Tarihin her döneminde iktidar yalakalığı yapan insanlar olmuştur. Bunların en bilinenleri, klasik dalkavuklardır. İktidara yalakalığı daha ince yöntemlerle yapan ve yeteneklerini iktidarı desteklemek için kullanan nice insan da başarılı olsalar bile mesleğine yakışan kişiler olamayıp tarihin tozlu sayfalarındaki onursuz yerlerini almışlardır.

Bugün Türkiye'de iktidar yalakalığı kuyruğuna girmiş nan-körleri gördükçe, entelektüel yaşamımız açısından tarihten ders almadığımıza bir kez daha şahit oluyoruz.

İnsanlık tarihinde iktidar yalakalığı yaparak insanlığa hizmet etmiş, uygarlığın gelişimine katkıda bulunmuş, kitlelere önderlik ve rehberlik etmiş hiç bir nan-köre rastlayamayız. Ne var ki, inandıkları uğruna hayatları boyunca iftiraya uğramış, başarısını çekemeyenlerin vurun abalıya gerçeğine maruz kalmış, öldürülmüş, derisi yüzülmüş, zehirlenmiş ya da kurşuna dizilmiş nice onurlu kalemler, bugün bile hepimize rehberlik etmeye devam ediyor.

Bugün bu şehirde meşhur olmak, daha çok para kazanmak, işlerini yoluna koymak, Gaziantepspor ve Büyükşehir Belediyespor'un olanaklarından yararlanmak ya da başka kişisel çıkarlar uğruna ruhlarını iktidarlara satan o kadar çok "sahtekar" ve "pazarlamacı" kılığına bürünmüş insan vardır ki, bunlara gazeteci demek, bu onurlu kavrama ihanet olur.

DVD ve CD oynatıcı cihazlarının yeni çıktığı dönemlerde toplum ahlakını bozan ve korsan olarak DVD ve CD'leri el altından satarak köşeyi dönen sahtekarlar bu gün gazetecilik mesleği adı altında çektiği fotoğrafları futbolculara, kulüp başkanları ve yöneticilerine, iş adamlarına, esnaflara ve daha örneklerini çoğaltabileceğimiz bir çok yerlere satarak kendilerine oyuncak makineler alırlar. Cihazların daha iyisini alsınlar ki sattıkları fotoğraflarında kalitesi artsın.

Tabi birde işin diğer penceresi var, kendilerine her ortamda Sallama çay yapan, takım içerisinde ki futbolculardan aleni bir şekilde yeşil kağıtlardan isteyen, alamadıkları zamanda şantaj yoluna baş vuran Evliya Çelebilere BAŞ tacı diyen, ÜN'ünü SAL'mış GÖK'lere, SEN bunlara çanak tutarsan BAŞ'larını sallayıp hem tatillerini hem de CD'lerin pazarlama işlerini SAĞLAM ve CAN'lı yaparlar. Bu OR'tam'da HAN'cılarda MUSA'nın firavunlarına buyur etmekten başka bir şey yapamaz.

Gerdan kır, al maaşı

Ey inleyen zavallı; bulmuşsun kırk yaşını
Kazanmak istiyorsan bu hayat savaşını
Yemelisin hakikat denen zehir aşını !

Ne derlerse hu deyip hemen salla başını
Gerdan kır, belini bük, her ay al maaşını

Tatar ağası gibi öyle dolaşma yaya,
El oğluna baksana ne ar kalmış, ne haya !
Sen de bulup bir dayı hemen arkanı daya !

O ne derse hu deyip hemen salla başını,
Gerdan kır, belini bük her ay al maaşını !

Kör kadıysa şehla de, incitme düz tabanı,
Düşküne ver nasihat, kodamana arkanı !
Zengin ol sen de aşır her dağdan arabanı !

Tekerine taş korlar sallamazsan başını,
Dilini tut uslu dur, her ay al maaşını !

Bir kalantor görünce yerlere kadar eğil,
El pençe ol, divan dur, bu şerefsizlik değil !
Uşaklığını meziyet, riyayı fazilet bil !

Kim ne derse desin hemen salla başını
Gerdan kır, belini bük, her ay al maaşını !

Tıkamış kulağını herkes hakkın sesine,
Bir cevahir kutusu olsan kimin nesine ?
Seni feda ederler elin çingenesine !

En iyisi hu deyip salla başını
Gerdan kır, belini bük, her ay al maaşını !

Başkanlarla iyi geçin, amirle bul arayı,
Azıcık sen de öğren dalgayı, dubarayı,
Bırakıver kanasın vicdan denen yarayı !

Ne derlerse desinler hemen salla başını,
Gerdan kır, belini bük, her ay al maaşını !

Köpeklerle boğuşma, tepişme katırla,
Hamamda kavga olmaz sütü bozuk hatırla !
Kulağına küpe yap, bu sözümü hatırla ;

Kim ne derse hu deyip salla başını,
Gerdan kır, belini bük, her ay al maaşını !

Namdar Rahmi KARATAY