İşlerimin yoğunluğundan bu kez İstanbul'a gidemedim ve maçı televizyondan izlemek zorunda kaldım. Haliyle yayında olamadım. Ancak bir gece önce Digitürk'te "Santraya doğru" proğramında Gaziantepspor'u uzun uzun konuştuk. Doğrusunu söylemek gerekirse, farklı yenilgiyi bende beklemiyordum...
Oysa maça iyi başladık. Hatta 13 dakika boyunca topu rakip alana yığdık. Bu dakikalar içerisinde özellikle Fenerin sol kanadını çökerttik. Ama gerekli pozisyonları üretmede zayıf kaldık. Bu dakikadan sonra Fenerbahçe oyuna ağırlığını koydu ve sık sık kalemizde pozisyon üretmeye başladı. Tüm bunlara karşın iyi mücadele verildi ve ilk yarı berabere kapatıltı. Drinçiç'in gözükmediği, Erdal'ın vasat olduğu, Göksel'in hatalarının daha ağır bastığı, Faruk'un yetersiz kaldığı, Zurita'nın top kaptırdığı, Bekir'in ve Çoğum'un zorlandığını, Krita'nın Sivas maçındaki havasından uzaklaştığını, Özgür'ün beklenenden uzak kötü görüntü sergilediğini gördüğümüz ilk yarıdaki, Gaziantepspor'un ikinci yarının hemen başında kalesinde golü görmesi, sanki rakibe prim gibiydi...
Kalemizde sık sık tehlike yaşarken, oyunda hiç gözükmeyen Drinçiç'in sert şutunda kaleci Volka'ın ikramıyla gelen beraberlik golü, aslında Fenere panik yaratması gerekinken, bizde yarattı. Sağ kanadımızın felç olduğu, Fenerli Ümit'in kahramanlık payesini aldığı ikinci yarıda, kaleci Oğuz'un inanılmaz hataları peşpeşe golleri beraberinde getirdi. Ama Oğuz kadar defansımızın da hatalarını söylemek gerekli.
Bu maçta bir kere daha görüldü ki, Gaziantepspor üzerine gelen rakiplere karşı defans anlayışından yoksun bir görüntü çiziyor. Sürekli pozisyon hatası yapıyor. Defans yerleşimi, adam paylaşma düşüncesi tamamen kayboluyor. Buna birde rakibin etkili forvet elemanları olunca, dünkü maçta olduğu gibi, kalesinde tam 4 tane gol görüyor...
Zenga'nın 1-1'den sonra oyuncu değişiminde defansif düşünce ağır basmış olsa, belki dün Kadıköy'den beraberlik çıkartabilirdik. Ama çıkartılan Göksel ve Erdal'ın yerine Veysel ve Ekrem gibi iki ofans oyuncusu alması, bana göre hataydı.
Galip geldiği maçlarda bile kötü oyun sergileyen ama kusuru görmezlikten gelinen kırmızı siyahlı takımın, dün Fenerbahçe karşısında oyunun büyük bölümünü mahkum oynaması, hepimizi üzdü. Ama artık yapılacak birşey yok...

*AZİZ YILDIRIM'IN CELAL DOĞAN SÜRPRİZİ

Televizyonda herkesi şaşırtan bir görüntü...Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yanında Celal Doğan ve İbrahim Kızıl... Herkesin bu görüntü karşısında kafası karışıyor. Ve başlıyor telefon trafiği... Arayanların çoğunluğu "barıştılar mı ?" sorusunu yöneltiyor. Ama hepsine de "bana göre hayır" dedim ve görüşlerimi şöyle belirttim:
"Bu Aziz Yıldırım'ın bir hinliği. Protokol kurallarına bakarsanız, Celal Doğa'ın oraya oturmaması gerekiyor. Ama Aziz Yıldırım yanına Celal Doğa'ı oturtuyorsa, bu işte bir bit yeniği var. O da çok iyi biliyor ki, Celal Doğan ile İbrahim Kızıl'ın arası bozuk. Birbirlerine söylemedikleri lafı bırakmadılar. Bundan sonra barışsalar bile, ikisi de söylediklerinden etkilenen taraftarlara ve kamuoyuna karşı büyük prestij kaybeder. Aziz Yıldırım her kulübe yaptığı gibi Gaziantepspor'a da yemek veriyor ve bu arada plaket gibi birşeyleri kulüp başkanına takdim ediyor. Ama bu kez Kızıl'a bu plaketi Mahmut Uslu veriyor. Akşamına da Celal Doğa'ı yanına alıp oturtuyor. Şahsen ben olayı böyle değerlendiriyorum. Yine de yanılma payım saklı"
Evet... Bu düşüncemde yanılabilirim, ama tecrübeme dayanarak öyle söylüyorum. Bu görüntü Aziz Yıldırım'ın, Celal Doğa'a ne kadar değer verdiğinin ve önümüzdeki günlerdeki bazı gelişmelerin işareti olabilir... Ne dersiniz Gaziantepspor hem sahada hemde protokol tribününde mağlup mu oldu ?