Okulumuz Kürt nüfusun yoğun olduğu bir semtteydi. Ancak öğrencilerimin hepsi de Türkçe konuşuyordu. Öğrencilerimden Ali öksüzdü ve babaannesiyle kalıyordu. Ali bir gün bana sordu;

-Öğretmenim, ninem yarın sizinle görüşmeye gelecek. Gelsin mi?

-Gelsin oğlum.

Ertesi günü bir teneffüs sırasında Ali yanıma geldi.

-Öğretmenim ninem geldi. Sizi bekliyor.

Beraberce bahçeye çıktık. Doğulu kıyafet içinde yaşlı ama dimdik duran bir kadın. Beni görünce konuşmaya başladı. Ancak Kürtçe konuşuyordu ve tek bir kelime anlamıyordum. Nasılsa ne demek istediğini Ali'ye sorar öğrenirim diye düşündüm. Kadın ne söylediyse anlamış gibi başımı salladım. Epeyce konuştu. Sonra ayrılıp giderken elini uzattı. Tokalaşacak zannettim. Ben de elimi uzattım. Kadın elimin içine bir şey bıraktı ve hızla uzaklaşıp gitti.

Peşi sıra bakarken elimin içinde ne olduğunu merak ettim.

Ali'nin ninesi elime on lira (on milyon) para bırakmıştı. Aliye döndüm;

-Bu ne Ali? Ninen ne söyledi?

-Öğretmenim ninem beni sınıfta bırakmamanızı, sınıfı geçirmenizi istiyor. Parayı da onun için verdi.

Ders zili çalmıştı. Sınıfa girince Ali'yi yanıma çağırdım. Son derece yoksul ve kimsesiz olduğunu biliyordum. Parayı kendisine vererek;

-Götür bunu ninene ver gel. Derslerine çok çalışırsan sınıfını geçersin, dedim.

Ali gidip parayı vererek geri döndü.

Olayı müdüre anlatım. Kahkahalarla güldük.

Uzun meslek hayatım boyunca öğrencilerimden hiçbir beklenti içinde olmamıştım. Hiçbir zaman öğretmenler gününde çiçek hariç hediye kabul etmemiştim.

Sınıf geçme karşılığında on lira rüşvet teklifi bana çok garip geldi.

Yıl sonunda Ali'yi sınıfta bıraktım. Üzülerek giderken yanıma çağırdım;

-Üç gün sonra okula gelip beni göreceksin. Karneni de yanında getir. Aksi halde senin için çok kötü olur, diye tembihledim.

Ali üç gün sonra geldi. Bu defa karnesindeki kırık notları düzelttim ve sınıfı geçtiğini not düştüm. Çünkü milli eğitime giden kayıtta sınıfı geçmişti. Karnesini vererek kulağından tuttum;

-Bu sana ders olsun Ali. Bir daha sakın hiçbir devlet memuruna rüşvet teklif etmeyin. Ninene de selam söyle…

Ali elimi öptü. Sevinerek, zıplayarak, koşarak evin yolunu tuttu.

Allah fakiri sevindirecekse önce eşeğini kaybettirir, sonra da geri buldururmuş…