Bir bebeğin dünyaya geldiği anı, gözlerinizin önünde canlandırın. O bebeğin ailesine getirdiği sevgiyi ve ışığı düşünün. Bu değere paha biçmek mümkün değildir. O yüzden ki her insan kıymetlidir. Özeldir. Ailesinin ve sevenlerinin bir tanesidir. Hayat ta öyledir. Yaşama sevinci denen lütuf da insana altın tepside sunulan bir armağandır. Bu hediyenin kıymetini bilmek kendini bilmektir.. İnsanoğlunun, dünyaya geliş amacı çetin geçecek bir sınav içindir. Ama bu şaşkın kul çoğu vakit imtihan için geldiğini unutur. Zaten yaşanacak bütün sıkıntıların kaynağı da bundandır. Acı ve kederlere karşı sabır göstermek, şartlar ne kadar olumsuz ve kötü de olsa Allah'a karşı inancı ve güveni yitirmemek müslümanın vazgeçilmez temel karakteri ve ilkesi olmalıdır. Kur'an-ı Kerim de bu yolda gösterilen sabır ve mücadelenin Allah katında büyük değeri ve sevabı olduğu çeşitli ayetlerde yazılmıştır.' Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele'(Bakara.2/155). İnsan için ana, baba, dost, kardeş, para, sağlık, konum, makam, güvence sağlayabilir. Ancak bu güvenceler geçicidir. Bugün vardırlar. Yarın olmayabilirler. Bu bakımdan bunlarla sürekli güven duygusu sağlanamaz. Türkçemizde bununla ilgili bir deyim vardır: 'İnsan dayanma ölür, ağaca dayanma kurur, duvara dayanma yıkılır'. Bu tür güvencelerin ikinci bir özelliği de güven sağlama alanlarının sınırlı oluşudur. Doğması muhtemel bütün halleri karşılayacak geniş bir etki alanına sahip değillerdir. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin deyimiyle: 'Hak şerleri hayreyler. Zannetme ki gayreyler. Arif anı seyreyler. Mevla görelim neyleyler. Neylerse güzel eyler.' Böyle bir dünya görüşüne sahip insan kendisine acı ve sıkıntı veren hiçbir olay karşısında ruhen yıkılmaz, ümitsizliğe, güvensizliğe kapılmaz, yeisliğe düşmez, yüreğinde ve ruhunda fırtınalar kopmaz. Sızlanmaz. Şikayet etmez. Yakınmaz. İnsan vücudu yaradanın binasıdır. O binayı kim yaptıysa o yıkacaktır. Kur'an-ı Kerim de ısrarla 'sabır' denen erdeme işaret edilmesinin hikmeti de budur. Yani sınavın oldukça çetin geçmesidir.'Lokman', 'Sad','A'raf' 'Nahl' surelerinde sürekli sabır konusuna vurgu yapılması insanın olgunlaşması açısından bir reçetedir. 'Andolsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve Allah'a ortak koşanlardan üzücü birçok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki bunlar (yapmaya değer) azmi gerektiren işlerdendir.' ( A-li İmran.3/186) Birey dönem dönem, dayanılmaz hale gelen sıkıntılarla karşılaşabilir. Kişinin soluğunu kesecek kadar ızdıraplarla boğuşabilir. Lakin sabır ederse, zamanla üzülmeye değer olmadığını görür. Çünkü o insan kendini yaradanına teslim etmiştir. Tıpkı ateşe atılan Hz. İbrahim gibi. Bütün vücudunu kaplayan yaralara rağmen sabırla Allaha bağlanan Hz.Eyüp gibi. Kuyuya atılmasına karşın dilinden Allahı düşürmeyen Hz. Yusuf gibi. Bu örnekler çoğaltılabilir. İnsan mallarını yitirebilir. Ailesiyle imtihan edilebilir. Dünyevi tüm sınavlardan ağır bedelle sınav olabilir. Ama öldürmeyen her darbe insanı daha güçlü yapar. İnsanın yitirdiği çok şey olabilir. Bunların hiç birisi intiharı gerektirmez. Kuşkusuz insanın zor zamanları olacaktır. Aslolan zemheri ayazında soğuklara inat kardelen çiçeği gibi direnmektir. İnsan, sadece bedenini beslememeli. Ruhunu da beslemeli. Sorunlardan kaçmak, ertelemek, ötelemek, inkar etmek, ölümü seçmek kurtuluş yolu değildir. Meslek türü ne olursa olsun, yaşanan hiçbir zorluk ölmeyi meşru kılmaz. Nisa suresi 29.ayetinde belirtildiği gibi ' Kendinizi öldürmeyiniz' sözündeki hikmetin yüceliği insanı insan kılmaktadır. Her sabah uyandığımda şu gerçeği hatırdan çıkarmam: Bugün karşılaşacağın tüm olumsuzluklara eyvallah edeceğim. Herkes yaşam mücadelesi veriyor. Hayat yolculuğunda ben bir misafirim. Hayatın yapıldığı madde zamandır. Zamanın kıymetini bileceğim. Başına gelen her şey, benim gücümü test etmeye yöneliktir. Krizler ve sıkıntılar içimdeki yaşama sevincini etkilemez. Etkilememeli. Elbette hayat tozpembe değil. Kötülerle, aksilerle, asilerle, münafıklarla karşılaşacağım. Bütün bunlar sınavımın bir parçasıdır. Yiyeceğim ekmeği, içeceğim suyu ekilemez. Çünkü rızkımı veren Allahtır. Ne bir gram eksik, ne bir gram fazla.