Müsaadenizle mükemmel bir hikaye ile yazıma başlamak istiyorum:

"Avcının biri Afrika'da avlanmaya giderken yanına küçük av köpeğini de almış. Küçük köpek bir gün avcının yanından ayrılıp ormanda dolaşıp, koşarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan kocaman bir leopar geliyor ve belli ki çok aç ve günlük yiyeceğini arıyor "Başım belada!" diye düşünmüş küçük köpek. Etrafına bakmış, yerde muhtemelen daha önce parçalanmış bir başka hayvandan kalma birkaç büyük kemik parçası görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek bu kocaman kemikleri kemirmeye başlamış; bu arada da arkadaki leoparın hareketini kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldırmak üzereyken küçük köpek kendi kendine yüksek sesle şöyle konuşmuş:

"Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Etrafta bundan başka leopar var mı acaba?" Bu konuşmayı duyan leopar bir anda şaşırmış kalmış ve ne yapacağını şaşırarak, hemen en yakındaki ağaca tırmanarak yaprakların arasına saklanmış:

"Tam zamanında uyandım yoksa bu vahşi köpeğe yem olacaktım." diye düşünmüş leopar.

Bütün bunlar olup biterken yandaki ağacın üstündeki bir maymun olanları görmüş. Bildiklerini kullanarak, fırsatı değerlendirerek yalakalık yapıp, bundan sonra leoparın dostluğunu elde ederek ondan kurtulabileceğini düşünmüş.

Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış. Leopar, köpeğin yaptığına çok hiddetlenmiş ve bu kötü durumdan kurtulmak için maymuna:

"Atla sırtıma, gidip şunun dersini verelim." demiş. Ancak küçük köpek leoparın sırtında maymunla birlikte süratle yaklaştığını fark edince neler olduğunu hemen anlamış:

"Şimdi ne yapmalıyım." diye düşünürken kaçmaya hiç teşebbüs etmemiş; tekrar arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, o kocaman kemikleri kemirmeye devam etmiş. Leopar tam saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş:

"Birlikte plan yaptığımız bu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirmek için gitti, hala haber yok!"

Diplomasi işte böyle bir şeydir değerli dostlar. Eğer yapabiliyorsanız; hızlı düşünün, sakin olun, güçlü görünün ve düşmanınızı kendi silahı ile yenmeye çalışın. Çünkü hayatta başka birilerinin dostluğunu kazanmak için onlara yalakalık yapacak onlarca kişi ile karşılaşacaksınız... Eğer kaçmaya çalışır, mantıklı düşünemez ve açık verirseniz maalesef kaybeden siz olacaksınız...

Hatta çok sevdiğim bir söz vardır Eba Müslim Horasaniye ait:

"Dostlarının dostluklarından emin oldukları için onları uzaklaştırdılar. Düşmanları dost edinmek için onları yaklaştırdılar. Uzaklaştırılan dostlar dost kalmadı; yakınlaştırılan düşmanlar dost olmadı; dostlar ve düşmanlar aynı safta birleşince yıkılmaları mukadder oldu." der. Bu sözü Emevi Devleti üzerine söylediği rivayet edilmektedir. Yani düşmanları DOST edinmek, onlara şirin gözükmek, hatta onlarla gücünü birleştirmek için fırsat kollayanlara sizler de kendi hayatınızdan pekala örnekler verebilirsiniz...

Artık zamanımızda güzellik adına ne varsa taliplisinin yavaş yavaş azaldığını görebilirsiniz. Değerlerimizi ve kültürümüzü yani özümüzü kaybederek hızla yol aldığımızı düşünüyorum. Sanallığın yarattığı kirliliğin gerçek hayatla örtüşmemesi neticesinde oluşan boşluğun doldurulamayacağı kanaatindeyim. Kendi ellerimizle kendi evimizin içine kadar getirip oturtturduğumuz eşyaların bize nasıl düşman olduklarını görmekten bile aciziz artık... Eşya kötü değildir onu insan kötü yapar sözü de beni kesmiyor artık...

Neyse konumuzu çok dağıtmadan hayatta maymun rolünde olanlar da, leopar rolünde olanlarda çok ama çok fazla mevcut... Sizler sükûnetinizi korur ve yolunuza devam ederseniz hiçbir engel sizi yapacaklarınızdan alıkoyamayacaktır. Ancak ne zaman tökezlerseniz işte sizi ezip geçmek için yarış içinde olanları göreceksiniz...

Siyaset arenası kızışmaya yüz tutmuşken bu ilmi siyaset hikayesi cebimizde bulunsun ne olur ne olmaz...

Ha bir de siz siz olun sakın tökezlemeyin... Benden söylemesi...