Bir okuyucu gönderdiği e posta mektubunda diyor ki, ' bağımlılık bir kader mi? '

Elbette değil.

Her şeyi kadere yüklemek temel alışkanlığımız olduğundan mıdır nedir topu hep kadere atıyoruz.

Yanlış bu.

Kişi yaşadığı aile içinde bağımlılığa karşı bir bakış açısı geliştirir. İletişimin sağlıklı olduğu aile içinde sağlıksız ilişkiler olmamaktadır. Bireyin arayışta olduğu sevgi ihtiyacı için yanlış insanlarla yaşadığı birliktelikler ne yazık ki acı sonlarla bitmektedir.

İçinde bulunduğumuz yüzyıl, teknolojik gelişmelerin baş döndürücü hıza ulaştığı bir dönem. Teknik alandaki gelişmelerin getirdiği bazı olumsuzluklar da gizlenmediği gibi bazı rahatsızlıkları da beraberinde getirdiği aşikar.

İsmini vermek istemediğim bazı kimyasal uyuşturucular bundan seneler evvel yokken günümüzde maalesef hayatımızın ortasında duruyor. Teknolojiye karşı değiliz ama karanlık ruhluların para ve servet hırsı engel tanımıyor. Gelişen uygarlığın gücünü kullanarak masum insanları, gencecik yavruları acımasızca zehirleyenlere söyleyecek çok sözümüz olacaktır elbette.

Her zaman şunu savundum: 'eğitim ve bilinçlenme duygusu aile içinde ya da çevresel faktör açısından yaşanacak olumsuzlukları en aza indirger. Özellikle gençler ve ergenliğe aday çocuklarımızın merak duygusu en üst seviyede olduğundan onları kötü alışkanlıklardan alıkoyacak tek unsur uzmanlar eşliğinde verilen eğitimlerdir. Örneğin, 'Bir kereden çok şey olur ' isimli kitabı yazdıktan sonra duyarlı ve bir o kadar da duyarlı okurlar bu konuda oldukça çarpıcı konulara temas edip duygularını elektronik posta ya da elden mektup iletiyorlar. Genellikle mağdur aileler bu konuda oldukça dertli. Haklılar da.

Gelen mektuplarda aileler çocuklarının ya da ergenlerin bağımlı olup olmadığını nasıl öğreneceklerinin yöntemini soruyorlar. Bağımlılık belirtileri ile ilgili soru yöneltiyorlar. Gelen mektuba karşılık cevabını yazıyorum. Hatta üşenmeyip telefon açıyorum. Konuyu etraflı anlatarak aileye gerekli bilgi notlarını iletiyorum. Bazı aileler ev içindeki bir bağımlıya karşı nasıl davranacaklarını, nasıl bir tepki vereceklerini bilemiyorlar. Bu çok acı bir durum. Paniğe kapılmadan gerekli yollar hakkında sağlıklı bilgileri sunarak profesyonel yardım alma konusunda uyarıyorum. Doktora danışmadan nasıl ilaç alınmaması gerekiyorsa madde kullanımı için de izlenmesi gereken yol haritasını da anlatmak benim vicdanımı rahatlatıyor. İnsan duygudaşlık kurduğu vakit o aileleri daha iyi anlıyor.

Bağımlılık çok boyutlu bir kavram. Tıpkı aysberg gibi. Aysbergin görünen yüzü olduğu gibi bir de görünmeyen yüzü var. Sözünü ettiğim gibi, ülkenin bir numaralı sorunu bağımlılıktır. Türü ne olursa olsun, insanımızı bağımlılık denen illetten uzak tutmak için elimizden geleni yapmak durumundayız. Her şeyi devletten beklemek alışkanlığında vazgeçmek durumundayız. Elbette sağlık kuruluşlarından gerekli yardım için kolları sıvayacağız.