Önce peşin konuşalım...
Gaziantepspor'un bu oyununa eleştiri getirilirmi ?
-"Kötü oynadılar" denilirmi ?
-"Rakip forvete yine dünyanın pozisyonu verildi?" diye şikayet edilir mi ?
-"Rakip kaleye gidemiyoruz, tek pozisyonumuz bile yok" diye söylenilirmi ?
-"İki pası doğru dürüst yapamıyoruz, organize ataklar geliştiremiyoruz" denilir mi ?
Eğer birisi böyle demeye kalkarsa, adamı ekmek çarpar vallahi...
Bu futbolcu arkadaşların, bu teknik adamın alınteriyle, analarının ak sütü gibi helal olan galibiyetlerine gölge düşürmeye kalkışmak, enazından insafsızlık olur... Vicdansızlık olur... Hepsini tebrik etmek boynumuzun borcudur...
Bu anlayışla hareket etsinler, bu sorumluluğu taşısınlar, hiç değilse onlar sık sık eleştirilmekten, biz ise sürekli eleştiren kötü adam olmaktan kurtuluruz...

İLK KEZ ELİ AYAĞI DÜZGÜN TOP OYNADILAR

Gelelim Galatasaray karşısındaki Gaziantepspor'lu futbolculara... Bir kere başlıkta ifade etmeye çalıştığım gibi, sezon başından beri ilk kez sahada ne yaptığını bilen, kontrollü oynayan, yardımlaşmayı ön planda tutarak önce defans anlayışında son derece dikkatli ve disiplinli, daha sonra topa sahip olduğunda gol yollarını zorlayan düşüncede bir takım vardı... Anlaşılan o ki, O RUH Gaziantepspor semalarının üzerinde dolaşmaya başlamıştı... Birkaç maç daha izledikten sonra O RUHUN takımın bedenine girip girmediğini göreceğiz...Çünkü asıl maçlar bundan sonra başlıyor... Ama Galatasaray maçında sanki öyle gibiydi...
Kalede Hasagiç her maç sonra yazdığım gibi, formunu devam ettirdi. defansta Afanou'yu ilk kez zamanlama ve hamle konusunda iyi gördüm. Bekir Beşiktaş maçında ne yaptıysa bunda da aynısını yaptı. Hatta Beşiktaş maçında topu kaleye girmek üzereyken çıkarmıştı, bu maçta da aynısı oldu.
Sağda Engin bu kez hatasız oynadı. Bazen çok içerilere kaçtı ve adamını unuttu ama neyse Carrusca, Kapuska çıkınca fazla sıkıntı yaşamadı. Önündeki Zurita hem defansif hem ofansif yönde bu kez eli yüzü düzgün işler yapınca, Engin biraz daha rahatlamıştı...
Defansın önünde artık iyi bir ikili olma yolunda, insana güven duygusu aşılamaya başlayan Krita ve Çoğum, Galatasaray'ın göbek ataklardaki tüm hamlelere ilk darbeyi vuran isimler oldular. Solda Faruk, bir iki hatası dışında diğer maçlarına oranla daha iyi gözüktü. Tabii bunda Ekrem'in bitmez tükenmez enerjisinin yanısıra, yardımlaşmaya gelmesinin rolü büyüktü. Faruk da böylece fazla sıkıntıya grimemiş oldu. Ancak kanatları düşünmeyen bir Galatasaray, Gerest tarafından ileriye çıkış yaptırılmayan Sabri gerçeğini de unutmuyor ve Faruk'un belki bu nedenle fazla sıkıntıya girmediğini düşünüyorum...
Gol bölgelerinde, Nigris biraz daha toparlanmış, Diawara ise dengesini bir türlü tutturamamış ve hala nasıl futbolcu olduğu tartışılır görüntüsünü sürdürür nitelikteydi. Ama en iyi yaptıkları şey, rakibin hazırlık paslarını engellemeleri, hücun pres denilen unsuru dört dörtlük yerine getirmeleriydi. Bunda Ekrem'inde rolünü tekrar hatırlatmam gerek...
Bu maça takımını iyi hazırlayan, geniş alan bırakmama konusunda oldukça iyi ders çalıştıran ve hepsini iyi motive eden Erdoğan Arıca'nın, Veysel'i 10-15 dakika daha önce alacağını tahmin etmiştim. Hatta bulunduğumuz locada arkadaşlara da söylemiştim. Ama Veysel son dakikada da olsa görevini yaptığı için, yine de gecikme sayılmadı ve tecrübeli golcü, yıllanmış şarap gibi, kalitesini bir kez daha ortaya koydu.
Arıca'nın, Mehmet Polat'ı yavaş yavaş ısındırması, bu futbolcunun da aynı şekilde kendine gelmeye başlaması, Gaziantepspor için ikinci bir kazanç olacağa benziyor...