Bir kere çok yorulduk… İçimiz dışımız seçim oldu..Yat kalk seçim ve Referandum..İnanın ülke olarak çok yorulduk vallahi.. Gerildik iyice.. Biz ne ara bu hallere düştük bilemiyorum.. Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı bu ülkede.. Kendisi gibi düşünmeyenlere fikren ve düşünce olarak saygı gösterileceğine, düşmanca bir tavır içine girilmeye başlanıldığından beri huzursusuz.. Tehdit etmek, korkutmak, hatta saldırmak var işin içinde.. Siyaseten resmen uçuruma götürülüyoruz, kimse oralı değil.. Herkes seyrediyor ülkenin getirildiği halini.. Abiler yok, üst akıl artık farklı noktalara yönelmiş..Söylemeye yol göstermeye çalışanlar tu kaka ediliyor. Hatta işi vatan hainliğine bile götürüyorlar..
Ve bu gelişmeler insanları endişelendiriyor.. Sadece Gaziantep’te değil aynı durumlar.. Balıkesir’deydik birkaç gündür, orası da öyle.. Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen, hatta Avrupa’dan, Ortadoğu’dan, Afrika ve Asya’dan gelen temsilcilerle konuştuğumuzda herkes ülkenin geleceğinden endişe ediyor.. Özellikle Türk vatandaşları sıkıntılı.. “Ya artık önümüzü göremiyoruz. Ne olacak bu gidişat bunu da bilemiyoruz" diye konuşuyorlar.. Bir şey daha varki, çok ciddi bu düşünce.. İktidar partisinin ilk yıllarında ülkeye verdiği bütünleşme ve dostluk mesajlarının artık kalmadığı görüşü hakim olmaya başlamış herkeste.. Avrupalı da şaşkın bizlerde.. Niye bu hallere düşürüldük diye konuşmaktan bitap düştük inanın..AK PARTİ DEĞİŞTİ ELBETTEBir kere bu parti ilk kurulduğu yıllarda yola beraber çıkılan önemli ve değerli insanlar yok.. Bu Gaziantep’te de, ülkenin bir çok vilayetinde de.. Şimdi bakıyoruz hepsi kenara çekilmiş olup bitenleri izliyor.. Çoğunu bildiğim için rahat konuşuyorum, çünkü o insanların öyle rant veya başka hesapları yoktu.. Sadece düşüncelerine ve inançlara uygun olarak hareket ediyorlardı.. Bunu da AK Parti'de görmüşlerdi.. Sonra herşey değişti tabii.. Partisiyle, resmi kurumlarıyla, belediyeleriyle, iş dünyasıyla inanılmaz bir değişime girildi.Haliyle bu gidişat çerçevesinde farklı düşünceler üretildi. Tahammülsüzlük başladı. Hoşgörü kalmadı.. Rant hesaplı bir politika izlenmeye başlandı. Öyle bir noktaya gelinildi ki, Partiye hiçbir çıkar beklemeksizin yıllarını veren yola birlikte çıkılan insanların uyarı içerikli sözlerine bile tahammül kalmadı.. İNSAN KENDİNİ BİRAZ SORGULAR Nedense baktığımızda bunları yapanların hepsi partiye sonradan katılanlar olarak göze çarpıyor.. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben ilk zamanlardaki AK Partiyi istiyorum arkadaşlar.. Çok güzel şeyler yaptılar, çok güzel dostluklar oluşturuldu. Dünyanın takdirini kazanacak seviyeye taşıdılar ülkeyi.. Ama şimdi partiye sonradan katılanlar hiç birinden eser bırakmadılar.. Gerçek AK Partilileri küstürdüler.. Şu anda seçim öncesi durumlarına bakmadan Milletvetvekilliğine aday oluyorlar birde.. Elbette herkesin başvurmak hakkı.. Ama Allah için insan kendini birazcık sorgular be kardeşim.. Partinin tüzügünü sorsan, kaç yılında kuruldu desen bilmeyecek adamlar Milletvekilliğine aday olarak karşımıza çıkıyorlar.. Haliyle bu partiye yıllar boyu emek verenlerde onlarla aynı safta yer alıyor.. Haa aynı durum CHP'de de var, bunu da belirtmiş olayım bu fırsatta..Yazacak çok şey var ama fazla bir şey söylemek istemiyorum artık..

BU ŞEHİRDE GAZETECİLERE SALDIRANLAR NİYE BULUNAMIYORMeslek hayatında 3 kez, ama öldürme amaçlı 2007 yılının Temmuz ayında saldırıya uğrayan bir gazeteciyim.. Bu şehirde yerlerde sürünen bu mesleğin getirildiği noktayı tartışmak istemiyorum.. Çünkü iş bu noktaya gelmiş ise, bunun kusurunu gazetecilerde aramam.. Tek üzüldüğüm nokta, kenti yönetenlerden aldıkları cesaretle, adı gazeteci olan ama gazetecilik dışında herşeyi yapanların bu şehirde gittikçe çoğalması..Geçelim bu mevzuyu ve dönelim asıl söyleyeceklerime.. Kişilerle işim olamaz.. Ama eğer adı gazeteci olarak biliniyor ve bu mesleği yapıyorsa, o kişilerin son dönemlerde bıçaklı, fiili ve kurşunlu saldırıya uğruyorsa, üstelik bunların hiçbiri yakalanamıyorsa, işte burada bir sorun var demek zorundayım.. Hatırladığı kadarıyla 1 yıl içerisinde 3 gazeteci saldırıya uğradı. Sonuncusu İleri gazetesini kuran Mahmut Özkılıç oldu.. Bu genç arkadaş zamanında benim aleyhimde yazan bir arkadaş.. Ama bu demektir ki, iyi oldu.. Asla.. Çünkü ben bu işlere karşıyım.. Zaten pişman olmuş yazdıklarından ve bir süreden beri yakın dostlarıma nedenlerini söylemiş.. Orasında değilim tabii işin..KİM VEYA KİMLER İSE BULUNMASI ŞART OLMUŞTURBalıkesir’de iken duydum olayı ve beni arayanlara bu saldırganlar ile arkasındakilerin mutlaka bulunması gerektiğini söyledim. Şimdi de yazıyorum.. Yaşadığımız kentin dışarda gazeteci vurulan şehir olarak anılmasının yarattığı olumsuzluk bir yana, bu işlerin faillerinin bulunmayışı daha vahim bir durum.. Olay yerlerinde kamera var veya yok, zaten kamera olanlarda yakalanmadı ki.. Sayın Vali Ali Yerlikaya’nın bu konuda hassasiyetini biliyorum. Sayın Emniyet Müdürü Faruk Karaduman’ın da kesinlikle rahatsız olduğunu sanıyorum.. Ne yapılacaksa yapılmalı ve sokaklarında gazeteci vurulan Gaziantep algısı ortadan kaldırılmalıdır diyorum.. Kim ise, kimler ise, ister bu mesleği yapanlar, ister dışarda olanlar.. Bu son olay ile birlikte bulunması ve kamuoyuna duyurulması şart olmuştur..REKTÖR HOCAM BU İŞTE BİR HAKSIZLIK VAR GİBİSayın Ali Gür ile uzun süredir hasbıhal edemiyoruz.. İade-i ziyaret fırsatını bir türlü bulamayışı yüzünden kendisini hoşgörüyle karşılıyoruz.. Kaldı ki, öyle bir beklentimiz yok zaten.. Oysa irtibatı kesmese bizimle, kendisine Gaziantep Üniversitesi ile ilgili haber ve bazı iddialarla yaşanan olayları söyleme ve çözüme yönelik önerileri aktarma fırsatı bulacağız.. Ama Hocamız sanırım daha önemli işlerle uğraştığından bizim söyleyeceklerimizi mutlaka angarya görüyordur..
Eğer görüşebilseydik kendisini son olarak Üniversitede bu ülkücü öğrencilerle olan tatsız olayların nedenini soracaktık.. Bana gelen bilgiler sanki Rektör hocanın ciddi bir haksızlık yaptığı yönünde şekilleniyor. Çünkü detaylı bir mail gönderen öğrencinin gün gün, tarih tarih, görüşülen kişilerin isimleri verilerek yazdıklarına baktığımda, çok ciddi bir haksızlık gözleniyor.. 20 Şubat 2015 tarihinde teröristler tarafından şehit edilen Fırat Yılmaz ÇAKIROĞLU’nu anmak için yapılan etkinlik yüzünden Üniversite ile Ülkücü öğrenciler arasında yaşanan bu sorunun detayları şahsıma iletildi. Zaten basın toplantısı iptali, sonra öğrencilerin emniyete ifadeye çağrılması, Üniversiteden uzaklaştırma kararı gencecik öğrencilerin geleceğini karartmaya yönelik teşebbüsler hiç olmasını istemediğim gelişmeler olmuş.. Bu yönde bana yapılan başvuruları sorumluluğum gereği görmezden gelemem Sayın hocam.. Detayları burada yazmıyorum ama, temel amacın öğrencileri kazanmak ve ülkeye faydalı nitelikli insanlar yetiştirmek olduğunu bildiğimden, bu sorunun çözümünde ilk adımı atanın siz olmanızı beklerim tabii..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR