AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, bu kez yargı konusunda farklı bir uygulamayı gündeme getirdi ve HSYK'nın Gaziantep'i sürgün yeri gibi gördüğünü söyleyerek "Çok net söylüyorum, Gaziantep'in korunması ve sürgün yeri olarak görünmemesi lazım. Yargıda paralel yapının en etkili olduğu, sayıca da en fazla yer aldıkları illerden birisi Gaziantep'tir. HSYK paralel yapıya mensup olduğu ifade edilen yargıçları ve savcıları merkezden uzaklaştırırken Gaziantep'e gönderiyor. Gaziantep Güneydoğu'nun çok önemli bir lojistik merkezidir. Allah korusun Gaziantep düşerse Türkiye sıkıntıya girer. Çünkü Gaziantep halkı çok yoğun bir göçe rağmen, ortak yaşama kültürünü geliştirmiş ve bir barış şehri haline gelmiştir. Eğer barış ortamı bozulur ve farklı yerlere giderse, bundan Mersin de, Adana da, Ankara da, Antalya da, İstanbul da zarar görür"diye konuştu.

İDRİS NAİM ŞAHİN İLE TARTIŞTI

24 TV'de Ardan Zentürk'e konuşan ve 3 yıl önce Gaziantep'teki hukuksuzluğu farkettiğini belirten Tayyar, konuyu dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e sorduğunu, Şahin'le aralarında sert bir konuşma gerçekleştiğini ve Şahin'in telekulağı canhıraş biçimde savunduğunu söyledi. Şamil Tayyar olayı şöyle anlattı:

BAZI KONUŞMALARIM İLGİSİZ YERLERDE ORTAYA ÇIKTI

O tarihte biz tesadüfen bazı dinlemeler yapıldığını tespit etmiştik. Bazı konuşmalarım ilgisiz yerlerde ortaya çıkınca, bizi dinlediklerini düşünerek araştırma yaptım. Hangi numaraların dinlendiğini tespit ettim. O dönem Gaziantep Emniyet Müdürü, Gaziantep Valisi ve İçişleri Bakanı'na da mevzuyu aktardım. Fakat o dönemdeki talihsizliğimiz, İçişleri Bakanlığı koltuğunda İdris Naim Şahin'in oturmasıydı.

İDRİS NAİM ŞAHİN'LE ARAMIZDA ÇOK SERT BİR KONUŞMA GEÇTİ

Ve ben İdris Naim Şahin bakanımızla o dönemde bu mevzuyu konuşurken aramızda çok sert konuşmalar geçti. Bu dinlemeleri asla kabul etmedi ve bizi suçlayıcı ifadelerde bulundu. "Suçluları koruyorsun" dedi. Ben de, "dinlemeye aldığınız adamlardan birisi imza yetkisi bile olmayan bir şahıs. Ve siz yarın mahkemede delil olarak bile kullanamayacağınız bir bilgiye niye ihtiyaç duyuyorsunuz? Bu şahıslarla ilgili dinlemeleri adli takip değil, önleyici istihbarat kapsamında aldınız" dedim.

O KAYITLARI TEHDİT VE ŞANTAJ İÇİN KULLANIYORSANIZ, ORADA BAŞKA BİR MESELE VARDIR

Biliyorsunuz, önleyici istihbarat, terör ve organize suçlarda çok istisnai olarak kullanılır. Sebebi de, mahkemede delil olarak kullanmak için değil, bilgiye ihtiyaç duyulduğu için yapılır. Ve mahkemede delil oluşturmaz o. Eğer siz bir yolsuzluğu araştırıyorsanız, elde edeceğiniz bilgiyi mahkemeye taşımak için yaparsınız. Eğer mahkemeye taşımıyorsanız, bunu sağa sola bir tehdit ve şantaj aracı olarak kullanıyorsanız, burada başka bir mesele vardır.

TELEFONU YÜZÜNE KAPATTIM

O dönemde İçişleri Bakanı'na dedim ki, "bana emniyet müdürü ağzıyla konuşmayın. Siz benim siyasette yol arkadaşımsınız, bunu asla kabul etmiyorum" dedim ve yüzüne telefonu kapattım. Sanıyorum, İdris Naim Şahin'in yanıltıcı bilgileri nedeniyle hükümetimiz de bu meselenin üzerine gitmedi. Bu hadise 2011'in sonuna doğru oldu. Yani 7 Şubat MİT operasyonundan bile önceydi. Eğer biz oradan, ucundan tutup çorap söküğü gibi arkasını getirebilseydik, bir ihtimal 7 Şubat 2012 tarihindeki MİT operasyonunu önleyebilirdik. Ama şundan kesin eminim, 17 Aralık diye bir operasyon kesinlikle olmazdı. Eğer oradan yakalayabilseydik, diğer merkezlerdeki benzer yapılanmaları da ortaya çıkarma ihtimali olabilirdi. Bir tesadüf önümüzde bir fırsat oluşturdu. Ama üzülerek söylüyorum, biz o fırsatı değerlendiremedik.

ORADA ÇETE KURMUŞLARDI Bu operasyon doğrudan 17 -25 Aralık'la ilgili değil. Farklı zamanlarda yapılmış, hukuk kılıfına uydurulmuş, hukuk dışı dinlemelerle ilgili. Orada bir çete vardı. Bu çete orada siyaseti, ticareti, iş dünyasını, bürokrasiyi dizayn etmeye çalışıyordu. Bunun yargı ayağı vardı. Farklı kesimlerden bunların temsilcileri var.

YARGI AYAĞININ DA ÜZERİNE GİDİLİRSE SORUŞTURMA DERİNLEŞİR

Soruşturma derinleşir mi bilemiyorum. Emniyetle mi sınırlı kalır. Ama yargı ayağının mutlaka ortaya çıkarılması lazım. Bu yapılabilirse operasyonun daha da derinleşebileceğini düşünüyorum.

HSYK DA DEVREYE GİRİYOR

Zannediyorum, bu dosyalara bağlı olarak, ilgili hakim ve savcılarla ilintili HSYK da bir soruşturma açacaktır. Bu soruşturmaya bağlı olarak bazı hakim ve savcılarla ilgili görevden uzaklaştırma kararı da verilebilir. Bu son derece önemli. Bir de şuna dikkat çekmek isterim. Gaziantep Güneydoğu'da görüldüğü için malesef HSYK paralel yapıya mensup olduğu ifade edilen yargıçları ve savcıları merkezden uzaklaştırırken Gaziantep'e gönderiyor. Ben buradan istirham ediyorum. Gaziantep'i bir sürgün yeri olarak görmesinler. Gaziantep Güneydoğu'nun çok önemli bir lojistik merkezidir.

PARALEL YAPININ EN FAZLA ÖRGÜTLENDİĞİ YERLERDEN BİRİSİ: GAZİANTEP

Allah korusun Gaziantep düşerse Türkiye sıkıntıya girer. Doğu ve Güneydoğu'daki göç dalganın önündeki en önemli settir. Ve aynı zamanda çözüm sürecinin de dinamo şehirlerinden birisi. Çünkü Gaziantep halkı çok yoğun bir göçe rağmen, ortak yaşama kültürünü geliştirmiş ve bir barış şehri haline gelmiştir. Eğer barış ortamı bozulur ve farklı yerlere giderse, bundan Mersin de, Adana da, Ankara da, Antalya da, İstanbul da zarar görür. Gaziantep'in korunması ve sürgün yeri olarak görünmemesi lazım. Yargıda paralel yapının en etili olduğu, sayıca da en fazla yer aldıkları illerden birisidir Gaziantep. Şehrin bu yönüyle de mercek altına alınması ve bir ayıklanmaya, bir temizlenmeye gidilmesi gerekir diye düşünüyorum. Haber Merkezi