Türkiye'de süper ligin ikinci yarısı bu zamana kadar alışılagelmişin dışında başladı.. Topçular teknik adamlar ve yöneticiler nefes aslamaya fırsat bulamadan top başı yaptılar ve dünden itibaren maçlarını oynamaya başladılar..

Yine alışıla gelmişin dışında Gaziantepspor, küme düşme tehlikesine rağmen en önemli oyuncularını sattı ve başka kulüplere kiraladı..

Sattıklarının ve gönderdiklerinin yerlerine aynı kalitede oyuncu almadığı gibi, birde rakamsal olarak futbolcu sayısını azalttı.

Bu mantığı anlamak gerekmiyor. Çünkü kulübü yönetenler yaptıklarının doğru olduğuna inanıyor.. Bunları eleştirenleri ise düşman olarak, çapulcu olarak suçlama yoluna gidiyor.. Yine kulübü yönetenlerin başı olan zat-ı muhterem yeni bir tanımla araya ırkçılık meselesini koydu..

Bu zat-ı muhtereme göre, kendisine ırkçılık yapılıyormuş..

Gaziantepspor kulübünde Celal Doğan döneminde 389 olan üye sayısından 150 Gaziantep doğumlu spor adamları ve insanları üyelikten sileceksin, yerine 1 ay içerisinde 700'e yakın hemşehrini üye yapacaksın ve üye sayısını 1032 çıkaracaksın, sonra da meydana çıkıp "bana ırkçılık yapıyorlar" diyeceksin..

Doğrusu bu kadar pişkinliğe pes..

Hemde bu sözleri ne zaman söylüyor dersiniz..

Tam da Antalya maçından bir gün önce..

Yani bu şehirde yaşayan insanlar ile bu kulüpte görev yapan futbolcular ile teknik adamların bu maça konsantre olması gerektiği zaman..

Ve bize de maç öncesi yazısı yerine bu yorumu yaptırma mecburiyeti koyarak..