"Hayaldi gerçek oldu" beklide son yıllarda en sık rastladığımız söylemlerden biri. Türkiye şartlarında olma ihtimali çok düşük olayların gerçekleşmesi halinde kullanılması gereken bu slogan son zamanlarda o kadar sık kullanıldı ki; "ne oluyor arkadaş" der hale geldik. Evet gerçekten düşünülmesi güç bazı durumların geliştiği, gerçekleştiği olaylara gelişmelere şahit oluyoruz, bu bazen "yuh be" dedirtecek kadar abartılı olabiliyor. Pkk ve çözüm süreci ile ilgili konularda hep olumsuz düşünen üç beş çapulcudan biri olarak yine bu konuya değineceğim ve hayal ve gerçeğin birbirine ne kadar yakın olduğunu ifadeye çalışacağım. Bundan 10 yıl önce bebek katiline "sayın" demek yasaktı, şimdi kim bilir biz suç işliyoruz barış elçisi, demokrat toplum lideri, Türkiye'nin bölünmesini istemeyen birine iftiralar atıp bebek katili diyerek. Bundan 10 yıl önce Kürdistan kelimesini telafuz etmek her babayiğidin harcı değildi, şimdi vekillerimiz, bakanlarımız, başbakanımız, cumhurbaşkanımız aleni söyler hale geldi. Bundan 10 yıl önce Abdullah Öcalan idam edilirim korkusuyla yaşıyordu, "beni kullanın" tarzında ifadeler kullanıyordu, şimdi hayal dahi edemediği şeyleri gerçekleştirmenin hazzını yaşıyor, serbest kalacağı milletvekili belki de bakan olacağı günlerin hesabıyla yaşıyor. Bundan 10 yıl önce Pkk'lı teröriste militan demek suçu suçluyu övmek olarak algılanıyordu, şimdi bırakın militanlığı masum aktivist oldular, yakında Türkiye'den tazminat talep edecekler. Kimi demokrasi, kimi insan hakları, kimi ifade özgürlüğü açısından olumlu gelişmeler diye değerlendire dursun, 10 yıl önce-sonra diye onlarca örnek verilebilir, özellikle terörle ilgili konularda tasvip etmediğimiz gerçekten akla hayale gelmeyecek şeylere şehadet ediyoruz. Her şey yasakmı olsun hayır ama her şeyi bu kadar basite indirgememek lazım. 75 milyonluk bir ülkenin ordusunun giremediği Kandilden televizyonlar canlı yayınlar yapıyor, Eli kanlı bebek katili teröristlerin talep, şantaj, tehditlerini cap canlı izliyoruz, Yıllardır destekliyorlar terör örgütü listesine almıyorlar diye kızdığımız AB Parlementosun da PKK ile ilgili oylamaya vekillerimizin bazılarının çekimser oy kullanıyor ve resmi aktivist ilan ediliyorlar, onlar aktivistse yıllardır onlarla mücadele edenler ne ? Bazı bilim, sanat, hukuk erbabı, medya militanı ve STK aktivistinin akıllarını bir siyasetçinin deyimiyle siyasete kiraya verdiği bir dönemde hayallerin nasıl gerçek olduğunu görüyoruz. Gelelim başlığımıza; Pkk yeni ve engüçlü Sivil Toplum Örgütü olma yolunda hızla yol alıyor hayal demeyin gerçek olma ihtimali diğerleri kadar gerçek hem de yüksek. Diyorum ki; özellikle akilli sendika başkanlarının sendikaları vursunlar kapılarına kilitleri versinler taleplerini Karayılana o dile getirsin, nasılsa tabanda olmasa da tavan birliktelikleri var, barış istiyorlar ya hepsi gönül birliktelikleri de mevcut, nasılsa birileri tarafından onların talepleri daha insancıl, demokratik ve karşılanabilir görülüyor, istesinler şu grev hakkını da işe yarasın onca taviz, komedi, Karayılan "1 Mayısı taksimde kutlamak istiyoruz, yoksa! " desin, bakın işçi sendikaları şamaroğlanına çevirenler efeleniyor mu karşılarında, çok anormalde olmaz bu durum, yıllardır bazı işçi sendikaları onlar adına konuşuyordu şimdi sadece roller değişir. Kızmayın bana bunlar artık hayal değil ve gerçekleşmesi diğerlerinden daha kolay, Pkk'lılara denilmiyor mu "gelin siyaset yapın." diye. Hepsi vekil, belediye başkanı olacak değil ya bazıları da STK'lar eliyle sürdürecek varlıklarını kamu çalışanları aracılığı ile devletin ödediği aidatlar onların rahat etmesi için yeterde artar bile.