Önce demokrasi, hak ve özgürlük istediler. Nasıl istediler?
Kadın, çocuk, yaşlı, hasta demeden keleşle tarayarak. Şantiyeleri yakarak, asker, polis, öğretmen, kimi bulurlarsa öldürerek.
Sonra yılanın başı yakalandı. Akli melekeleri düzgün çalışmayan bir başbakan ve ona yardımcı olan iki başbakan yardımcısı bu yılanın boynunu koparmayı başaramadı. Yılan İmralı kafesinde beslendi, büyüdü, serpildi. Güven içinde yaşayarak bölücülüğe devam etti. Ömrü boyunca bu kadar güvenli bir yer bulamamıştı. İmralı?yı karargâh yaptı. Ülkeyi yönetenler yılanın bakıcısı AB?nin güdümüne girdiler.
Yılan kandil?le bağlantı içinde yaşadı. Engelleyemediler. Onun temsilcileri parti kurarak cinayet demokrasilerini yüce Meclis?te temsil etmeye ve Meclis?ten cihan devleti Türkiye Cumhuriyeti?ne kafa tutmaya, meydan okumaya başladılar.
Ülkeyi yönetenler bu olanları seyretmekle yetindiler. Hatta yetinmekle kalmayıp, bölücülerin devlete meydan okumalarına çanak tuttular?
Artık Kandil teröristleri TBMM de temsil edilmekteydi.
Ülkeyi bölüp parçalama, Türklerin elinden alma çalışmaları bu aşamada daha da hızlandı. Arkalarında ABD ve AB gibi iki dayıları vardı nasılsa? Ve de ülkenin yönetimine soyunanlar bu dayılardan icazet alarak meydana çıkmaktaydılar.
Koca bir cihan devletinin bir belediye başkanı Osman?a bile gücü yetmedi. Irak?ın kuzeyindeki Barzani eşkıyası Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki belediye başkanlarını belirlemeye başladı.
Ankara hâla seyretmekte. Sanki bütün bunlar yabancı bir ülkede cereyan eden tiyatro oyunlarıydı.
*
Bir çakma parti ile Barzani?nin belirlediği belediye başkanları devlete meydan okumayı sürdürdüler.
Bölünme iki dil, iki bayrak aşamasına kadar geldi.
Artık iki bölgede Türkçenin yanında Kürtçe de her alanda kullanılmaya başlandı.
Bir zamanlar türbanlılar ??kamusal alan?? denerek resmi kurumlara alınmıyorlardı. Ancak teröristler kamusal alanlarda bölücülük borazanlarını öttürürken kimseden ses çıkmamakta..!
Bunun devamında neler gelecektir. Ünlü bir söz var. ??Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.??
Devamında olacağı şu İki bölgedeki hem Türkçe Hem Kürtçe levhalardan Türkçe kaldırılacaktır. Kürtçe bölgenin geçerli dili olduktan sonra da bütün kamu kuruluşlarının resmi dili Kürtçe olacaktır.
Bütün bunlar BOP projesinin yumuşak geçişle uygulamaya konulmasından başka bir şey değil.
*
Adamın biri Meclis kürsüsüne çıkmış, ??Ne demek, Ne mutlu Türküm diyene?.. Ben de ne mutlu Kürdüm diyene derim??? diyor.
Bu Meclis Türkiye Cumhuriyeti Devleti?nin Meclisi. Ülkenin ve devletin beyni. Meclis?te hiç Türk vekil yok mu? Neden kimsenin sesi çıkmıyor? Neden tepki veren yok? Bir kişi çıkıp da ??Sen Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorsun, yemezler??? diyemiyor.
Ülkenin ezici çoğunluğunu temsil eden Türklere ??Ne mutlu Türküm diyene?? demeyi yasaklamak mı gerekiyor acaba? BDP vekilinin bu sözleri aynı zamanda Atatürk?e saldırı ve Atatürk?e eleştiri değil mi?
Ülke bir yerlere doğru gidiyor, Ankara seyrediyor. Etsin bakalım.
Deve dağda boynuz ararken hazır kulağından olmuş. Yakın tarihteki örneği Ermenilerdir.
Yine, deveyi yardan attıran bir tutam ottur.
AB ile ABD nin uzattığı bu bir tutam otu yememek devenin sağlığı ve geleceği için şarttır.