Şahin, "Terörizmin, ırkçılığın ve radikalizmin bir sonuç olduğunu, aslında göçü yönetemediğimiz için bu sonuçla uğraştığımızı düşünüyorum. Maalesef üzülerek belirtiyorum. AB verdiği pek çok sözü yerine getiremediği için bütçe yönetiminde çok zorlandık. Japon hükümetine de teşekkür ediyorum. "dedi.

İKİ FARKLI DÜNYA

İtalya'nın en eski düşünce kuruluşu Uluslararası Siyasi Çalışmalar Enstitüsünün (ISPI), bu yıl Roma'da üçüncüsünü düzenlediği "MED 2017-Akdeniz Diyalogları Forumu"na katılan Şahin, düzensiz göçü idare etmede başarılı bir örnek olarak öne çıkan Gaziantep modelini uluslararası camiaya anlattı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri (BMMYK) Filippo Grandi, İtalya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mario Giro, Tunus Dışişleri Bakanı Khemaies Jhinaoui, Cezayir Dışişleri Bakanı Abdelkader Messahel ve Nijer Dışişleri Bakanı İbrahim Yacoubou’nun katıldığı forumun final konuşmasını yapan Şahin, bir taraftan küreselleşmenin yaşandığı, 100-150 bin dolarlık milli gelirlerin olduğu zamandan geçerken, bir yandan cebinde 1 doları bile bulamayan, temiz su bulamadığı için 5 yaşına gelmeden ölen binlerce çocuğun olduğu bir dünyada yaşadıklarına dikkati çekti. Şahin, “Dolayısıyla ben terörizmin, ırkçılığın, radikalizmin bir sonuç olduğunu, aslında göçü yönetemediğimiz için bu sonuçla uğraştığımızı, aslında sonucu iyi yönetebilmemiz için başa dönüp, göçü önleyici tedbirler almamız gerektiğini düşünüyorum.” diye konuştu.

GAZİANTEP'TE 50 BİN ÇOCUK DOĞDU

Gaziantep’in 2 milyonluk nüfusuyla 500 bin Suriyeli mülteciyi ağırlamak durumunda kaldığını, bu aşamada ilk olarak göçmenlerin eğitim düzeylerine ilişkin tespit yaptıklarını anlatan Şahin, şunları kaydetti: "Bir tespit yaptık ki 18 yaş altı 107 bin çocuk var. Ben başkan olduğumda yalnızca 3 bin çocuk eğitim hayatındaydı. 107 binden 3 bindi sadece. Hemen müdahale ettik ve çok hızlı tedbirler aldık. Şu anda Gaziantep’te 3 yılın sonunda eğitim çağındaki çocuk sayısı 67 bine çıktı. Bu, Türkiye ortalamasının 2 katıdır. Türkiye ortalamasında Suriyeli mülteci çocukların yüzde 30’u eğitim hayatındayken, Gaziantep’te şu anda yüzde 67’ye ulaştık. Bunu yaparken, 4 bin de derslik yapmak ve yüzlerce öğretmeni sistemin içine almak durumunda kaldık. Bunu yaparken, Türkiye’de hiçbir yerel yönetimin okulu ya da hastanesi yoktur ama bizim Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin bir okulu var. Eğer biz bu okulu açmasaydık, şu anda 3 bin anne-babası savaşta ölmüş olan çocukları okutamayacaktık. Bir hastane açmak durumunda kaldık. Yalnızca 3,5 yılda kendi şehrimde doğan Suriyeli mülteci çocuk sayısı 50 bin. 50 bin çocuk benim şehrimde doğdu. Dolayısıyla bunu yönetebilmemiz için eğitim en önemli ana başlığımızdı ve bunu hızlı şekilde yönetmeye başladık." dedi.

SINIRLARI KAPATMADIK

Göçü idare etmedeki yol haritalarını anlatan Şahin, "Kendi vatandaşımızın yaşam kalitesini tutarken, gelen göçü nasıl yöneteceğimiz konusunda önce bir strateji ürettik. Burada 4 ana başlığı çok önemsedik. İlki; eğitim, ikincisi; sağlık, üçüncüsü; istihdam ve sonuncusu da güvenlik oldu. Halkımıza şunu söyledik, 'Bu bir tercih değil, bu bir zorunluluk'. İnsani olarak, bizim yapmamız gerekenler var. Komşu hakkı var. Başka ülkelerin yaptığı gibi sınırları kapatsaydık, bugün belki binlerce çocuk hayatını kaybetmiş olacaktı. O yüzden bunu yönetmek için halkımızın çok yüksek desteğini aldık. Birlikte yaşam dediğimiz sosyal entegrasyonu benimsedik. Aksi takdirde şehrin içinde gettolaşmalar oluşacaktı. Birbirini tanımayan gruplar, birbirinden nefret edecek bu beraberinde ırkçılığı ve radikalizmi arttıracaktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile açık iş varsa buralara ilk olarak Türk vatandaşlarını, ardından da yüzde 10 kotasıyla mültecileri sisteme koyan "birlikte yaşam birlikte çalışma modeli "oluşturduk. Rehberlik ve çalışma hizmeti de çok önemliydi. İlk 1 yılda hızlı şekilde dönme ihtiyacı vardı ama üzerinden yıllar geçince Türkçe öğrenmeleri, o şekilde yaşamaları için Türkçe öğrenmeleri gerektiğini gördüler ve biz Türkçe öğrenebilmeleri için binlerce kişiye Türkçe kursları açtık." dedi.

AB'YE SİTEM JAPONYA'YA TEŞEKKÜR

500 bin göçmen denildiğinde bunun aslında daha fazla konut, su ve temizlik anlamına geldiğini, bu konularda yatırım yapılmasını şart koştuğuna dikkati çeken Şahin, "Maalesef üzülerek belirtiyorum; AB verdiği pek çok sözü yerine getiremediği için bütçe yönetiminde çok zorlandık. Huzurlarınızda teşekkür etmek istediğim çok önemli bir ülke var ki o da Japonya. Japonya’nın yeraltı desteklerinde, su ve kanalizasyon alanındaki desteklerde bir yönetim modeli oluşturduk. Japon hükümetine de teşekkür ediyorum. Su yönetimi bizim için çok hayatiydi, yetmemeye başlamıştı. Şu anda hükümetimiz, Türkiye’nin en büyük barajından 120 kilometreden su getiren bir modeli Gaziantep’e getirdi. Eğer göçü yönetmek istiyorsak, insanları yurdundan yuvasından etmeyelim. Yurdundan edecek politikalara 'dur' diyelim ve 'küresel strateji üretelim' diyorum. Gaziantep modelini, bütün dünya modeline dönüştürmek ve Akdeniz’i barış denizine dönüştürmek için birlikte yapacağımız çok işimiz var.” şeklinde konuştu.

Bu arada, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Şahin konuşmasının ardından BMMYK Yüksek Komiseri Grandi ile bir araya geldi. Grandi, Şahin’e "Sizinle gurur duyuyorum." dedi.