Dünyanın birçok ülkesine göre Türkiye’de ve haliyle ilimiz Gaziantep'te öğrencilerin okuma oranının istenilen düzeyde olmadığı su götürmez bir gerçektir. Öğrencilere okuma alışkanlığının kazandırılması yönündeki çalışmaların yetersizliği de açıkça gözükmektedir.

Yetişkinlerin okuma konusunda çocuklarına örnek olamamaları; öğrencilerin kitap okumayı sıkıcı ve zorunlu olarak görmeleri, bu yüzden de okumaktan zevk almamaları gibi bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Kitap okumayı bir ödev gibi düşünmeleri, sık sık temelsiz 'kitap oku' talimatlarıyla karşılaşmaları, kitap okurken sıkılmaları ise kitabın ihtiyaç değil zorunluluk olduğu sonucunu doğurmuştur. Yapılan gözlem ve incelemelerde öğrencilerin kitap okumayı yalnız belli dönemlerde ve bir süre devam ettikleri gözükmektedir. Onun için uzun süreli alışkanlık kazandırmak için kitap okuma sevgisinin yüreklere kazınması gerekmektedir.

Toplumumuzun okuma alışkanlığını belirlemeye yönelik yapılan bir araştırmada; son bir ayda okunan kitap sayısının sorulduğu soruya katılımcıların %40’ının hiç, %30’unun ise sadece 1 kitap okuduğu cevabı alınmıştır. Genel olarak katılımcıların %60’nın hiç kitap okumadıkları, %51’inin evlerinde kitaplık olmadığı, %41’nin yakınlarına hediye olarak kitap vermediği sonucu tespit edilmiştir.

İlköğretim öğrencilerinin yaklaşık %70’inin hiç kitap okumadığı ya da yalnızca iki ayda bir kitap okuduğu. Ortaöğretim öğrencilerinin ise yaklaşık % 89’unun kitap okumadığı tespit edilmiştir. Öğretmenler üzerinde yapılan araştırmada ise ayda bir kitap okuyan öğretmenlerin oranı %5 civarındadır.

Bir başka araştırmada ise; beş yıllık bir süreçte öğretmenlerin %75’lik bir kısmının hiç kitap okumadığı sonucu ortaya çıkmıştır.

Yine istatistikler göstermektedir ki: Türkiye’de öğretmenlerin %63’ü bazen kitap okuyor, üniversite öğretim üyelerinin %56’sı ayda 1-2 kitap okuyor ve Türkiye’de düzenli kitap okuma alışkanlığı oranı % 0,01’dir.

Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada: uluslararası okuma alışkanlığı düzeyine göre %10’luk kısmı çok okuyan, %40’lık kısmı orta düzey olarak tespit edilmiştir. Okuma alışkanlığını azaltan nedenler sorulduğunda deneklerin %34’ü ekonomik, %31’i ilk ve ortaöğretimde bu alışkanlığın kazandırılamamış olmasını, %22’si ise çalışma şartları nedeniyle zaman bulamadıklarını belirtmişlerdir.

Bu amaçla öğrenci, öğretmen ve ailelerden başlayarak toplumun her kesimini kapsayan bilinçli bir okur kitlesi oluşturmak, okumanın bir yaşam biçimi haline getirilmesine, okumaya temel teşkil edecek dil becerilerinin geliştirilmesine katkıda bulunmak için 'Okumak En Soylu Eylemdir' projesinin başlatılması zaruret arz etmektedir.

Bu da sadece bir kişinin ya da kurumun tekelinde değildir… Topyekûn bir kalkınma, sürdürülebilir bir başarı hedefleniyorsa mutlaka okuma oranlarını yukarılara çekmek mecburiyetindeyiz…

Aksi halde geçici başarılar ve pansuman tedavileri ile avunmak zorunda kalarak sadece zaman kaybedecek ve 2020'li yılların öznel toplumu olma hayalimizden hızla uzaklaşacağız…

Konfiçyüs'ün, 'Karanlığa küfredeceğine bir mum yak.' sözünü çok severim. Şimdi bu sözü 'karanlığa küfredeceğine kitap oku!...' diye yeniden dizayn etmek gerekir sanırım…

Muhabbetle…