Gaziantep sadece Türkiyenin değil, Balkanlardan, Kafkaslara, Ortadoğudan, Kuzey Afrikanın doğusuna kadar uzanan yakın coğrafyamızın en önemli şehirlerinden biri. Milli Kurtuluş Savaşında oynadığı öncü ve önder rolü günümüzde sosyo-ekonomik alandaki atılımları ileri görüşüyle de sürdürüyor. Türkiyenin gözbebeği, manamız ve maddemizin aynı kapta halvet olduğu ikamet adresimiz. Kimilerinin yedek vatan hayali kurduğu günümüz koşullarında bizim vazgeçilmezimiz, ezeli ve ebedi vatanımız. Bu şehrin bünyesinde bulunan ve adını bu şehirden alan her kurum ve her şey bizi ilgilendiriyor. Birden fazla üniversitenin olduğu bu şehirde, adımızı taşıyan tek bir üniversite var. Gaziantep Üniversitesi. İsmini konuşlandığı o şehirden alan üniversitemiz de bizim gözbebeğimizdir. Gaziantepliler üniversitelerini ilim ve irfan yuvası, kültürel ve sanatsal bir abide olarak görürler. Bu görüşün yanında şehirle üniversitenin her alanda entegre olmasını, birbirini iten değil, tersine birbirini bütünleyen birer değerler manzumesi olmasını arzularlar. Gazi şehre daha müstesna bir anlam katan Gazi Kemalin hemşehriliğindeki Gaziantepin kurduğu milli sentez gibi. Bir tarafta büyük halaskar, diğer tarafta Türk milli direnişinin simge şehri Gaziantep. Gaziantepi, Gazi Mustafa Kemalden, Atatürkten ayrı düşünmek ne mümkün. Üniversitemizin, dolayısıyla Gaziantepimizi ilgilendiren bir bilgi edindim. Peşinen yanlış ve eksik olmasını diliyorum. Gaziantep Üniversitesinde 7 Yıldan bu yana kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün ölüm yıldönümlerinde tören yapılmadığı, ilk kez 7. Yılın sonunda bu yıl zevahiri kurtarma anlamında bir tören tertip edildiği söyleniyor. Bize kadar gelen bu soruyu Gaziantep şehri adına ve cevaplanması istemiyle, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkuna soruyoruz. Milli hassasiyet gerektiren böylesi önemli günlerde anma törenleri hangi kural ve kaideler esas alınarak yapılır? Bu konularla ilgili olarak üniversitelerin özerk statüleri gereği izlenmesi gereken yol nedir? Bilmek istiyoruz. Atatürkten ve onun devrimlerinden uzaklaşarak, emperyal batıya göz kırpanların, ülkeyi Atatürksüzleştirme politikalarıyla karanlığa ve ayrıştırmaya götürdüğü bu namüsait sürecide hatırlatmayı bir görev sayıyoruz.