Yetmişli yıllarda öğretmenler her yıl başarılı teftiş raporu aldıkları takdirde maaşlarında birer kademe ilerlemesi yapılırdı. Üç yıllık başarıda ise bir maaş derecesi verilirdi.

Benim maaş derecem 11. derecede kilitlenip kaldı. Yine aynı yıllarda Başbakan Bülent Ecevit bağış kabilinden bir derece artışı sağlamıştı maaşlarda. Ancak benim terfim gelmiyordu. Milli Eğitim Müdürlüğüne sorduğumda Ankara'nın yapmadığını söylüyorlardı. Hiç olmazsa Ecevit'in verdiği bir dereceyi maaşıma ekleyerek yükseltin diyordum;

-Hakettiğiniz derece olmadığınız için bu avanta dereceyi de veremiyoruz, yanıtını alıyordum.

Hak ettiğim yerde olmadığım için cezalandırılmaktaydım. Böyle saçma bir uygulamaya dünyanın hiçbir yerinde rastlanmamıştır. Her yıl umutla bekledim. Ancak maaş terfim gelmiyordu. Beraber mezun olduğum arkadaşlarım 8. dereceden maaş aldıkları halde ben 11. derecede bekliyordum. Bu şekilde on yıla yakın zaman geçti.

Sık sık cephe hükümetleri değişiyordu. Gelen her hükümet kendi yandaşlarının terfisini yapıyordu. Benim safım belliydi ama fanatik taraftar değildim. İdeolojim doğru mantıktı.

1979 yılı eylülünde Ankara'ya gittim. Milli Eğitim Bakanlığında beklemeye başladım. Saat dokuza doğru memurlar geldiler. Gelenler hemen çay söyleyip kahvaltı ediyorlardı. Tayin terfi şubesinin şefi saat onda teşrif etti. Durumu açıkladım ve terfilerimin neden yapılmadığını sordum. Gaziantep'e bakan memuru çağırıp ilgilenmesini söyledi. Biraz sonra memur yanımıza geldi;

-Efendim, Gaziantep Milli Eğitim Müdürlüğü terfi için teklifte bulunmamış…

Ankara'ya hazırlıklı gitmiş, Mili Eğitim Müdürlüğünün teklif yazılarının tarih ve sayılarını yanıma almıştım. İlgili memura verdim. Tekrar gidip inceleyerek yanımıza geldi.

-Efendim teklif yazısı geçen yıllarda gelmiş.

-Pekala, hocanın terfi işlemini hemen yap.

Memur gitti. Bir süre sonra elinde belgelerle geldi.

-Dur, beraber gidelim.

Kadro şubesine gittik. Kapıya yakın yerde bir metrekarelik bir masanın başında dört genç oturmakta. Masanın ortasında da bloknot şeklinde bir defter durmakta. Yanımdaki memur belgeleri göstererek kadro vermelerini söyledi. Gençlerden biri bloknotu aldı. Sayfaları hızla çevirdi. Sonra masanın orsasına atarak;

-Kadro yok, dedi.

O anda sinirlerim tavan yaptı. Gençlere hakaret ve tehdide başladım. Terfi şubesinden yanımda gelen memur bana sarılıp iteleyerek dışarı çıkardı. Sonra;

-Hocam, bana bir ay müsaade et. Bir ay içinde terfin gelmezse gel ne yapacaksan bana yap. Gelirken de bana çay getirmeyi unutma…

Adam sonunda beni sakinleştirmeyi başardı. O akşam otobüse binerek Cevizli'ye döndüm.

Birer hafta arayla üç hafta boyunca birer derece terfim geldi. Sonunda emsallerimin maaş derecesine yükselmiştim.

Bir bloknota dört memurun baktığı bakanlık ancak bu kadar çalışabilirdi. Bakanlığın benimle ilgili yanlışını düzelttirmek için oraya kadar gitmem gerekmişti. Meslek hayatım boyunca milli eğitimden anlayan bir bakana rastlamadım. Durum hala aynı diye düşünmekteyim.

Yazar İletişim

[email protected]

TLF: 0535 836 16 82