda ciddi fark var. Örneğin, Şehitkamil'de MHP'nin meclisi için kullanılan 41 bin 004 oyuna karşılık, Büyükşehir'de Mustafa Erzin'e verilen oy 35 bin 840 gözüküyor. Şahinbey'de de öyle.. Meclise 53 bin 707 oy verilirken, Büyükşehir'e 49 bin 521 oy çıkıyor.. O zaman Büyükşehir'de Fatma Şahin tercihini kullanmış gibiler.. Tüm bunlara rağmen MHP'de derhal parti teşkilatı olarak yeniden yapılanmaya gitmeli ve temsiliyet konusunda ciddi ve kararlı adımlar atılmalıdır..

FATMA ŞAHİN 'BAZILARININ DEĞİL

HALKIN BELEDİYE BAŞKANIDIR'DEMELİYİZ..

Ak Parti'ye gelen oylar, yukarıda dile getirdiklerim ve daha da çok eksikleri olan gerçeklerden oluşuyor.. Yani adaylar kim olursa olsun, birinci derecede Recep Tayyip Erdoğan gerçeğine veriliyor..Büyükşehir'de Sayın Fatma Şahin elbette bu kentin evladı ve adeta yoktan var ederek bu noktalara gelmiş bir kadındır.. Erkeklerin başaramadığını başarmış birisi olarak, Gaziantep tarihinde hep ilk'lerin kadını olarak hatırlanacaktır.. Aldığı oylarda bu özelliğinin etkisi mutlaka vardır.. Umarım bundan sonra, buraya kadar gelme başarısını gösterdiği özelliklerin çerçevesi içinde kalır.. Bazı kesimlerin etkisinde kalan başkan değil, bu kentte yaşayanların hakkını hukukunu koruyup, görev bekleyenlerin hizmetinde kalır.. Haksızın, hukuksuzun, rant cephesinin yanında değil, mağdurun ve hizmet bekleyen halkın yanında olur.. Çevresini bilinen olumsuz kişilerden değil, bilinen düzgün insanlardan oluşturur.. Nasıl olsa, önümüzde uzun yıllarımız var.. Hep birlikte Gaziantep'te ilk'leri gerçekleştiren Sayın Fatma Şahin'in bizim için artı sayılan bu özelliklerinin hizmet ve proje bazında hayata geçirildiğini görmek istiyoruz.. Haaa… Birde eleştirilere hoşgörülü olmasını, herkese eşit davranmasını, basın içerisinde ayrıcalıklar yapmamasını ve özellikle çevresindeki bazı kişilerin tek taraflı tahrik oyunlarına prim vermemesini temenni ediyoruz..KEŞKE...Keşke Fatma Şahin bugün kendi partisinin iki dönem belediye başkanlığını yaptığı Asım Güzelbey'den görevi devralırken adeta tüm Gaziantep'i belediye önüne toplayarak davul zurnalı bir devir teslim töreni teşebbüsünde bulunmayaydı... Muhalefet olsa anlardım...Neyseee...

Hepinize iyi haftalar..