Amerika'nın emriyle, Kandil'in onayı ve İmralı'nın atamasıyla milletin vekili payesini elde edenler, hastalıklı beyinlerinin ürünü zehirli fikirlerini demokrasinin mabedinde demokrasinin bağrına bağrına saplıyorlar.

Aslında Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın ne merem bir şey olduğunu Türkiye kamuoyu öteden beri bilir.

Malum medyanın sayfaları ve kanalları onun ve onun gibiler için ardına kadar açık edilmiş, güya fikir kabilinden kara propagandaya sınırsız olanaklarını seferber etmişlerdir.

Diyarbakır şehrinin utanç vesikaları olarak mecliste yankılanan bu bed ses aslında hiçte yabancı olduğumuz bir frekansta değildi.

Daha önce de AKP adına söz alan birçok vekilin benzer sözleri sarf etme yarışına girdikleri görülmüştür.

Atatürk'ün manevi kızı ve dünya tarihinin ilk savaş pilotu Sabiha Gökçen'in Dersim dağlarında yuvalanan Cumhuriyet düşmanlarına karşı, devrimlerin genç ve kararlı bir uzvu olarak verdiği can siperane mücadele AKP'nin Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner tarafından BDP'li Ahmet Tan'la aynı tonda karşılık bulmuştu.

Nitekim BDP'li Ahmet Tan'ın Atatürk'e ve onun düşüncelerine hakaret içeren konuşması AKP sıralarından da alkış almış ve AKP Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar tarafından da kutlanmıştır.

Altan Tan hem gerici hemde bölücüdür. Taşıdığı bu özellikler itibariyle BDP'ye uyumlu olduğu kadar AKP'ye de yakındır. Bugün itibariyle durduğu yer, BDP'yi tatmin ettiği kadar AKP'ye de yakışan bir yerdir.

Bölücüler ve Gericiler neden ruh ve fikir anlamında birbirini tamamlıyorlar? Zira bu iki görüşte Kemalist Devrimlerle ve Cumhuriyetin başlangıç ilkeleriyle kavgalıdır.

Bu durum aynı düşmana ve aynı hedefe kilitlenmiş iki şer güce ittifak olanağı tanımaktadır.

Bunlar onun bunu çocuğu olabilirler. Ancak en başta bunlar Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmek üzere projelendirilmiş emperyalizmin planları gereği roller dağıttığı BOP'un çocuklarıdır.

Altan Tan'ın asıl amacı İskipli Atıf Hoca'dan dem vurarak 'iki sait'in işbirliğini ve ihanetini aklamaktır.

Levent Kırca'nın 'Sanatçılar Girişimi' etkinliğinde ifade ettiği gibi 'Vatan Elden Gidiyor' artık söz kendini tüketmiş ve vaktini doldurmuştur.

Karşı devrimciler, bölücüler ve gericiler, Cumhuriyetçilerden ve Ulus Devletçilerden daha fazla örgütlü, güçlü ve cesaret sahibi olmuşlardır.

Atatürk'e ve Türk'e ait değerlere küfür kanıksanmış ve günün modası haline gelmiştir. Atatürk'ün oğulları ve kızları, küfre karşı savunma pergellerini açmak yerine, artık sonucu belirleyecek eylemlerde buluşmalıdır.

Zira film kopmak üzeredir.