Önce Irak'ta ABD askerleri askerlerimizin başına çuval geçirdi. Türkiye ayağa kalktı ama hiçbir şey yapılmadı. Sonra Filistin'e gönderilen yardım gemisi İsrail tarafından uluslar arası sularda ele geçirildi. Dokuz vatandaşımız katledildi. Halkımız yine nefesini tutarak bekledi ama sonuçta hiçbir şey yapılmadı.

Son olarak Suriye gibi Konya vilayetimiz büyüklükteki bir devlet savaş uçağımızı düşürdü. Yine ülke ayağa kalktı. Ancak hükümet oturmaya devam etti ve politik oyunlarla olayı geçiştirdi.

Ne yapılabilirdi derseniz…

En azından Hatay'ın güney kesimlerinden ateşlenen füzelerle Suriye'nin ilgili radar üssü yerle bir edilebilirdi. Yenisini kurmaya kalkarlarsa aynı tepkinin tekrarlanması gerekirdi. Çünkü o radar üssü İskenderun ve Mersin limanlarıyla, İncirlik, Diyarbakır gibi askeri bölgelerimizi kontrol ve izleme altında tutmakta.

Bizim bunları yapmamızı gerektiren yalnızca düşürülen savaş uçağımız değildir. Son yıllarda Amanos dağlarında üreyen PKK teröristlerini bölgeye gönderen de yine Suriye hükümetidir.

Bu kadar ağır eylemler karşısında Türkiyenin tepkisi neden sadece diplomatik görüşmelerle sınırlı kalmakta? Türkiyenin bazı konularda çekincesi, hatta korkusu mu var?

Evet, var…

**

Askeri teknolojimizin ezici çoğunluğu ABD den ithal kaynaklıdır. Yani TSK de ABD'ye bağımlı durumda. Bu bağımlılık sadece eksilen silahların tamamlanmasıyla sınırlı değil. Çok daha önemli ve çok daha vahim konular var.

Geçmiş yıllarda F 4 Fantom savaş uçaklarımızın bakım ve yenilenme işleri İsrail tarafından yapılmıştı. İsrail son derece uyanık, duyarlı, zeki , cüretkar ve bilimsel yollardan hareket eden bir devlet. Uçakların yenilenme aşamasında bu uçakların bilgisayar proğramlarını ve bu proğramların kodlarını kopyaladıkları kesin. Bunu yapmadıklarını düşünmek aptallık olur. Bu yüzden biz F 4 savaş uçaklarımızı İsrail'e karşı kullanamayız. İsrail bunu sezdiği anda uçaklarımızı havalanmadan imha edecektir. Aynı şeyi 1967 Arap/İsrail savaşında Mısır'a karşı yapmış, Mısırın savaş uçaklarını havaalanında imha etmişti. Ayrıca sözü edilen uçaklarımızın bütün yazılım proğramlarıyla kodları ABD de mevcut. İsrail ABD'nin birinci dereceden tercih ettiği dostudur. Bzi ise üçüncü sınıf bir dostuz.

F 4 Fantom uçaklarımızdan çok daha önemli konu da Hava Kuvvetlerimizin belkemiğini teşkil eden F 16 savaş uçaklarımızın durumu. F 16 ların bilgisayar yazılımları da ABD tarafından yapılarak uçaklara monte edilmekte. Bu yazılım sayesinde uçuş halindeki uçaklarımız kendisine yaklaşan yabancı uçakların dost mu, düşman mı olduğuna karar vermekte. Yani savaş pilotumuz yaklaşan uçakların düşman uçağı olup olmadığına kendisi karar veremiyor. Farzedelim ki, verdi. Saldırmak istedi. Bu defa da uçaktaki silahlar uçağın yazılımı tarafından kilitlenmekte ve ateş edilmesi önlenmekte.

İsrail, Yunanistan, Mısır, Arabistan ve TSK F 16 uçakları kullanmakta. Bir savaş durumunda uçaklarımızın bu ülkelerin savaş uçaklarını vurması mümkün görünmemekte.

Bu tehlikeyi gören Aselsan, F 16 ların bilgisayar yazılımlarını kopyalayarak üzerinde değişiklik yapmayı planlamıştı. Yani savaş durumunda düşman uçağını tanıma görevi uçağı kullanan savaş pilotunun kontrol ve komutasına verilmek istendi. Bu konuda başlayan çalışmalar başarı aşamasına yaklaşmıştı. Sonuç alınmak üzereydi. Ancak garip bir durum yaşanmaya başlandı.

F 16 ların bilgisayar yazılımları ve kodları üzerinde çalışan, Aselsan'da görevli üç genç elektonik mühendisimiz yakın aralıklarla ve farklı şekillerde öldüler. Birisi intihar etti. Diğerleri (Yanlış hatırlamıyorsam) kazaya kurban gitmişti. Bunun rastlantı olduğuna inanmak aptallık ötesi bir şeydir.

**

Anlaşılan o ki, ABD bize uçak satıyor. Ancak bu satışta iki amacı var. Birincisi kendi savaş uçağı sanayisinin gelişmesine kaynak sağlamak. İkincisi de sattığı uçakları tehlike ve savaş zamanlarında kontrol altında tutarak savaş pilotlarımızla (Yazılım sayesinde) ortak kullanmak.

Çok sayıda savaş uçağımız olmasına rağmen biz bu uçaklarımızı istediğimiz gibi kullanamıyoruz. Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde ve Filistin'e giden yardım gemimize İsrail tarafından el konulduğunda bu ve benzeri nedenlerle bir şeyler yapamadık.

Suriye'nin uçağımızı düşürmesinde de üstteki iddilarım geçerli. Başta Mısır olmak üzere bazı Arap ülkelerinin silahlı kuvvetleri de F 16 kullanmaktalar. Arap milliyetçiliğini hatırlamamızda yarar var. Ayrıca bölgede ABD izni dışında İsrail de bu uçakların yazılım kodlarına girerek yanlış yönlendirebilir veya kullanılamaz hale getirebilir.

Yaşadığımız çağda yalnızca kendi savaş teknolojisini kendisi üreten, ithal teknoloji kullanmayan ülkeler güvenlik içindedir. İran bunun farkında.

Eğri oturup doğru konuştuk işte.