Galiba bu seçimde tabiri caizse, kimse kusura bakmasın ama söylemek zorundayım, Milletvekilliği işi de ayağa düştü.. Ortada 12 milletvekili var, zaten bunların yarısı veya fazlası büyük ihtimalle devam edecek, geriye kalan ortalama 6 koltuk için bu kadar başvuruyu doğrusu beklemiyordum..

Hani 100 kişi alınacak sınava 10 bin kişi girer ya, aynen öyle.. Aslında onların bile sınırı var. Yani en azından diploma gerekli.. Ama milletvekilliği için o da yok.. Koyuyor cebine 3-5 bin lira parayı, bastırıyor kartviziti, yazdırıyor üzerine 'bilmem ne partisinden milletvekili aday adayı' diye, çıkıyor meydana.. Elbette kimseyi küçümsediğim yok.. Ama, Allah aşkına Milletvekili derken, bunun birazcık da olsa başvurudan veya karar vermeden önce insan kendisini sorgulamaz mı ?

Maalesef gördüğüm manzara içimizi sızlatıyor.. AK Partiden 120 kişi, MHPden galiba 50yi bulacak, aynı şekilde CHPden de 50 desek, HDPnin 34 başvurusunu eklediğimizde rakam 250 yi geçiyor. Elbette aralarında değerli ve donanımlı insanlar var, bunları görünce biraz olsun karamsarlığımız azalıyor ama bu sayı, içimizi karartanların sayısının çok çok altlarında kalınca, haliyle böyle yazmak durumunda kalıyoruz..

GAZİANTEPİ NE KADAR TANIYORLAR ?

Bir şey daha var seçimlerde dikkatimi çeken.. Yıllarca Gaziantepe adımını atmamış, kentin sorunları hakkında bilgisi olmayan, ilçelerin hepsini say desen bir çırpıda sayamayan, caddesini sokağını bilmeyen, kaç okul, kaç cami var bilmeyen, ama sadece nüfus kağıdında Gaziantepli yazan arkadaşların başvuruları.. Yine belirteyim bunların aralarında da bakanlıklarda ve üst düzeylerde görev yapmış olanları var, ama genel çerçeveden baktığımızda, birçoğu es kaza milletvekili olunca vay Gaziantebimin haline demezmiyiz..

Sevgili okurlar.. Bu konuda söyleyeceğim son söz, ben Gaziantepi temsil edeceklerin kendini yetiştiren, donanımlı, bilgili, şehrin sorunlarını bilen, dile getiren, halkın yanında olan, dolmuşa tramvaya binen, sokaklarında gezen, esnafıyla, kobisiyle, sanayisiyle iç içe olan, şehrin havasını koklayanların Gaziantepi TBMMnde temsil etmesini istiyorum.. Dahası, olası bir hükümette rahatlıkla Bakanlık yapacak niteliklere sahip olmaları gerektiğini söylerim.. Sadece partinin içini bilenlerin ve bu sayede milletvekili olmak isteyenlerin, bu şehre hiçbir katkısının olacağına inanmıyorum..

YENİ EMNİYET MÜDÜRÜ FARKINI

FARKETTİRMEYE BAŞLADI

Dikkatinizi çekiyormu bilmem, ama Gaziantepte nereye gitsek bir köşede artık polis ekibi görmeye başladığımızı söylemeliyim.. Sadece Kent merkezinde değil bu uygulama, kırsalda ve en ücra varoş köşelerinde bir sokakta olmasa bile o bölgenin köşe başında polis ekibini görebiliyorsunuz.. Dürüst vatandaşlar başta olmak üzere, illegalite ile işi olmayan, evine ve işyerine güvenli gitmek isteyen bayan - erkek, herkes bu uygulamadan büyük oranda memnun.. Niye? Çünkü polisi yanında görüyor.. Elbette aksamalar olacak, hatta görevini savsaklayıp kötüye kullananlar çıkacak.. Nitekim şu anda Gaziantep Üniversitesinde eğitim görüp, Karataştaki Kredi Yurtlar Kurumuna ait Nilüfer Kız Yurdunda barınan kızlarımızın güvenlik konusunda endişe duydukları gibi. Kız öğrenciler köşe başlarında polis ekibinin olduğunu ama tramvay durağı ile yurt arasındaki 10 dakikalık mesafede, kendilerine tacizde bulunanlara yeterince müdahale edilmediğini söylüyorlar.. Böyle giderse, bu bölgede vahim olaylar çıkabileceğine işaret ediyorlar.

Haliyle bu şikayetler emniyet müdürünün kararlı uygulamasına gölge düşürecek noktaya ulaşıyor. Ancak küçük ve münferit bir olay olarak bu sorunun en kısa zamanda giderileceğine inanıyorum.. Çünkü övgüyü de, eleştiriyi de ciddiye alan bir emniyet müdürünün bu şikayeti görmezden geleceğini sanmıyorum.. Kentimize atandıktan sonra olumlu uygulamalarıyla dikkat çekmeye başlayan Sayın Gülverenin, ilerleyen zaman içerisinde gerçekten çok zorlu bir kent olan Gaziantepte başarılı olacağı sinyallerini aldığımı söylemeliyim.. Sayın Müdür birde bu miting ortamlarında ve Kamil Ocakta yapılan maçlarda, çevrede çok abartılı uygulamalar konusunda vatandaşların özellikle trafik mağduriyetlerine pratik çözümler bulursa, bu kent halkı kendisine minnettar kalacaktır..

ÇELED UŞAKLARA AYIP EDİLİYOR

Onlar Gaziantepin medar-ı iftiharları.. Güldürenleri, düşündürenleri.. Kentin geleneğini sürdürenleri.. Salonsuz tiyatroyu gerçekleştirenleri.. Yıllardır aslanlar gibi mücadele ediyor, tiyatroyu yaşatmaya çalışıyorlar.. Kent halkından aldıkları destekle çığ gibi büyüyerek ayakta kalmaya çalışıyorlar.. Ne varki salonları yok.. Belediyelerin salonları tiyatro için elverişli olmasa da, ücretlerini vererek oyun oynamaya çalışıyorlar. Şahinbeyden kısmen destek görüyorlar, Büyükşehir salonunu bile parayla ama zorla veriyor. Geçtiğimiz gün Şehitkamil Kültür Merkezinde oyunları vardı, ama kapıdan içeri alınmadılar.. O kadar oyuncu soğukta kapıda bekletildi. Bunu duyunca çok üzüldüm gerçekten.. Bu şehirde belediyeler tiyatroyu teşvik edeceklerine, hatta yer temin etmek için yarışacaklarına maalesef önemsemiyorlar.. Yine de bu çirkin olaya rağmen belediyeler konusunda umudumu yitirmek istemediğimi belirtiyor, Çeled Uşaglar için mutlaka bir tiyatro salonu yapacaklarına olan inancımı yenilemek istiyorum..

OKUL KANTİNLERİ VE ÖLEN ÖĞRENCİ

Beykent Toki Evliya Çelebi ilkokulunda geçtiğimiz günlerde bir öğrencimiz öldü. Daha 10 yaşında ve 4. Sınıf öğrencisi.. Kantinden almış olduğu, hani ekşi dediğimiz nohut tozu gibi bir madde yüzünden hayatını kaybetti küçücük Hasan. Fişek gibi ambalajda satılan bu maddenin kapağını ağzı ile açmak isterken, kapağı boğazına kaçan zavallı yavrucak kurtarılamadı ve yaşama veda etti. Yıllardır yazarım, okul kantinlerinde satılan gıda maddeleri ve yiyeceklerin kontrol edilmesini, olası zehirlenme, sağlığa zarar verici nitelikte olup olmadığının dikkate alınması gerektiğini söyler dururum. Anlatılanlara bakarsak, bu maddenin konulduğu fişek gibi kutular tehlike arzediyor. Satılacaksa, daha basit ve kolay ambalajlanması gerekir. Kim ilgileniyorsa buradan sesleniyorum, bir Hasan Tamer Kurt daha ölmesin bu gibi satılan maddelerden..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR