Brüksel’de yapılan Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda Rusya ile tüm sivil ve askeri işbirliğinin askıya alınması kararının yankıları sürüyor. Zirve Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ve Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Dilek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dilek, “Geçmişte hiç olmadığı kadar bir ülkenin güvenlik algısını belirleyen konuların başında enerji güvenliği gelmektedir. Günümüzün jeopolitik mücadelelerini şekillendiren bu arka plana ‘enerji jeopolitik’ denmektedir” dedi.

NATO’yu oluşturan ülkelerin tamamının ağır biçimde ihtiyaçlarını Rusya’nın monopolize ettiği enerji rotalarından geçirmek veya Rusya’ya ait enerji sahalarından temin etmek durumunda olduğunun altını çizen Dilek, “NATO’nun önündeki en önemli sorun da tam olarak budur. Ulusal güvenlikleri önemli ölçüde enerji güvenliği ile çakışan NATO üyeleri bir enerji süper gücü olan Rusya karşısında giderek ayrışan dış politika yönelimlerine sahiptir. Bir ‘kolektif’ güvelik örgütü olan NATO, bu ayrışan güvenlik stratejilerini kristalize etmek ve bir ortak eylem geliştirmek konusunda çok ciddi sıkıntılara sahiptir” açıklamalarında bulundu.

AMBARGO SEÇENEK DEĞİL

ABD’nin Kırım’ı ilhak eden Rusya’ya karşı Avrupa’yı mobilize edememesine değinen Dilek, “Almanya Avrupa’nın ekonomik lokomotifi ise bu lokomotifi çalıştıran enerji de Rus menşelidir. Avrupa’nın kısa ve orta vadede Rusya’yı yedekleyecek bir enerji kaynağı bulması olasılık dışı. Bu nedenle topyekûn ekonomik ambargo bir seçenek değil” diye konuştu.

ENERJİ GÜVENLİĞİ

Türkiye’nin Rusya’ya karşı NATO ile hareket etmesinin mümkün olmadığını söyleyen Dilek, “İttifakın en eski üyelerinden olan Türkiye, kendi güvenliğini giderek enerji güvenliği ile paralel okumakta, bu nedenle de dış politika çizgisinde doğalgaz üzerinden bağımlı olduğu Rusya’yı yabancılaştırmamaya gayret etmektedir” ifadelerini kullandı. HABER MERKEZİ