O yazmak gibi büyük bir suçun sanığıydı. Yüksek sesle düşünmüş olmanın aykırı sesi. Ve çileli fikir işçiliğinin, yüreğini davasına adamışlardan saydığı, işte salt bu nedenle Türkiye?yi masa başında dizayn etmeye çalışanların ise ?istenmeyen adam? ilan ettiği anıtsal bir duruştu. Bütün bu anıların karşılığı ise 264 yıllık mahkûmiyet talebi, 130 yıllık sürgün kararı, kurşun, bıçak ve kelepçe.
Evet, Türk fikir dünyası usta bir kalemini, Türkçülük ve Milliyetçilik davası bir militanını kaybetti. ? İnsanı nerede ve ne zaman, hangi şartlarla yakalayacağı bilinmeyen ve belki de hayat boyu sürecek bela ve felaketleri, yolun başında kabullenip, sonsuz bir tevekkülle Yaradan?a bağlanmalıydı.
Bu tespit Necdet Sevinç?in bir fikir adamı için, yolun henüz başında görebildiklerinin ve yaşamın ona kuracağı tuzakların ve kurt kapanlarının kabulüyle ilgili. Nitekim o efsane bir kalem ve bir dava adamı olarak bu fikriyatın şuuruyla yaşadı. Adanmış ve kutsanmış bir ömrün içinde, Elmalı köprüsünde şahadet şerbeti içen Şahinbey?in nöbetini devraldığında henüz çocuk yaşındaydı. Asil kanlı Gaziantep?in bu iki hemşerisi bir taraftan Türk topraklarının diğer taraftan Türkçenin sınırlarında müebbede kadar göğüslerini siper ettiler. Eğreti kalabalıklardan yeni bir millet yaratılmaya çalışılan bu süreçte Gaziantep?i emperyalist bölüşüme hazırlayanlar karşılarında Dündar Taşerlerin, Necdet Sevinçlerin, Şahinbeylerin çelikleşmiş suretlerini bulacaklar.
Gaziantep bir hafta içinde Ali İhsan Göğüşten sonra Necdet Sevinci kaybetmiş olmanın acısıyla bir kere daha sarsıldı. Birkaç nesile yazıları ve fikirleriyle öğretmenlik yapmış olan Necdet Sevinçle karşılaşma olanağımız hiç olmadı. Yada garip tesadüflerin neden olan engeller bu buluşmaya olanak tanımadı. Ortak dostlarımız her zaman bu buluşmaya ev sahipliği yapma sözü verdiler. Ancak, küçük ihmaller ve ?nasıl olsa zaman var? düşüncesiyle, ?yahu geçen hafta buradaydı? gibi insan trafiğiyle ilgili tezatlar, aramıza giren sıra dağlar gibiydi. ? Yeniçağ? gazetesin de özellikle Pazar günü alışkanlığımız olan Selcan Taşçının ?Kutup Yıldızı olmayan bir yoldayız? adlı yazısı oldukça kayda değer ve başlı başına bir ders niteliğinde. Bu yazıyı mümkün olduğu kadar yaymayı ve geniş kitlelere ulaştırmayı bir vazife sayıyorum. Zira Gaziantep?in Türkçü-Milliyetçi düşünceye kazandırdığı sayısız değerlerden biri olan, rehber öğretmen Necdet Sevinci sadece Gaziantep?in değil bütün Türkiye?nin ve Türklerin öğrenme ve algılama mecburiyeti olduğu kanaatindeyim.
Necdet Sevinç ve fikirleri yaşamalı ki, Türkiye yaşasın. Gaziantep?in ve Türkiye?nin, Gazianteplilerin ve bütün Türklerin başı sağ olsun.