Şöyle tabloya bakıyorum da, Sergenli Gaziantepspor ile Sergensiz Gaziantepspor'u kıyaslandırıyorum..

Ya bir teknik adam takım üzerinde bu kadar mı etkili olurmuş hayret.. Buna teknik adam demek zorundayım, çünkü başka tarifi yok..

22. haftadan başlayalım isterseniz.. Akhisar ile Kamil Ocak'ta 1-1..E hh Allah bin bereket versin.. Sonra 23.hafta Karabük deplasmanı ve 1-0 galibiyet.. Ardından Kayserispor ile Kamil Ocak'ta oynuyoruz ve 2-1 galip geliyoruz.. Sonra Konya deplasmanı ve oradan da 1-0 galip dönüyoruz.. Böylece peşpeşe maçlar kazanarak puanımızı 35'e çıkartıyoruz…Fenerbahçe yenilgisi bile dert edilmiyor.. Çünkü kimsenin ayakları yere basmıyor, egolar zirveye tırmanıyor..

Sonra… Evet sonra işler sarsarpıyor.. Çünkü 35 puan herkesi rahatlatıyor.. Sergen tuzu döküyor yalayın diyor.. Yönetim salatalık sevmem diyerek ballı kaymağı tercih edip restini çekiyor.. Sergen bu resti görüyor ve tıpkı Antalya'da olduğu gibi kapıda hazır bekleyen bavulunu alıp gidiyor..

Yönetim 'nasıl olsa 35 puandayım, artık bizim Mehmet Kızıl bile takımı çalıştırsa kalan 9 maçta hayda haydaya 2-3 galibiyet alırım' diyecek kadar rahat hareket ediyor.. Sonra sanırım Mehmet Kızıl'ın Twitter'da daha etkili olduğu bilindiği için, takım Mustafa Kızıl'ın tercihi üzerine Tahsin Tam'a teslim ediliyor..

Saha dışı konulardaki uzmanlık becerisiyle tanınan ve herkesin ağzını açık bırakarak müthiş bir taktik ustası olduğunu kabul ettiren İbrahim Kızıl, ustalığını sportif alana kaydırmak isteyince, işte orada aynı beceriyi gösteremiyor.. Çünkü iş spora ve sahaya gelince, İbrahim Kızıl'ın uzmanlık alanından çıkıyor.. Öbür işlerde geleceği görüyor ama saha içi işlerde dereceli gözlük kullanmayı sevmediği için TAM okuma hatası yapıyor.. İşte o TAM hatalar İbrahim kızıl ile birlikte Gaziantepspor'a pahalıya mal oluyor..

Önce Sivas deplasmanına gidiliyor TAM kadroyla.. Oradan 3-2 mağlup dönülüyor.. Sonra Kasımpaşa'dan zar zor 1 puan alınıyor, TAM'am deniliyor, biz bu işi ufak tefek götürürüz diyerek strateji yönlü hesaplar yapılmıyor.. Üstelik sadece Kızıl kardeşler değil, bu işe yeni soyunan yönetici arkadaşlar da hiçbir şeye gerek görmüyorlar, 'nasıl olsa puanımız 36 oldu' diyerek..

O hesaplar dediğim strateji dediğim şeyler sadece Gaziantepspor ve kulüpteki durumlar için değil aslında.. Alttaki takımların peşpeşe kazanmaları.. Aradaki makası kapatmaları.. O yönde hesaplar yapılamıyor.. Plansız davranılıyor.. Futbolda bunların hesapları yapılmazsa, sonunun bazen hüsranla kapanacağının bilinmesi gerektiğini düşünmüyorlar..

Biz gazete olarak uyarıyoruz, dikkat çekiyoruz aslında, ama sadece tebessüm etmekle yetiniyorlar.. Elazığ'daki 2-1 mağlubiyetten çok sergilenen oyunun sonraki haftalarda ciddi tehlike işareti olduğunu söylüyoruz, yine tebessüm ediyorlar. Nasıl olsa 1 maç kazanırız, sorun yok diyerek.. O maçı da Gençlerbirliği olarak görüyorlar tabii.. Ama Kamil Ocak'da Gençlerbirliği 1-0 kazanınca Tahsin TAM'ın henüz işin çeyreğinde bile olmadığı görülüyor ama ligin sonuna kadar devam etmekten başka çareleri olmadığını göstermek istiyorlar..

…Veee son Trabzon maçı oynanıp ta, 2-1 mağlup olununca, 36 puanın artık Gaziantepspor'a uğursuz geldiği inancına kapılıyorlar.. Böyle düşünmek zorundalar, yoksa 'ya çok büyük yanlışlar yaptık' dedikleri zaman kabadayılığa toz konacak..

Evet.. Geriye 3 maç kaldı. İkisi dışarda, birisi içerde.. Bu yazı diğer maçlar oynanmadan önce yazıldı. Dua edelim, Konya, Elazığ ve Erciyes galip gelmesin.. Gelirse veya puanlar alırlarsa, işte o kalan 3 hafta Gaziantepspor için hiç te iyi olmayacak sevgili okurlar..