'İnsan büyük bir şeydir. Ve içinde herşey yazılıdır; karanlıklar ve perdeler bırakmaz ki içindeki ilmi okuyabilsin.'

Gönüller Sultanı Celaleddin böyle betimliyor insanı ve insanı kuşatan o kutlu sırrı.

Oysa ki karanlıkları yırtan bir ışık hüzmesi, perdeleri kaldıran bir sanat var.

Ustanın kaleminden kan damlatan, sihirli sözcüklerin eğirdiği bir sanat. Şiir, elbette şiir.

Şairse şiirin yoldaşı. Sözcüklerin yük katarı, sözcüklerin hamalı.

Deprem, ayaklanma ve başkaldırıyla tanım bulan şiir için 21 Mart 2006'ya dönelim. Dünya Şiir Bildirisiyle uzanalım 'Tamamıyla Tanrısal ve ilahların dili' olan bu yüce sanata.

'Şiir şimşektir, yıldırımdır, gök gürültüsüdür şiir. Şiiri yani yıldırımı hiç bir siper-i saika durduramaz. Şiir korkunçtur, güzeldir. Hiç bir kapı, duvar önünde duramaz, şiir yürür, ezer geçer.

Şiir herşeyden, herkesten daha güçlü, daha yıldırıcıdır. Şiir sınır tanımaz, ne kral tanır, ne imparator. Şiir Cengiz Han'dan da, Sezar'dan da, Büyük İskender'den de büyüktür.

Şiirin yürüdüğü yolun bitimi yoktur. Şiir sonsuzluğa gider, sonsuzluktan gelir.

Şiir hiç bir güce boyun eğmez. En güçlüden daha güçlü, en güzelden daha güzeldir. Eşsizdir, bir benzeri daha olmamıştır, olmayacaktır da.

Şiir bütün dillerden başka, bambaşka bir dille konuşur. Ama onun dilini, söylediğini herkes ama herkes anlar. Şiiri hiç bir güç tutsak edemez. Ne altın, ne pırlanta, ne elmas şiirden değerli değildir ve olmamıştır, olmayacaktır. Şiir dilsizleri konuşturur, sağırların kulaklarını açar.'

İşte, Aragon'la Neruda'yı, Nazım'la Mayakovski'yi, Hayyam'la Lorca'yı, Dante'yle Necip Fazıl'ı, Goethe'yle Shakespeare'yi, Ginsberg'le Gülseren Sarı'yı hemdert eden dil.

O dil şiirin dili. Dünyanın bütün şairlerini tek bir safta toplayan. Bütün şairleri tek bir millet yapan sanat.

Onun içindir ki; yeni bir şiir serüveninin kıyıcığındaki Gülseren Sarı, her şair için bildik ve tanıdık sancılar içinde.

Her yeni kitap şairiyle birlikte o anaç duyguları rahminde büyütmüyor mu? Yeni bir doğumun ağrıları değil mi? Şairin yüreğinde içselleştirdiği 'O ceylan ağıdı'. Ya da 'Avuçlarına gül bıraktığın' hikayet-i hakikat.

Ayzıt'ın erdemiyle yunmuş, Umay Han'ın asaletiyle arınmış, Tomris Kağan'ın cesaretiyle taçlandırılmış, bütün Türk kadınlarının şahsında şahsiyetini biriktiren yiğit şair.

Yüreği en cesur, beyni en aydınlık, gözleri en sevdalı öğretmen!...

Sözü ne dolaştırmanın vakti. Ne de sözcüklere uzun cümlelerle eziyet çektirmenin.

Heyhat! Şiir senin o pak alnından öpüyor bilesin...