Elimizde iki bağımlının hikayeleri var. Her hikaye bir tecrübe demek. Bir ders. Bir deneyim. Belki de bir acı. İki farklı ailede yetişmişler. Ama ortak nokta ve kaderleri aileleri. Hikayenin birinci kahramanı henüz lisede iken bağımlılık yapıcı maddelerle tanışan ve kısa sürede kimyasal madde bağımlısı olan bir genç. Bağımlılığa iten önemli faktörün aile olduğunu dile getiriyor. Aile içi iletişimin önemine dikkat çeken genç, 'Gençler, yargılanmadan, küçük düşürülmeden, aşağılanmadan dinlenmeyi beklerler. Bunu aile yapmazsa dışarıda yapanlar var.' diye uyarıyor. Yetiştiği ortamda devamlı baskı gördüğünü, baba otoritesi ile büyüdüğünü belirten genç, kendi dünyasında aile içi iletişimin hiç olmadığını kaydediyor. Ailesinin zoruyla gönderildiği bir yurtta lise birinci sınıfta maddeyle tanıştığını, çatı katlarında da diğer zehirlerle buluştuğunu ifade eden bağımlı, ağabeyinin de madde bağımlısı olduğunu vurguluyor. 'Ağabeyim benim için örnekti.' Diyen bağımlı, şunları dile getiriyor: 'O ne yapıyorsa ben tam tersini yapıyordum aslında. Çünkü onun yanlış şeyler yaptığını düşünüyordum, benim iyi bir insan olmam için onun yaptığının tersini yapmam gerekiyordu. Ama bir süre sonra bıktım, yoruldum, içimdeki öfke patlamalarını uyuşturucuya yönelerek dindirdiğimi sanıyordum. O dönemde sporcu ya da sanatla uğraşan arkadaşlarım olsaydı hayatımı farklı yönlere kanalize edebilirdim aslında. Ama çok geç fark ettim. Madde alırken, 'ben hiçbir zaman eroin kullanmam diyordum ama ona da başladım. 15 yaşından 23 yaşıma kadar madde kullandım. Madde sayesinde yorgunluğum gidiyor sanıyordum. Yalanmış. Akşamları günde bir kere kullanıyordum. Fiziksel bağımlılığından haberim yoktu. Krizler başlayınca günde iki kere üç kere kullanmaya başladım. İğneye kadar geldim. Biliyorum. Tedavi olmam gerekiyor.' Bu itiraflardan yola çıkarak, dikkatimi çeken şey her zaman altını çizdiğim gibi aile faktörü. Aileler farkında olmadan çocuklarını kaybediyorlar. Diğer bağımlının itirafı ise birinciden farksız değil.Dostlarımı kaybettim. Sevdiğim, beni seven ne kadar insan varsa hepsinin kalbini kırdım. Sürekli yalan söylediğim için ailemle olan diyalogum bitti. En büyük idealim bundan sonra hayatıma temiz bir insan olarak devam etmek. Bu cümleler sekiz yıldır madde bağımlısı olan bir bağımlıya ait. Her türlü uyuşturucuyu denediğini söylüyor. Madde bağımlılığı, onun bütün hayatını olumsuz etkilemiş. Hasta oluyor, hastanede yatıyor, anne ve babası onu sokaktan topluyor, okulu bırakıyor, girdiği işte başarısız oluyor. Bağımlı olduğunu uzun yıllar fark edemediğini söylüyor. Fark ettikten sonra bırakmak için çaba göstermeye başlıyor. Her yolu da deniyor. Ama başaramıyor. Son bir aydır uyuşturucu kullanmıyor. Temiz kalmak için destek alıyor. Üç çocuklu bir ailenin en küçüğü. İki ablası var. Ailede şımartılarak büyütüldüğünü anlatıyor. Ne istersem alındı, Allah razı olsun hiçbir şeyimi eksik etmedi ailem diyor. Ancak anlattığına göre sahip oldukları onu mutlu etmeye yetmemiş. Uyuşturucu ile 14 yaşında arkadaş ortamında tanıştığını, daha sonra bağımlı olduğunu söylüyor. Ama bağımlı olduğunu kabul etme sürecinin altı yılı bulduğunu anlatıyor: O zaman uyuşturucunun ne olduğunu bilmiyordum. Mahallede kimi tiner çekiyordu kimi madde içiyordu. Ama bunlar bana kötü bir şeymiş gibi gelmedi. Bir-iki derken sürekli içmeye başladık. Ama biz canımız istediği için, keyfi içiyoruz sanıyorduk. İstediğimizde bırakırız diye düşünüyorduk. Bağımlı olduğumu iki seneye kadar fark etmedim. Bilinçli değildik. Madde bağımlılığının hayatını ciddi şekilde değiştirdiğini anlatıyor. Bir süre sonra okulu bırakıyor. Ailesinin maddi durumu iyi olduğu halde çalışmaya başlıyor. Çünkü uyuşturucuya para yetiştiremiyor. Bu sırada farklı uyuşturucu madde türleri deniyor. Aldığı maddelerin de dozları giderek yükseliyor: Her akşam arkadaşlarla toplanıyoruz. Beş lira biri veriyor. 10 lira biri veriyor. Aramızda para topluyoruz. Sonra torbacıya gidiyoruz. Alıyoruz içiyoruz. Kimyasal içmedik o zamanlar. Tolerans düzeyimiz yükselmiş. İstediğimiz kafaya ulaşamıyoruz yani. O zamanlar daha ağır maddeler kullanmaya başladık. Açıktan liseyi bitirdikten sonra Ispartada üniversiteye gidiyor. Buradaki okul ve ev arkadaşları da onunla birlikte madde kullanmaya başlıyor. Bir süre sonra onlara da madde satmaya başlıyor. Şimdi başkalarının uyuşturucuya alışmasına vesile olduğu için bazı zamanlar vicdan azabı çektiğini söylüyor. Ancak bağımlıya göre onlar da kendi iradeleriyle başladılar: vicdan azabı yaşıyorum. Ama şöyle bir şey ben onlara uzatım ama onlar da kendi iradeleriyle içtiler. Ben önce İçiyor musunuz? dedim. İlkten Yok dediler sonra ben içtiğim zaman beni görüp sonra içtiler. Ben onlara İçmeyin dedim başta, onlar kendi iradeleriyle içtiler. Üzülüyorum onlar için de... Ama uyuşturucu meselesinde hep derler Arkadaş kurbanı... Evet, ama herkes kendi iradesiyle içiyor. Kimse kimseye silah dayamıyor iç diye. Meraktan başlıyorlar. Sonra alışıyorlar. Ailesi onun madde kullandığını iki sene önce fark ediyor. Yardım etmek istiyorlar ama bunu başaramıyorlar: Ailem Hastaneye gidelim tedavi ol, sonra yine yoluna devam et dedi. Ama hastanedeki doktorlar bana samimiyetsiz geliyordu. Bağımlılığı bırakmak, sadece hastaneye yatmak, ilaç almakla olmuyor. Ciddi bir psikolojik destek ve motivasyon lazım.