Herhalde Reyhanlı katliamı cumhuriyet tarihinde yaşlanmış en büyük faciadır. Resmi kayıtlara göre kırk altı ölü, yüzlerce yaralı ve dokuz da kayıp var. Bu katliamın ayıbı kime ait? En başta MİT ve ardından da hükümete ait bir ayıp bu. Suriye sınırımız ortalama 910 km ile ülkenin en uzun sınırı. Bu sınırımız yüzde elli oranında kaldırılmış durumda. Yani Suriye'den ülkemize geçişler tümüyle serbest. Bu nasıl bir devletçilik ve yönetim anlayışı? Suriye'den giriş yapan sığınmacılar neden bir iki gün bekletilip haklarında gerekli araştırmalar yapılmıyor? Emeklisine yüzde iki zam veren hükümet eğer parası yoksa neden yarım milyon Suriyeliyi beslemekte? Bunlar işin basit yönleri. Gelelim karmaşık yönlerine. Hükümetin Bağdat yönetimiyle zıtlaşarak PKK yı barındıran Barzani ile dirsek temasına geçmesini anlamış ve kabullenmiş değilim. BOP gereği olabilir diye düşünmekteyim. Barış süreci adı altında ülkemizdeki PKK teröristlerinin güvenlik güçlerimiz susturularak Suriye'ye rahatça geçmelerinin sağlanmış olmasını da anlayamıyorum. Güney Kürdistan tabir edilen fason Barzani bölgesine Batı Kürdistan adıyla anılan Suriye'nin kuzeyinin eklenmesi için devletimizin verdiği destek akla zarar bir davranış değil mi? Yazının başlığı Reyhanlı. Bu yazdıklarının Reyhanlı katliamı ile ne ilgisi var diyeceksiniz. Baştan sona, tümüyle ilgisi var. Beşar Esat'ın iç savaşı kaybettiği takdirde kuracağı alternatif Museyri Devleti Akdeniz kıyısındaki Lazkiye ve Banyas kentlerini içine alan minik bir devlettir. Bu kadar yer Esat'ı tatmin etmemekte. Kaldı ki, babası Hafız Esat zamanından beri Hatay ilimiz Suriye haritası içinde gösterilmekte. Yani Suriye haritasında Hatay Suriye'nin bir kentidir. Suriye'deki iç savaşın Türkiye'ye sıçraması ve özellikle Hatay ilinde halkın devletten soğutulması Esat'ın işine gelir. Hayal de olsa Esat Hatay'ı hala istemekte. Buraya bir nokta koyalım. On/onbeş yıl önce Barzani on adet ticaret gemisi almıştı. Hiçbir denizle bağlantısı ve kendine ait limanı olmayan Barzani bu gemileri neden aldı? O yıllarda yapılan plan bugün için uygulama alanına konmuştur. Suriye'nin kuzeyinde Batı Kürdistan kurulduğunda bu uyduruk bölgenin bir ucu Akdeniz'e açılacaktır. Suriye karışıklığının asıl amacı da Batı Kürdistan'ın kurulmasıdır. Bu proje BOP'un bir parçası. Ancak Batı Kürdistan için Lazkiye limanı yeterli ve cazip değil. İskenderun Limanını almaları gerekiyor. İskenderun Limanı geçmiş yıllarda özelleştirilirken Gaziantepli bir kulüp başkanı ihaleye katılmış ve ihaleyi almıştı. Durum ulusal basın tarafından açıklanınca ihale iptal edildi. Çünkü liman Barzani adına alınmıştı. Zaman zaman Amanos Dağlarında terörist eylemler yapıldığını hatırlıyoruz. İskenderun'da şehitler verdiğimizi unutmamamız gerekiyor. Bu olayların tek nedenini Amanos Dağlarının teröristler için kolay barınak olduğu şeklinde anlarsak büyük yanılgıya düşeriz. PKK Hatay'ı Hakkari kadar önemli ve kendine yakın görmektedir. Bu beklentileri göz önüne aldığımızda Hatay ilimiz üzerinde bazı oyunların sahnelenmekte olduğunu anlamakta zorlanmayız. Hatay Türk, Arap ve Süryani'lerin karışık olarak yaşadığı bir ilimiz. Süryani Kadim Kilisesinin merkezi Hatay'dır. Suriye iç karışıklığı nedeniyle Hatay'a göç eden Arap nüfusu eski Hatay nüfusuyla birlikte düşündüğümüz zaman nüfusun çoğunluğunun Arap olduğu ortaya çıkacaktır. Bu gerçekler penceresinden baktığımızda Türk milliyetçiliğinin en zayıf olduğu ilin Hatay olduğu anlaşılmakta. Milliyetçiliğin zaafı devlete bağlılık zaafını da beraberinde getirir. Araplar ve İsrail için Kudüs ne kadar önemliyse Hatay ve İskenderun da PKK, Suriye ve Türkiye için o kadar önemlidir. Reyhanlı katliamını kim veya kimler yaptı? Suriye gizli örgütü El-Muhaberat'la işbirliği yapan THKP-C Acilciler yapmış olabilir. Barzani ve Mossad destekli teröristler yapmış olabilir. Ancak Mossad asla iz bırakmaz. Esat'la işbirliği yapan El Kaide'ciler yapmış olabilirler. Yakalananlar Türk vatandaşı ama tetikçi değil, para karşılığı hizmet eden aptallar. Katliamda kullanılan bir ton bombanın fabrikasyon olduğu ve yalnızca gizli servislerle ordular tarafından kullanıldığı iddia edilmekte. Bombanın cinsi ve şekli bile katliamın sıradan bir terör örgütü tarafından yapılmadığını anlatmaya yeter. Ancak, terör örgütleri taşeron olarak kullanılmış olabilir. Bu olayda Hatay İl Emniyet Müdürlüğü ve özellikle de MİT'in görevini yapmadığı, MİT'in ''Yan gelip yatma yeri'' olduğu anlaşılmıştır. Basına sansür uygulanmasına rağmen internet üzerinden yasaklanmış olay videolarını inceledim. Çok büyük, çok feci bir olay. Sadece yanmış cesetlerle kopmuş ayakları söylemem yeterli sanırım. Hatay'da bu tür olayların devamının geleceğine inanıyorum. Bari ilgililer bundan sonra uyanık olsalar diyeceğim ama hiç sanmıyorum. Saldım çayıra Mevlam kayıra...