Aile kavramının önemine her fırsatta değiniyorum. Çocuklar için aile algısı ‘dört duvar’ olmaktan çıkmalı ve ‘saray’a dönüşmelidir.

Her çocuk huzurlu ve mutlu olmayı hak eder. Çocukları ruhsal yönden olduğu gibi kabul etmek, saygılı davranmak ilerde çocuk için büyük bir anlam taşıyacaktır. Çocukları hırçın ve öfkeli bile olsa her halleriyle kabul etmek, dinlemek, anlayış göstermek, duygu durumlarına ve ihtiyaçlarına saygılı olmak büyük bir erdemdir.

Çocuklara aile içinde yeterli güven sağlandığında kendilerini daha iyi ifade etmekte ve iletişim sorunları yaşamadan problemlerine çözüm üretebilmektedirler. Kendiyle barışık anne ve babalar bunu çocuklarına da yansıtmaktadırlar. Ebeveynlerin beden dilleriyle, bunu evlatlarına hissettirmeleri şart.

Konuyla ilgili bize değerli fikirlerini paylaşan Sosyolog ve Yazar Neslihan Karayılan bu konuda şu görüşleri paylaşıyor: ‘ Hepimiz dünyaya bir bütün halinde ama çaresiz ve korkularla gözümüzü açarız. ''Ben kimim, bunlar bana ne yapacaklar? Korkusuyla...

Çünkü etrafımızda güçlü yetişkinler vardır ve biz onları tanımıyoruzdur. Bu çaresizlik duygusu çocukluk dönemi boyunca devam ederken Anne ve Babamız bizleri bir yaşına kadar olduğumuz gibi kabul eder ve olduğumuz gibi severler. Bir yaşından sonra dış kaynaklı yüklemeler başlar, "uslu durdun, masayı topladın, dersini yaptın (aferin, seni seviyoruz)" gibi...