Bebek katiline verilen sözü merak mı ediyorsunuz? Yazımın son bölümlerinde açıklayacağım. Ancak önce PKK'nın terörde amaç ve hizmetlerine göz atmalıyız. PKK terörü çok öncelerden teorisi hazırlanmış, sonra da uygulanacak proje haline getirilmiş BOP projesinin olmazsa olmazlarından biridir. Ortadoğu'da kurulması planlanan büyük Kürdistan devletinin kurulması planlanan coğrafyasına sahip bugünkü ülkeleri yıpratmak, kamuoyu oluşturmak, dünyanın dikkatini bu noktaya odaklamak için kurulan ve desteklenen bir terör örgütüdür. PKK yalnızca Kürt çıkarlarına hizmet etmek ve Kürdistan devletini kurmak için ortaya çıkmış bağımsız bir terör örgütü değildir. PKK'nın bağımlı olduğu ülkeler arasında Avrupa ülkeleri, ABD ve İsrail başı çekmekte. Bunlara ek olarak Suriye, İran ve Irak gibi akılsız ülkeler de komşularına karşı silah olarak kullanmaktalar. Böyle bir durumda PKK veya Apo tek başına ''Biz silah bırakıyoruz. Karşılık beklemeden terörden vazgeçiyoruz'' diyemez. Dediği takdirde bağımlı olduğu ülkelere hesap vermek zorundadır. Çünkü PKK otuz yıldan beri Avrupa ülkelerine ve hatta ABD ülkelerine yönelik uyuşturucu kaçakçılığı yapmakta ve bu ülkeler bilinçli olarak bu kaçakçılığa göz yummaktadır. Ayrıca adı geçen ilgili ülkeler gizli servisleri aracılığıyla PKK terörüne para ve malzeme desteği vermekteler. İsrailli subaylar sivil kıyafetler içinde PKK teröristlerini eğittiler. PKK'nın kullandığı bütün mayınlar İtalyan menşelidir. Apo Şam'dan ayrıldıktan sonra fare gibi sığınacak delik ararken İtalya'nın başkenti Roma'da aylarca ve açıktan ağırlanıp, her türlü ihtiyacı karşılanmadı mı?... AP üyesi Alain Cervantiye geçmişte Apo'ya mektup yazarak saygılarını ve emrinde olduğunu bildirmedi mi? Bu tür örneklerin sayısı çok fazla. Mesela Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde Cudi dağında kuşatılan ve çok zor durumda kalan teröristlere Çekiç Güç kuvvetlerine bağlı ABD helikopterleri on yedi çuval ilaç, gıda maddesi ve mühimmat atarken yakalanmışlardı. İsrail, AB ve ABD kaz gelecek yerden tavuğu esirgemez. Bu ülkelerin PKK'ya ayırdığı bütçeler çok yüksek rakamlara tekabül etmekte. Gerçekler bu yönde olduktan sonra PKK durup dururken neden silah bıraksın? Kendisini besleyen ülkelere ne tür bir cevap verecek? PKK'nın bu durumda silah bırakması için bağımlısı olduğu, otuz yıldan beri beslendiği ülkelerin beklentilerine cevap verecek bir durumun oluşması veya planlanması şarttır. Türkiye'de böyle bir oluşum veya planlama var mı? Her ikisi de var. Peki, bu oluşum ve planlama nedir? Türkiye'de Başkanlık Sistemine geçileceğinin garanti edilmesi PKK'nın ve bağımlısı olduğu ülkelerin beklentilerine cevap vermektedir. Nasıl mı? Başkanlık sistemine geçildiği takdirde yeni anayasa bu beklentilere cevap verecek bir anayasa olacaktır. Türkiye eyaletlere bölünecek, merkezi hükümetlerin görevlerinin büyük çoğunluğu eyalet yönetimlerine devredilecektir. Eyaletler kendi bütçelerini kendileri hazırlayacaklar. Kuzey Irak'tan bir yetkili bu durumu yeni Osmanlı düzeni adıyla dillendirdi. Yani eyaletler kendi bütçelerini yapacaklar, kendi valilerini atayacaklar, kendi eğitim sistemlerini kuracaklar, kendi güvenlik sistemlerini teşkilatlandıracaklar, kendi belediye başkanlarını seçecekler. Doğu ve Güneydoğunun adı Kürdistan Eyaleti oldu diyelim. Bu eyalet kendi bütçesini yapacak, yöneticilerini atayacak ve hatta resmi dilini de ilan edecektir. PKK teröristleri güvenlik gücü olarak bölgede yerlerini alacaklar. Eyaletlerin kendilerine özgü ordularının olacağı konusunda fikir yürütemiyorum ama olması ihtimali son derece yüksek. Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç bir sohbetinde ''PKK kesinlikle silah bırakırsa Apo için ev hapsi düşünülebilir...'' demişti. Sanırım bu ev hapsinin ardından da özgürlük gelecek ve Kürdistan Eyaletinin başına geçecektir. Tabi ki, sonsuza kadar eyalet olarak kalacakları düşünülemez. Eyaletin ardından özerklik ve daha sonra da bağımsızlık garantidir diye düşünmekteler. ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' sözleriyle alkışlanan Barzani Kuzey Irakta topladığı İran, Türkiye ve Suriye'den gelen Kürt temsilcilerine ''Birleşin, tek bir devlet olun'' çağrısı yaptı. Aynı kişi daha önce de ''Siz Kerkük'ten söz ederseniz biz de Diyarbakır'dan söz ederiz. Kuzey Irak'ı Türk askerine mezar yaparız.'' Sözleriyle Türkiye'ye kafa tutan kişidir. Biz kuzey ırakla ilgili kırmızı çizgilerimizi AKP döneminde geri çektik. Kerkük'ün adını bile unuttuk. İddiamız kalmadı. Ancak Diyarbakır hala birinci sıradan gündemi işgal etmekte... Bu durumda mevcut hükümetin PKK'ya gizlice tavizler ve sözler vermesine gerek var mı? Hazırlanan yeni anayasa hem PKK'nın hem de bağımlısı olduğu ülkelerin beklentilerine fazlasıyla yanıt vermekte. Bu plan tutarsa doğu ve güneydoğumuzda yakın vadede bir Kürt devleti kurulacaktır. Bu yüzden bir milyon güvenlik görevlisi ve askere sahip olan Türkiye dağdaki iki bin bitli teröristle baş edememiştir. Balık baştan kokar sözünün ispatını yaşamaktayız.