Türk Milleti, özge vatan Anadolu'da yeniden demir dağları eriterek tarihe bir kapı daha aralama arifesinde. Çünkü onlar, yüreklerinde tutuşan o emsalsiz yangınların, ancak ve ancak yeni bir 'Ergenekon' süreciyle kurtuluşa tekamül edeceğini biliyorlar.

Peki, ilk kıvılcım nereden yükselecek? Üstad'ın 'Sarışın Kurt' betimlemesiyle Türklük mefkuresinin merkezine oturttuğu Kemal Atatürk'ün ' Kahramanlık ve Türklük timsali' olarak işaret ettiği vedahi adaşı Gaziantep'ten elbet.

Toprakları vatan, toplumları ise millet yapan şuurlaşmanın ayak seslerini bir kere daha işittim.

Dinleyin Oğuz Beyleri!.. diyen o emsalsiz sesi. 'Yukarıda gök delinmedikçe, aşağıda yağız toprak yarılmadıkça, senin ilini ve töreni kim bozabilir' diyen o gür sese ve Oğuz soylu Oğuz Beylerinin inanç yüklü kararlılıklarına tanıklık ettim.

Şairin 'Başını bir emele satan kahraman gibi ' dediklerinden sadece biri için, Necdet Sevinç için 'Türk Ocakları'nın mütevazi salonunda toplananların niteliği bir kez daha niceliğe karşı galip geliyordu.

Zira Türklük algısı ve Türkçülük idealizmi, salt kaba bir sevgi izah bulamayacak kadar, derin bir sosyolojik ve tarihsel birikimi günümüz entellektüelizmi ile taçlandıracak kadar boyutludur.

Bu manada 10 Mart 2012 günü 'Türk Ocakları' konferans salonunda Araştırmacı, Yazar ve bir Düşünce Adamı olarak Necdet Sevinç'i anmak ve anlatmak üzere zor fakat anlamlı bir çabaya girişenleri kutlamak durumundayım.

Oturumu yöneten Gaziantep Üniversite'si, Türk Dili ve Edebiyatı eski bölüm Başkanı Doç. Dr. Ruhi Ersoy. Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, Halit Ziya Biçer ve Necdet Sevinç'in kader ve yol arkadaşı sevgili eşleri, zaman zaman duygu ile düşüncenin harman olduğu, ruh ve mana ikliminin bütün salonu sarıp sarmaladığı bir geceyi izleyicilere yaşatmayı başardılar.

Hemen her kuşaktan izleyicinin tespit edildiği o anlamlı gece, karlı Tiyenşan'da zamanı soluyan gök gözlü Börteçinelerin ve Ergenekon ateşini yakan Asenalarında gecesiydi.

Türklük mefkuresinin gelmiş geçmiş en büyüğü, Türklerin ruh ve fikir babası Atatürk'le yeniden milletleşen Anadolu halkı ve Asyalı köklerimiz, Cemil Meriç'le Gaspıralıyla, Ziya Gökalp'le, Yusuf Akçura'yla, Dündar Taşer'le ve Necdet Sevinç'le soluklandı.

Bu bağlamda: 25 Mart 2012 günü 100. Kuruluş yıldönümünü idrak edecek olan 'Türk Ocakları'nın tarihimiz içindeki onurlu varlığının günümüz koşullarında daha fazla anlam kazandığını ifade ediyorum.