Neler oluyor diyemeyeceğim. Neler olduğunu herkes biliyor.

Afyonkarahisar'da cephanelik patlaması ve 25 şehit. Aynı gün Beytüşşebap'ta teröristlerle çatışma ve bir şehit. Birkaç gün önce yine Beytüşşebap'ta on şehit. Ondan önce Gaziantep'te sivillere yönelik bombalı araba patlaması. On şehit. Geriye doğru gittikçe şehit haberlerinden başka bir şey bulamıyoruz.

Afyonkarahisar'daki patlama için konunun uzmanları kaza olması mümkün değil demekteler. Cephanelikte saklanan el bombalarının pimleri üzerinde değil. Yani patlama sistemleri takılı değil. Ayrıca özel dayanıklı ve sağlam ambalajlar içindeler.

Akla zarar bir olay.

Aklımıza her türlü olasılık gelmekte. Askerler arasında PKK ile bağlantılı birinin olması ihtimali yok mu? Kendisini veya ailesini tehdit ederek intihar bombacısı gibi kullanmaları mümkün mü?

Akşam saat yirmi birde başlayarak sayım, tasnif ve istif yapılması ne dereceye kadar doğrudur?

Bu kadar büyük bir patlama sonrasında asıl sebebi araştırmak, bulmak ve netleştirmek imkansıza yakın ölçüde zor olsa gerek. Ancak yine de gerekenin yapılmasını, sebebin bulunmasını, ilgililer hakkında (Sağ olanlar tabi) gerekli işlemin yapılmasını beklemekten başka çaremiz yok.

*

Diğer bir garabet de denizde boğulan sığınmacı göçmenlerin durumu. Bir kaptan kullandığı teknenin ne kadar yükü taşıyacağını, kaç ton ağırlığı çekeceğini bilmez mi?

Bugün ülke sınırları içindeki beklenmeyen ölüm sayısı yüzün üzerinde. Devletin en birincil görevi halkın mal ve can güvenliğini sağlamaktır.

Bu nasıl bir görev anlayışı?

*

Önce Şemdinli'de yaşananlar ve verilen şehitler. Ardından Gaziantep'te bombalı araçla yapılan katliam. Ardından Beytüşşebap'ta on bir şehit. Daha sonra da Afyonkarahisar'da patlama ve yirmi beş şehit…

El insaf demek gerekiyor.

Bütün bu olanlarda bir gariplik var mı, yok mu?

Var tabi ki…

Bebek katiline ilk defa Sayın Başbakan ''sayın'' demişti değil mi? Bütün yanlışları sıralarsak kitap yapmamız gerekecek. Bu nedenle en çok tepki gören ve dikkat çeken yanlışlara göz atalım.

Kürt açılımı adı altında yapılmak istenen neydi? Bütün yurttaşların eşit haklara sahip olduğu bir anayasamız varken Kürt kökenli yurttaşlara fazladan ne verilecekti? Diyelim ki, verecekleriniz var ve vereceksiniz. Bunun dağdaki teröristlerle ne ilgisi olabilir. Habur'dan göstermelik çadır mahkemeleriyle içeri alınan ve Diyarbakır'a kadar muzaffer bir ordu gibi şov yaparak konvoylarla getirilen teröristler Kürt açılımının bir parçası mıydı?

Devletler yalnız devlet özelliği taşıyan dış güçlerle masaya oturabilirler. Oslo'da teröristlerle masaya oturup pazarlık yapmak devlet ciddiyetine yakışan bir olay mı?

TBMM gibi yüce bir kurumun içinde terörist olduğunu saklamayan, teröristlerin sözcülüğünü yapan, T. C. Devletine rest çeken bir partiye yıllarca tahammül etmek, onları hoşgörmek hangi devlet anlayışıyla bağdaşabilir?

Siz bunları yaparsanız ne olur? Teröristler Türkiye Cumhuriyeti Devleti bizden korkuyor, anlaşma yolları arıyor diye şımarır. Dayan hasan gaz yanmasın tekniğiyle daha büyük eylemler yapmaya soyunur ve bugün yaşadıklarımızı yaşamaya başlarız.

Çok önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.

BDP li vekiller her ay maaşlarının yarısını partilerine bağışlamaktalar. Partileri de PKK güdümünde bir parti olunca bağışlanan maaşların PKK ya gitmediği ne malum? Partinin muhasebesinin kontrol edildiğini sanmıyorum. Eğer bu şüphem doğru çıkarsa (Büyük ihtimalle doğrudur) her yıl bir buçuk, iki milyon lira TBMM bütçesinden PKK hesaplarına akmaktadır. Tabi ki bu paralar kurşun ve roketatar olarak da şehitlerimize dönmekte.

Bu tür uygulamalarla terörün sonunun gelmeyeceği kesin. Yeni anasayadan Türklüğü çıkararak da terör son bulmaz.

Yapılması gereken terör konusunda İsrail ve ABD nin uygulamalarına bakmaktır. Onlar nasıl çözümler peşinde koşuyorlarsa bizim de aynı yöntemlere başvurmamız gerekmekte.

Afganistan ve Irak işgalleri, Filistin'e yağan bombalar, Beyrut sınırında yaşananlar….

Yapılan bir eyleme birkaç misliyle karşılık vermek şart. Kendi topraklarına sahip olmayanları uyarmak, anlamazlarsa savaşa kadar gitmek gerekir. Teröriste karşı vicdanlı, merhametli olmanın zararları meydanda. Şahin olmak gerekiyor…