Niye yazar, niye yazarım, niye yazarlar… Her insanın farklı bir sebebi var kalemi eline almak için.. Sıkıntıları atmak, mutluğunu paylaşmak, hırsını almak, acısını dile getirmek, suçlamak vs… Bu liste uzarda uzar.
Önceleri elle yazılırdı o kalbimizden temiz sayfalara, ayrı bir zevk aslında yazarak içinizi dökmek… Her harfe duygular yansıtılır, hüzün, sevinç, elinizin titremesi, gözyaşları... İlk yazımda ailemden biraz bahsetmiştim. Ailece sanata, edebiyata çok düşkünüz, okumayı çok severiz. Küçük yaşlarımdan bu yana okumayı çok sevmiş ve kitap okumayı hobileri arasına koyanlara hep kızmışımdır. Okumak hobi değildir, yapılması gerekendir. Ne okunursa okunsun her kitapta alınacak bir ders, bir ana fikir mutlaka vardır.
Yaşananlarla, okunan kitaplar birleşince yazılacak çok malzeme çıkıyor ortaya, hele de yazmayı seviyorsanız benim gibi… Neden yazıyorum, seviyorum, rahatlıyorum, paylaşmak hoşuma gidiyor, sıkıntılarım dağılıyor, mutlu oluyorum, bir işe yaradığımı hissediyorum, belki bilinmeyen bir konuyu bilinir yapıyorum, ben olsaydım dedirte biliyorum.
Yazma konusunda kendimi belki şu an için profesyonel görmüyorum, ama yaptıklarım yapacaklarımın göstergesidir diye düşünüyorum.
Aklıma gelen her konuyu paylaşmak istiyorum sizinle, ama kimseye taş atmadan, kimseyi üzmeden, benim köşemde haftanın üç günü güneş açsın, okuyan insanlar huzur bulsun, mutlu olsun, bir anlığına da olsa hüzünlensin, kısaca unutulan bazı değer yargıları ve duygular hatırlansın, düşünülsün, empati yapılsın istiyorum. Her insan hayata bir şekilde kafa tutmalı, kimi düşünerek, kimi çalışarak, kimi üreterek, kimi okuyarak, kimi yazarak, işte yazı yazmanın içinde bunların hepsi var. Düşünmeden, okumadan, çalışmadan, üretemez ve yazı yazamazsınız. Ben hayata yazarak kafa tutmayı seçtim, içinde yaşama dair çok şey barındırdığı için… Beğenende sağ olsun, beğenmeyende, okuyan herkese teşekkür ederim.